6.BÖLÜM

13 2 0
                                    

Titreyerek yere çökmek. Elindeki acı kayıp. Bir daha görmeyeceğini bilmek. Bunun farkındalığıyla kalbinin kül olması. En acısı da onsuz her gün ölmek..

******
"Anne, baba" Mırıldanarak söylediğim şeyden sonra telefonum gürültüyle yere düştü. Mert ayaklanıp yanıma gelirken çoktan ağlamaya başlamıştım. Kulaklarım uğulduyordu. Mert korkuyla beni sarsınca kendime gelmiştim. Yavaşça Mert'e döndüm. "Annem, babam" Diyerek yeniden ağlamaya başladım. Mert gözlerini büyüterek "Ne oldu? Korkutma beni. Söyle Hadi!" Diyerek beni sorgulamasıyla zorla da olsa konuştum. "Kaza yapmışlar. Hastahanelermiş." Ağlamam şiddetlenirken Mert bana önce sarıldı. Sonra kucağına aldı ve boş gördüğü ilk taksiye bindirdi. Mert bir şeyler diyordu ama algılayamıyordum. Yüzüm uyuşmaya başlamıştı. Dudaklarım karıncalanıyordu. Arabanın durduğunu farkedince Mert'i beklemeden hastahaneye koşup danışmaya gittim. Mert de hemen arkamdaydı. Annem ve babamın yanına çıkarken. Ameliyathane yazısını görünce artık bacaklarım beni taşıyamadı. Kendimi tutmaya çalıştım ama bunu da beceremedim. Sertçe yere düştüğümde Mert yanıma gelip sarıldı. Ağlamam sürekli artıyordu. Ya onlara bir şey olursa diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Mert daha fazla dayanamayarak bağırmaya başladı. "Onlar ölmeyecek ağlama bu kadar." Mert'in kızmasını umursamayarak ağlamaya devam ettim. "Ölmezler demi Mert. Güçlüdür benim ailem. Bırakmazlar beni." Mert bana baktı ve derin bir nefes aldı. "Bırakmazlar tabi. Sakin ol sen. Korkma bir şey olmayacak. Gel koltuğa oturalım. Ben sana bir şu alıp geleyim. Tamam mı?" Kafamı hemen olumsuzca sallayıp elinden tuttum. "Hayır gitme istemiyorum." Mert eğilip beni kucağına aldı ve koltuğa oturttu. Sonra gülümseyip," Alıştın kucağa. Kızım ne diye kalk deyince kalkmayıp beni yoruyorsun. " Mert'in bu sözüne gülümsemek isterdim ama bu durumda mimik oynatmadım. Birkaç dakika sonra ameliyattansan çıkan doktora koştuk Mertle. Korku dolu gözlerle bakıyordum doktora. Allahım ne olur ayırma ailemden beni. " Annenizi kaybettik. Üzgünüm. Babanızın durumu çok kritik. Hayati tehlikesi var. Kaza esnasında kafası cama girmiş. Bu yüzden başından çok sayıda cam çıkarıldı. Bundan sonrası hastanın durumuna bağlı. Elimizden bir şey gelmez. Başınız sağolsun. " Annem ölmüş mü? Gülmeye başladım. Doktor garip garip bakarken gülmem daha da arttı."Annemi ne zaman görebilirim. Şakayı ne zaman bitireceksiniz. " Doktor üzüntüyle başını sallayıp özür diledi. Ne yani annem öldü mü? Gözlerimin kararmasıyla boşluğa düştüm.

