❀ 2. Bölüm ❀

290 24 1
                                    

‘İntikam almak gerekir bazen.’

Öfkeli bir insan tehlikelidir. Fakat öfkeli bir Bartu çok daha tehlikelidir. Bunu anlamam için iki saniye geçmesi yeterliydi. Ben daha ne olduğunu anlamadan tamı tamına üç buçuk saatte yaptığım pasta yeri boylamıştı. Şaşkınlıkla geriye çekildim.

Herkesin saygı duyduğu Batu, elindeki pasta lekeleri ve sinirden gözü dönmüş halde üzerime yürümeye başladı. Korkumdan iki, üç adım geriledim. Onun ayağının altında ezilen mükemmel pastaya üzgün bakışlar atmayı eksik etmemiştim.

‘‘Şimdi o kadar da komik değil, değil mi?’’

Seslice yutkundum. Yüz kişilik salonda çıt çıkmıyordu, sanki herkes nefes almayı unutmuştu. İçimden küfürler mırıldanırken ‘‘Bir karışıklık olmuş.’’ diye mırıldandım. Geri çekilmekten nefret ettiğimi söylemiş miydim?

Pastamla kirlenmiş eli aniden yanağımı kavradığında çığlık atıverdim. Ama bu kadarla kalmayacağını tahmin etmeliydim. Temiz eliyle çenemi kavrayarak hareket kabiliyetimi sıfırladı. Yüzüm, gözüm, dudaklarım hatta boynum çikolatalı pastayla kaplanana kadar koca elini hissettim.

Hırsla aldığı kesik nefesleri kulağıma çarptığında dişlerimi sıkarak öfkeyle inledim. ‘‘Şimdi komik mi?’’ dedi teker teker. Ellerim şaşkınlıkla vücudumun iki yanında öylece sallanıyordu. Yüzümü hala bırakmamıştı. Göğsümü şişiren derin bir nefes aldım. Tek elim aniden saçını kavradı. Şimdi de deli cesaretini ortaya koyan bendim.

Bahisler açılsın!

Kafasını elimden geldiğince arkaya çektim. Gözüme çarpan tek şey viski bardağına doldurulmuş içki oldu. Boştaki elimle kavradığım gibi suratına çarptım.

Sevgilisi olacak kadın öyle büyük bir çığlık attı ki adamı öldürdüm sandım. Bartu’nun eli nihayet hapis kalmış çenemi serbest bıraktığında dudaklarının aralanmış olduğunu gördüm. Sarımsı renkteki içecek saçından damlayarak yere, omuzlarına dökülüyor ve birkaç damla elmacık yanaklarından dudaklarına doğru kayıyordu.

Az önce uyuyan aslanı uyandırmıştım, hem de bir bardak viskiyle.

Pardon, düzeltiyorum.

Az önce bana saldıran aslandan kendimi korumuştum, hem de bir bardak viskiyle.

O anlık şaşkınlığından yararlanabilmek amacıyla yanında durduğum sandalyeyi çekip aramıza attım. Gürültüyle yere düşen eşya herkesi sonsuz uykudan uyandırmış gibiydi. Arkama bakmadan koşmaya başlarken birkaç kişinin sonunda Bartu’nun yanına yanaştığını anladım. Kendimi mutfağa kilitledikten sonra aynaya bakmayı akıl edebildim.

Pastamın parçaları her yerdeydi. Suratımda, kirpiklerimde, boynumda ve hatta tişörtümün üzerinde. Alnımla saç çizgimin arasında bile. Homurdanarak çeşmeyi açtım. Yüzümü yıkmaya çalışırken eve nasıl çıkacağımı düşündüm. Burayı boşaltmaları gerekiyordu.

Aklımda canlanan cazip düşünceyle sırıttım. Kenara astığım havluyu alarak aheste aheste yüzümü kuruladım. Arka kapıya ilerlerken başka bir kahkaha daha attım. Dükkânımda viskiyle banyo yapmış bir Bartu bırakmanın keyfini hiçbir şeye değişemezdim.

Aslında zenginlerle veya Bartu ile problemim yoktu. Bana köle gibi davrandığından böyle olmuştu. O adam olsa bizde gereken saygıyı gösterirdik, hıh.

 Arka kapıyı açtığım an karşımdaki dikilen iki katım boyundaki herifi görmem bir oldu. Kısa çok kısacık bir an Bartu’nun adamı olduğunu düşündüm. Oysa sadece orada duvara yaslanmış elindeki şişeden içki yudumluyordu. Gayet sakindi, derin bir nefes verirken kapıyı örterek kilitledim.

Pastam Olur Musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin