"Bu işlerin nasıl olacağını bilmiyor musunuz,Bay Jeon?"
Tekdüze,sağlam bir tonda konuşan Yoongi,mafya babasına emreden bir tavırla elini uzattı.
"İstediklerimi verin yoksa olacaklardan ben sorumlu olmayacağım."
Jungkook ise arkada başını eğmişti. Her ne kadar Yoongi'ye gizlice istediklerini getirmeye çalışmış olsa da,zamanlamayı yanlış yapmış ve ne yazık ki babasına yakalanmıştı. Yoongi de sinirle içeri çağrılınca,tartışma başlamıştı.
En yüksek mevkiye bile kafa tutuyor olması,Yoongi'yi Jungkook'un gözünde çok daha yükseklere çıkartmıştı.
"Ya bana şu lanet çantayı verirsiniz,ya da krallığınızı kaybedersiniz Bay Jeon. Zavallı bir şekilde size yalvaracak değilim. Hele ki siz bana binlerce kez yalvarmışken."
Yoongi'nin söyledikleri ile Bay Jeon'un sinirle gerilmiş olan yüzü,hafif bir korku ile yer değiştirmişti.
Jungkook ise hayretler içinde bir babasına,bir de Yoongi'ye bakarken,Yoongi'nin yüzündeki sırıtış her şeyi anlatıyordu.
Evet,Jeon Jungkook bile babasından daha fazla bir saygınlığa sahipti. Bay Jeon ise hayatta kalabilmek ve gücünü koruyabilmek için gururunu ayaklar altına almış,zavallı birisiydi.
"Eh,eğer isteyerek vermeyecekseniz,sanırım kendim almak zorundayım? Yazık oldu."
İleri atılan çevik beden,Bay Jeon'un elinde bulunan çantayı kolayca düşürerek,kolları ile boynunu sarmalamıştı.