*****
Uyandığımda kolumdaki sızıyla kafamı koluma çevirdim. Kafam yerine gelince serumu çıkartıp koşarak yoğun bakıma gittim. Arda annesi,teyzemler de buradaydı. Teyzemler ağlıyordu. Arda köşede oturmuş etrafa bakıyordu. Annesi de teyzelerimi teselli etmeye çalışıyordu. Kafamı yoğun bakıma çevirince ötmeye başlayan seslerle çığlığım yükseldi. Herkes önce babama sonra bana baktı. Arda yanıma koşup sımsıkı sarıldı." Sakin ol!" Bağırmaya başladım. "Arda bırak. Baba sende bırakma beni. Ya bırak. Babaa." Düz çizgiyi görünce gözlerimi büyütüp daha da çok bağırdım. "Baba bırakma beni. Geri gel. Baba. Gitme baba." Ağlamam artarken babamın üzerine beyaz örtü kapatılmıştı. Sedyeyle götürüyorlardı. Ne yani morga mı koyacaklardı? Daha fazla dayanamadım. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Geçmesini diledim. Her şeyin bitmesini istedim. Gözümü açtığımda her şey aynıydı. Arda benden yavaşça uzaklaşıp yüzüme baktı. Ne yapacağını bilmiyor gibi bir hali vardı. Haklıydı. Bende ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl yaşayacaktım annemsiz babamsız. Mert yanıma geldi. Beni sarsmaya başladı. "Bana bak korkma tamam mı? Ben senin yanındayım. Sakin ol. Senin için her şey yaparım. Zeynom sen benim kız kardeşimsin. Atlatırız birlikte. Güzelim benim." Sımsıkı sarılmıştı bana. Neyi atlatacaktım? Annem de babam da yoktu artık. Bir tek Mert vardı hayatımda. Beni zorla hastahaneden çıkarttılar teyzelerim ve mert. Eniştem cenaze işleriyle ilgilenecekti. Teyzemler de beni yanlarına alıp cenazeden sonra izmire döneceklerdi. Eve girince içim acıdı. Hastahaneden çıkmadan önce zorla yapılan sakinleştirici beni sakinleştirmek yerine içimdeki fırtınaları artırmıştı. Plan belliydi. Herkes bunu kolay atlatmamı istiyordu ve bundan sonra teyzemlerle kalıp izmirde yaşamamdı. Saçma! Duş alıp aşağıya indim. Arda ve annesi bizimle gelmişlerdi. Ardanın yanına geçip oturdum. "Bu konuşmayı ilk ve son kez yapacam. Ben burda bu evde kalmak istiyorum. Okuluma devam edeceğim. Annem ve babam beni hep izleyeceklerdir. Onları gururlandıracak bir kız olmak istiyorum. Hayatımı da burada geçirmek istiyorum. Bu isteklerime bence saygı duymalısınız." Teyzem kafasını bana çevirdi. "Kızım ben seni nasıl bırakırım. Burada tek başına ne yer ne içersin? Nasıl kendine bakarsın? Gel bizle sana yardımcı oluruz. Bu süreci birlikte atlatırız." Teyzemde haklıydı ama ben burada kalmak istiyordum. İzmire dönemezdim artık. "Teyze izmir beni boğar. Ben çocuk değilim. Hallederim bir şekilde. " Ardanın annesi bana baktı. Gülümseyerek söze başladı. " Kızda haklı gönül abla. Hem ben burdayım. Her akşam yemek getiririm. Sabah kahvaltıya gelir bize. Geceleri kontrol ederim. Sen merak etme. Benimde kızım sayılır. Açta açıkta bırakmam zeynep kuzumu." Ardanın annesi ne mükemmel kadın be duygulandım." Öyle mi diyorsun? Peki madem ama bana bak için daralır,kafan bozulur, sıkılırsan hemen geliyorsun yanımıza." Gülümseyerek, " Tamam teyzem. Sağol düşünmen yeter." Teyzem bana döndü sonra kalkıp mutfağa geçti. Sonra yemek yedik ve zorla da olsa uyudum.

