10.bölüm

13 3 0
                                    

Biz masaya vardıktan hemen sonra onlarda çıktılar lavobodan. Aklım ses kaydına gitti hemen telefonumu çıkarttım
"Alın bizim yaşadığımız anı ellerinize kadar getirdim" dedim sonra güldüm ama aslına mutlu değildim sinirliydim kızların yüz ifadeleri aklımdan çıkmıyordu ve asıl sinir olduğumda buydu zaten
"Yiğit nasıl bakar buna ya" ses Sıla'dan gelmişti ama çok kısık bir sesle söylemişti hatta belki sesli söylediğinden bile haberi yoktu çünkü benim onu duyduğumu ve ona baktığımı farketmemişti. Hala seviyordu onu belki de kendine yediremiyordu yani yiğit ayrıldıklarında 'senden sonra kimseyle çıkmam' gibi bişey demişti ve Sıla ona inanmadığını 1000 kez söylemişti ama demekki kendine itiraf edemesede ona inanmıştı ya da öyle istiyordu.
Yaa yerim ben onu Sıla'nın saçını öptüm sonrada saçını karıştırdım. Bana malmışım gibi bakınca güldüm o da güldü.

Yarım saat boyunca onların cilveleşmelerini izledim,izledik ara ara sıkıldığımı söylesem bile beni takmıyorlardı. Amacımız neydi? Sanırım kimse bunu bilmiyordu. Bence onlarda sıkılmışlardı ama gurur yapıp sıkılsalar bile söylemiyorlardı.
Malmısınız olum!
Ben artık bişeyler yemek için sipariş verecektim ki Keremgilin masaya waffle geldi ben de üstün zekamı konuşturup aç olan insanlar gibi doğru düzgün yemek sipariş etmek yerine waffle sipariş etmek için garsonu çağırdım
Bizimkilerde aç olacaktıkı ben waffle isteyince bana mal mal bakmalarına rağmen kendileri de waffle istedi. Herkes waffle'ın üstüne konulmasını istediği şeyi verdikleri listeden işaretledi. Garson gittikten sonra kolamı aldım elime ki bu kola 4.kolamdı ve her an kusabilir ya da altıma yapabilirdim.
"Ben bi şizofrenim yoksa doğru mu görüyorum siz söyleyin ama doğru söylüyorsam salak gibi bakmayın bu bir uyarı değil bir emirdir şu Yiğitlerin olduğu masaya bakın" dedi Sıla ama ben çaktırmadan bakın dediğimdeki gibi bakmadılar çaktırmadan gizli gizli baktılar
La bi ben mi takılmıyorum bu grupta!!! Ben dediğimde kimse takmıyo ağlıcaaaam
Tabikide ağlamayacağım
Green yani neydi adı
Heee
Ece
Ece miiii?
Ece eliyle bu masayı gösteriyordu ve yiğit ve kerem bu masaya bakmadan önce saklanmamız gerekiyordu. Bi Zeynep maldı herhalde. Biz hepimiz-Zeynep hariç- yere eğildik Zeynep'te iki saniye sonra anladı ve o bizden daha mantıklı olarak hemen arkasındaki merdivenden yukarı çıktı. Bizde onu takip ettik. Tabii olmazsa olmazımız yere düşmeseydim ben de güzelce merdiveni çıkabilirdim. Merdiveni görmeleri zor değildi ki millet bana dönüp bakınca o da baktı
Kerem
Uffff Beste rezil olmadan bir gün duramaz mısın?
Bazen rezil olmadan da durabiliyordum ama özellikle rezil olmamam gerekiyorsa niye durayım ki hemen rezil olmam gerek.
İlk işim 50 kişinin bana bakması değildi onlar önemli değildi önemli olan kerem ve yiğitin sonra o salak kızlar bakıyo mu diye bakmaktı.
Ayyy evettt delireceğim bi gün. Ufff klasik Türk dizilerinde ki gibi ağır çekim bana bakışını gördüm. Beni gördüğüne şaşırmıştı. Demekki geldiğimi burda olduğumu bilmiyordu. Yani iyi iş çıkarmıştık görünmeme konusunda. Ama ben işi bozan taraf olmuştum. Saçma bi şekil almıştım ayaklarım kafamın üstüne çıkmak üzereydi ve merdivende ters bir şekilde uzanıyordum. Şaçlarım yere değiyordu. Keremle bakışıyorduk. O kadar heyecanlanmıştım ki kendimi bi an kereme çıkma teklifi ederken ki an geldi aklıma aynı heyecanı yaşıyordum kısmen. Kerem bana şaşkın bi şekilde bakıyordu. En azından gülmüyordu. Gerçi bu pek uzun sürmezdi. Bi an gözüm yiğite çarptı o da kerem gibi şaşırmıştı beni - bizi - gördüğüne. 8. Sınıfın bittiği günden beri ikisini de çok az görüyorduk. Lisenin ilk yıllarında aynı okulda değildik ama şuan aynı okuldaydık ama yine birbirimizi çok az görüyorduk hemde çok az. Güven okullarının üç kampüsü vardı. Okulun bahçesi çok büyüktü ve kampüslerde rahatlıkla sığabiliyordu. Üç okul büyüklüğündeydi bahçemiz ve biz C kampüsündeydik. Keremgil ise A kampüsündeydi. Ve biz genelde birbirimizi görmezdik. Sonuçta okulun bahçe 1200 civarında öğrenciyi barındırıyordu ve 1200 kişi içinde onları pek görmüyorduk kampüsler yan yanaydı her kampüsün kendi bahçesi vardı mesela A kampüsünün bahçesi bir sınır çizgisiyle bitiyordu. Ama diğer kampüslerin bahçesine girmemiz ya da diğer kampüsün içine girmemiz yasak değildi. Ama C kampüsünden A kampüsüne kadar gitmek mantıklı değildi. Çünkü teneffüsün yarısı oraya gitmekle yarısı geri dönmekle geçiyordu. Yani denemiştim. Onları görmek için gitmemiştim tabii. Sadece coğrafça hocası Kazım hoca beni oraya yollamıştı. Ders notlarını ne işi varsa artık A kampüsünde unutmuşmuş onu almaya giderken keremi görmüştüm ve uzun sürüyordu.

Birinin beni kaldırması gerekiyordu. Ama anlaşılan her zamanki gibi beni takan hiiiiçkimse yoktu. Ya da bana bir yıl gibi geçen bu an belki üç saniye geçmişti ki o sırada kerem ayağa kalktı.
Hayır
Yine aynı şey olmasın
Biri beni kaldırsıııııın!!!

YaparsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin