*Meyus: Karamsar, umutsuz*
Geleceği bilmek ister miydiniz? Ama bu sözlerimi hafife almayın. Mesela sevgilinizin sizi sevmediğini, arkadaşlarınızın aslında bir yalancı olduğunu, en önemlisi dünyada güvenecek kimsenin olmadığını önceden bilmek ister miydiniz?
Ben bilmek istemezdim.Annemi yıllar önce hastalığından dolayı kaybettik, bize hep türkçe şarkılar söylerdi, hayata onun sayesinde tutunuyorduk, geceleri saçlarımızı okşayıp yatağımızda sıcacık uyuyalım diye bir sürü zorluğa katlandı. Şimdi bu evin birikmiş kirası ve benim acil iş bulmam gerekiyor, burda tıp eğitimi almak o kadar kolay değil, kardeşime bakmam için İstanbul'a gitmem gerek, orası hayallerimin şehri, boğaz köprüsünü karşıdan izlemek gibi bir düşüncem var. Sonra da martılara simit atmak.
Bir hafta sonra, Eva İstanbul'a gitmek için bilet almak üzereyken Alex'le tanıştı, o masum kızları kirli bir dünyanın içine çekiyor. Tatlı dilli ve çekiciliğiyle zor durumdaki kadınların güvenini kazanıyor. İdeal erkeğin tüm sinyallerini veriyor. Zaafı ise zevk düşkünü, uyuşturucu bağımlısı ve bencil.. Eva o günden sonra Alex'e güvendi ve kardeşini de ikna edip onunla birlikte İstanbul'a gitmeye karar verdi. Onların bildikleri buraya güzel bir iş sahip olmak için geldikleri, Alex'in anlattığı tıp alanında bir işle meşgul farklı ülkelerden gelen bir kadının ona iş ve yer imkanı sağlayacağı, lakin hayatta bu kadar iyi insanların olduğunu düşünmek zor, kim bilir arkandan iş çevirmeyeceğini ? Ya hayallerini uçurumdan aşağı atarsa ?
Otogardan inince etrafına bakan Eva'nın içinde yine bir umut oluştu, Alex den hoşlanıyordu belki de, güzel bir gelecekleri olabilirdi ya da, hava hafif esiyordu, Felicia geldi Eva'nın arkasından, upuzun dalgalı saçları ve yemyeşil gözleri vardı. Bir araba yaklaştı uzaktan, kapı açılınca inenin Nur olduğunu farkettiler. Nur, Yaman'ın sağ koluydu. Bir tür nefret-sevgi ilişkisi var aralarında. Ona hem aşık hem nefret ediyor. Fahişelikten, mamalığa yükselmiş. Kızları gerektiğinde acımasızca cezalandıran gerektiğinde de ağlamaları için omzunu veren bir kadın. Hayatın tüm yırtıcılığını üzerinde taşıyor. Bir süreliğine ona yaslanabilirsin, omzunda ağlayabilirsin, ama süre doldu mu gözünün yaşını silip işbaşı yapacaksın. Yoksa Yaman'dan önce Nur'u bulursun karşında. Zaafı: Yaman. Onu seviyor. Ona aşık. Hiç karşılık bulamayacağını bildiği bir aşkı ve hep saklamak zorunda olduğu bir sırrı var.
Gücü: Sabrı. Doğru zamanı beklemesini ondan iyi bilen yok. Bazen beş dakika, bazen on yıl. İstediğini almak için yavaşça, küçük küçük, kimseyi kızdırmadan, kavga etmeden, dikkatleri üzerine çekmeden çalışmayı çok iyi biliyor. Sonunda istediği olduğunda, sevindiğini bile göstermeyecek kadar hesaplı. Ona kim kızabilir? Böyle öğrenmiş hayatta kalmayı.
Gelelim Yaman'a, bu hikayede ya çok seveceksiniz ya da nefret edeceksiniz. Aksaray'da fuhuş yapılan Ramada Otel'i işletiyor. Hikayenin en karanlık adamı. Yapabileceklerinin sınırı yok. Zamanında sektörün ağabeyleri onu ayak işlerinde kullanırdı, adam yaralamak, kadınlara kezzap atmak, adam vurmak, hesap ödemeyeni okşamak gibi... Artık mecbur değil, parmağını şıklatsa bu işleri halledecek adamları var, ama yine de yapıyor bazen, belki meslek alışkanlığı, belki hobi... Onun dünyasında birine güvenmek, birini sevmek diye bir lüksü yok. Tek bir istisna. Kutlu. Sadece ona güveniyor, kardeşini çok seviyor.
