"Bırak beni! Bıktım artık, bıktım!"
"Jungk-"
Ve diğer vazo da paramparça olurken Namjoon'un sözü kesildi.
Sinir krizleri sinsi bir hastalık gibi ara sıra kapılarını çalıyordu.
"İçimdeki boşluğu görmüyorsun. O siktiğiminin gözleri kör olmuş. Ölüyorum Namjoon, ben ölüyorum yardım et. Yardım istiyorum görmüyorsun.
Her gün ağlayarak uyanıyorum, içim öldü benim, sen beni bilmiyorsun."Eğilip yere düşen her şeyi sessizce topladı Namjoon. Biliyordu sevgilisi içten içe ölüyordu, onu tedavi etmeye çalıştıkça her şey daha kötü oluyordu, Jungkook depresyon bataklığına saplanmış küçük bir çocuktu ona ilk geldiğinde.
Namjoon her ne kadar bipolar bozukluk dese de, Jungkook bunun lanet olduğunu düşünüyordu. Onu içten içe öldüren, duygularını kontrol etmesine engel olan, her şeyden önemlisi ölüm arzusunu içinde bir yerlerde hep diri tutan bir lanet.
"Ben yaşamıyorum, nefes alıyorum ama yaşamıyorum, nefes alıyorum ama yaşamıyorum, nefes...."
Kapının kenarına kıvrılmış cılız kollarını dizlerine dolamış çocuk, dolu gözlerini bir noktaya dikmiş fısıldıyordu.
Büyük adımlarla titreyen bedenin yanına geldiğinde, Namjoon önce eğildi ve çocuğun alnına küçük bir buse kondurdu.
"İyi olacaksın meleğim, sen çok güçlüsün, iyi olacaksın."
"Namjoon...korkuyorum."
Titremesi artan beden daha şiddetli ağlamaya başladı. Öne uzandı ve sevgilisinin paramparça olmuş eşyaları toplarken kanattığı ellerine sarıldı.
"Çok korkuyorum, kendime zarar veririm diye, çok korkuyorum Namjoon.
Ya sen... ya sen yanımda değilken gelirse, bu ölüm arzusu. Ya bir akşamüstü kıyıverirsem canıma...
beni affet..."Bu sefer hıçkırarak ağlamaya başlayan Namjoon'du. Uzun yıllardır bu işi yapıyordu, diploması, tezleri, türlü ödülleri vardı ama şu an...
Sevgilisi yalvararak ondan yardım beklerken, ne yapacağını bilmiyordu.
Eli ayağına dolaşmıştı sanki.
Onu iyi edemiyordu.
Ona sarılmaktan, iyi olacağını söylemekten başka bir şey gelmiyordu elinden."Eğer bir gün bunu yaparsan meleğim, hiç korkma. Ve emin ol senin arkandan geleceğime. Çünkü zaten sensiz yaşayamıyorum, nefes almışım ya da almamışım fark etmez.
Ama şimdi değil...
Daha değil, yaşamamız gereken şeyler var daha."Minik beden yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştı sanki.
"Mesela... seni hiç lunaparka götüremedim daha, beraber piknik de yapmadık... Daha değil meleğim, daha değil.
Sen zaten yeryüzünün bir meleğiyken, gerçek bir gökyüzü meleği olmana izin veremem.."
Saatler geçti, Jungkook yine ve yine bu güven veren kollarda uykuya yenik düştü.
Namjoon'un içinde ise bir sinir krizini daha atlatmanın haklı huzuru vardı.
°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Triggered •Namkook
Fanfiction"Benim küçük sevgilim, sen bana neler yaptın." °Namkook