******

Gece sık sık uyanmıştım. Zaten rahat uyumam saçma olurdu. Son uyanmada dayanamayarak aşağıya indim. İçim daralıyordu. Nasıl hissedeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Kalbim sökülüyor gibiydi. Korkuyorum. Ya yokluklarına alışırsam. Onları unutursam. Annemin kokusunu babamın ses tonunu... Canım çok yanıyor anne. Baba, anne geri gelin. Ben bu kadarını kaldıracak kadar güçlü değilim. Süzülen göz yaşımla bahçeye çıktım. Yere uzandım. Yıldızlar bu gece çoktu. Her şeye inat parlıyorlardı sanki. Gökyüzü artık benim dünyam, sığınağım. Kendimi kötü hissettiğimde  izleyip; konuşacağım, güleceğim, ağlayacağım sığınağım. Sabaha kadar orada öylece kaldım. Mutfaktan tıkırtılar gelmeye başlayınca rahatımı  bozmadan öylece durdum. Yorgundum ve geceden beri burada olduğum için üşümüştüm. Yıldızlar yerini göz kamaştıran güneşe bırakmıştı. Güneşin çıkmasına rağmen üşümeye devam ediyordum. Zorlukla ayağa kalkıp eve girdim. Belim ağrıyordu. Hakettim ama insan gibi yatağımda durmazsam olacağı bu. Mutfağa yönelince Ardayı farkettim. Evlerimiz yakındı neden burda kalmıştı ki? Çok dalgındı. Adım seslerimi bile farketmedi.  Yanina yaklaşıp omzuna dokundum. Şaşırarak bana baktı. O kadar da kötü gözükmüyorumdur. Niye böyle şaşırdı? "Sen neden uyanıksın?" Gülümseyerek ona baktım. " Gece çok sık uyanınca uykum kaçtı. Bahçeye çıktım bende. Sen neden uyandın bu saatte?" "Sabaha kadar bahçedeydim deme. Beni de uyku tutmadı." Rahat bir tavırla bahçede olduğumu söyleyip yanındaki sandalyeye oturdum. Gözlerine bakarak konuşmaya başladım. "Bu arada teşekkür ederim. Hep yanımdaydın. Hiç yalnız bırakmadın beni." Elimi tutarak konuşmaya başladı. Elimi tutunca içim bir farklı oldu. Bismillah kendine gel zeyno. Coşma. "Bırakmamda. Teşekküre gerek yok. Okula bugün gelmeyeceksin değil mi?" Okula gitmek çok mantıksız gözükmese de gidesim yoktu. " Yok ya hiç ders çekemem şuan. Teyzemlerin ve Mert'in üzgün bakışları daha dayanılabilir." Arda gülümseyerek, " Sen yoksan bende gitmiyorum. Hadi gel kahvaltı hazırlayalım. Doğru düzgün bir şeyler yemedin." Kafamı onaylayıp ayağa kalktım. "Kahvaltı fikrini veren bana ne hazırlayacak acaba?" Diyerek sırıttım. "Omlet yer misin?" Bir an Ardayı 40 yıllık arkadaşım olarak hissedip "Gömerim." Dedim. Arda bana tek kaşını kaldırarak baktı ve sonra gülmeye başladı. "Yapayım da göm o zaman." Mahçupca gülümseyerek ona yardım etmeye başladım. Arda omleti hazırlarken bende sofrayı hazırlamaya başladım. O sırada Arda omleti havaya attı. Bana göz kırpıp önüne dönerken tutmak için geç kalmıştı. Omletin yanan ocağın üzerine düşmesiyle kahkahayı bastım. Arda: "Niye gülüyorsun. Ben sana omlet yapmaya çalışıyorum." Gülmem şiddetlenirken zorlada olsa konuştum. "Omlet mutasyona uğradı."
Arda omlete bakıp ocağı kapattı. Ocağın üzerine düşünce yanan omletin kokusu yüzünden gidip camları açtım ve gülmeye devam ettim. Mert bağırarak mutfağa girdi. "Neyi yaktınız lan. Bu koku ne? " Gülerek Arda'nın mükemmel omletini anlattım. Mert de gülmeye başlayınca Arda söylenmeye başladı. " Bir daha sana yemek yapmayacam görürsün. " Birden suratım asıldı ama bunun nedeni Arda'nın lafı değil, ailemin aklıma gelmesiydi. Onlar ölmüştü  ama ben burda gülüyorum. Arda gözlerini büyütüp, "Şaka yaptım. Asma suratını." Onlara bu durumu belli etmek istemezcesine gülümseyip,"Yok be ne alınacam. Bende şaka yapıyorum. " Arda ve Mert de gülümsedi. Üçümüz bir kahvaltı hazırladık. Teyzemleri de çağırarak kahvaltı yaptık. Arda sonra beni bahçeye çıkardı. Ne yaptığını anlamaya çalıştım ama bir şey demeden bahçede yürümeye devam ettik. " Ne oldu? Birden bahçeye çıkardın beni. Bir şey de demedin." Bahçenin köşesine gelince etrafa bakıp bana yaklaştı. Ne bok yiyor lan bu, ürktüm. Yanlış bir şey yapmasından korkarak gözlerine bakmaya devam ettim. Bir anda sımsıkı sarıldı. Ne olduğu anlamadan gözlerimi büyüterek etrafı taradım. Yavaşça elimi beline koydum. "Bir sorun mu var?" Benden ayrılıp hayır diye mırıldandı. "Özür dilerim." Deyip uzaklaştı. Anlamaz gözlerle bakarken, telefonumun titremesiyle cebimden çıkardım. Gördüğüm mesajla gözlerimi büyüterek siktir diye mırıldandım. Ne oluyor lan. Dizi çekmiyoruz..

******

Bölümleri sık yayınlamaya çalışıyorum. Umarım kitabı beğeniyorsunuzdur. Vote ve yorum yapmayı unutmayın😊

ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin