|South Korea|Hallstatt.Adım Taechi, Kim sürüsüne ait cinsiyetsiz bir kurdum. Tıpkı benim gibi kimse cinsiyetimin ne olduğunu henüz bilmiyordu.
"TAEHYUNG!"
Hana'nın sesi sarayımızı inletmişti resmen.
Bir kaç dakika sonra ise soluğunu küçük odama çat kapı dalarak bulmuştu.Elimdeki ahşap fırçayı paletimin üzerine bırakarak, oldukça heyecanlı ve bir o kadar da
sinirli gözüken üvey ablama taraf dönmüştüm."Sana bağırıyorum duymuyor musun?"
Ellerini beline koyup kaşlarını çatarak konuşmuştu. Aslında bakarsanız Hana ile
her ne kadar üvey kardeş olsamda onu seviyordum ve sanırım seven taraf sadece bendim."Özür dilerim, çizdiğim resme fazla odaklanmışım." sesim ona karşın daha
nazik çıkmıştı."Üç gün sonra batının en güçlü sürüsüne gelin olarak gideceğim. Herkes hazırlıklarla uğraşıyor ve sen" deyip karaladığım kağıdı eline alarak bir çırpıda parçalara ayırıp ayaklarımın dibine doğru fırlatmıştı.
"Sense bu gereksiz şeylerle uğraşıyorsun."
Omegası güçlü olduğu için beni korkutuyordu. Başımı eğerek önüme fırlatılan parçaları incelerken bir yandan suçluymuşcasına parmaklarımla oynuyordum.
"Ü-üzgünüm." diye fısıldamıştım.
"Kaldır şu başını Taehyung. Çarşıya gidip
özel olarak diktirdiğim elbiselerimi al ve hemen gel."Bunu yardımcılarınada yaptırabilirdi.
Fakat birkaç senedir derdi her neyse beni bu şekilde ayak işleriyle uğraştırıp duruyordu."Tamam hana, hemen gidip alırım." En kötüsüde buydu işte. Bana karşı ne yapmış olursa olsun, onun dediklerini her zaman yapardım. Çünkü o benim ablamdı ve bende onun kardeşiydim.
Yüzüne iliştirdiği sahte tebessümüyle arkasını dödüp gidecekken tuttuğu kapı kolunu bırakıp tekrardan bana doğru dönmüştü. Bakışları âdeta vücudumu delip geçiyordu.
"Haa, gitmeden şunuda söyleyeyim. Çarşıya giderken kafana çuval veya şal felan geçirmeyi unutma, unutmaki etraftaki insanlar çirkinliğini görüp korkmasın kardeşim." dedikten sonra kıkırdayarak odamdan çıkıp gitmişti.
Kitaplarımın üzerinden aşağıya doğru süzülen mavi şalımı elime alarak odamdaki boy aynasının karşısına geçmiştim.
Yıllardır Hana'ya karşı hiçbir kötülüğümün dokunmamasına rağmen kalp kırıcı sözlerine ve alaycı bakışlarına alışmıştım. Fakat alışmış olsamda her seferinde beni ağlatmayı başarıyordu işte.
Evet belkide on altı yaşında olmama rağmen zayıf ve çelimsiz bir çocuktum. Ama insanları korkutacak bir çirkinliğimde yoktu.
Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildikten sonra avcumun içinde sıktığım şalı silkeleyip boynuma dolamıştım.
****
"Benim yakışıklı kuzenim nereye
gidiyormuş bakalım."Merdivenlerden aşâğıya inerken Jimin'nin sesini duyar duymaz yüzümde beliren tebessümle yavaş indiğim basamaklardan daha hızlı inmeye başlamıştım. Giriş kapısında beliren bedenini görünce kollarımı kaslı gövdesine sımsıkı doladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alpha is Back| TaeKook
Fanfic"Cinsiyetsiz bir kurt Alfa Jeon'a karşımı geliyormuş." [J.J]