Gücü ise Korkmamayı öğrenmiş. Onu tehdit edeceğiniz, gözünü korkutacağınız hiçbir şey yok. Ölüm dahil. Uzun yaşamak istemiyor. En tepeye çıkmak istiyor.
Kutlu demişken o hikayemizin en masumlarından, Yaman'ın kardeşi oluyor. İyi biri, varlığıyla 'Yaman'ın tamamen canavarlaşmasının önündeki tek engel. Kutlu bu dünyada sadece sayıları, çizgileri ve renkleri biliyor. Bir gün otelde gördügü bir kızla birlikte hayatı değişiyor. Otizmi güç olarak kullanıyor. Yalan söylemeyi bilmiyor.Nur, Eva'ların yanına yaklaşırken ufak bi tebessüm etti onlara, geldiğinde heyecanlıydı sanki, önceden planlanmış gibi değildi her şey ama tam aksine plan tıkır tıkır işliyordu. Alex Eva'yla tanışmadan önce onu uzaktan izleyip fotoğrafını çekmişti. Onları Yaman'a gönderdi. Felicia hiç hesapta yokken kendisini sürükledi uçuruma. Alex'in bir işi çıktı ve Eva'yla felicia'yı Nur'a teslim etti. İstanbul'u gezdiricekti onlara, güzel güzel kıyafetler alıcaktı. İkiside çok mutluydu, uzun zamandır yüzleri bu kadar gülmüyordu. Bir mağazaya geldiler. Felicia hemen elbise denemeye gitti. Nur, Eva'ya tablette tıp merkezindeki çalışanların konumlarını gösterdi. ''Felicia okuluna devam etsin istersen, daha çok küçük.'' Demişti Nur. Elde etmek için elinden gelen yalanı söylemek zorunda. Sonra Eva gitti elbise denemek için, Felicia kısa mor bir elbiseyle çıktı. Aynanın karşısında normal yaşından büyük duruyordu. Eva geldi siyah elbiseyle, hayalleri gerçek oluyordu yavaş yavaş, o gün akşama kadar kıyafet baktılar, İstanbul'u dolaştılar. Tam olarak akşam olunca bir otele getirdi Nur onları, Ramada otel. Dıştan görünüşü o kadar güzel ki, bütün iş adamları buraya geliyor konaklamak için. Felicia ve Eva odaya geldiklerinde hızlıca yatağa attılar kendilerini, Felicia ''Eva, rüya mı bu ?'' Demişti gülümserken. ''Değil küçüğüm.''
Kapı çaldı sonra, Eva açmak için kalktı yataktan, açınca Nur'un geldiğini gördü. ''Şu belgeleri imzalayın isterseniz'' Elinde borç senedine benzer bir kağıt parçası vardı. Üzerinde de yüklü miktarda para yazıyordu, Eva eğer imzalarsa bu riski alacak ve yıllar boyu ödemek zorunda kalacaklar. ''Neye yarayacak bu'' diye sordu Nura. Nur ''Bir şey değil sadece gösteriş amaçlı'' Eva'yla Felicia birbirine baktı. Felicia ''İmzalayalım Eva ne olacak''demişti. Kısa süre sonra imzaladılar. Nur, tıp merkezinde çalışanların geldiğini onları beklediğini söyledi. Felicia ve Eva tanışmak için aşağı indi. Zemin katın daha da altına inmişlerdi. Felicia korkmaya başlamıştı. Koridorun sonunda bi kapı vardı, Nur yanda duran adamdan kapıyı açmasını istedi. Kapıyı açtı, bir adım attı içeri Nur. Felicia ve Eva'ya tebessüm etti gelin burdalar anlamında. İçeri girdiklerinde yıkık dökük üç dört tane ranza, bir masa ve beş altı tane sandalye gördü Eva. Arkalarına baktıklarında kapı kapanmıştı. Kaç kere vurdukları belli değil, hiçbir vuruşunda açmıyorlardı kapıyı. Bir pencere gördü Eva, sandalye çekti hemen, üstüne çıktı ve camdan bağırmaya başladı yardım edin diye. Feryat ediyordu resmen, orda sadece onlar yoktu. Bir sürü kadın, birisi mektup yazıyordu hiç göremeyeceği çocukları için, diğeri hayal kuruyordu manken olucam diye. Diğeri ise uyuşturucu bağımlısı olmuştu. Eva, Felicia'nın yanına gitti hemen. ''Seni çıkarıcam Feli'm, beraber gidicez burdan.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
ChickLitRusya da yaşayan iki kardeşin maddi yetersizliklerden dolayı İstanbul'a gelişini konu alan bir hikaye. Eva tıp eğitimi almış ve kardeşine bakmaya çalışıyor, tek isteği kardeşi Felicia'nın güzel bir hayatının olması, ama bu böyle tabii ki olmayacak...