❀ 7. Bölüm ❀

244 21 4
                                    

Kaç gün olmuştu? Bartu’yu görmeyeli üç günü geçmiş miydi? Anlamamıştım, ne zaman hayatımda bu kadar yer edinmişti ki? Telefon numarası olsa, arayıp pastayı beğenip beğenmediğini soracaktım ama yoktu! Eksikliğini neden bu kadar hissettiğimi düşünmemeye çalışıyordum. Pastanemde hunharca çalışıyor ve aklımı uzaklaştırmayı deniyordum.

Yapabileceklerim bu kadardı.

‘‘Ezgi, Ezgi!’’

Başımı silmekte olduğum tezgâhtan kaldırdığımda İrem’in seslendiğini gördüm. ‘‘Efendim?’’ derken gülümsemeye çalışmıştım, yine ve yeniden dalmışım. ‘‘Bartu’yu mu düşünüyorsun?’’ dedi her zamanki gibi nokta atışı yaparak. Bu kız içimi dışımı tahmin edebiliyordu ya!

Bakışlarımı kaçırdığımda Mehmet’le göz göze geldik. Biraz kızgın biraz da kırgın bakıyordu hem bana hem İrem’e. ‘‘Ne ara Bartu oldu, İrem Hanım?’’ diyebildi sonunda. Hoşlanıyorlar ama söyleyemiyorlar, yazık bunlara. ‘‘Aman of! Sanki adamı tanıdığım var. Bartu Bey mi deseydim?’’

‘‘Evet! Öyle deseydin.’’

Mehmet bana dönerek ‘‘Abla, ben alışverişe çıkayım.’’ dedi. Bu İrem’e seninle konuşmayacağım mesajıydı.

‘‘Tamam, Mehmet. Sen bilirsin.’’ dedim ve bir miktar para vererek alınacaklar listesini eline sıkıştırdım. Tekrar masa silme işlemine dönerken içten içe soruyu geçiştirebildiğim için seviniyordum. İrem homurdanarak mutfağa girince bezi bıraktım. Bartu’yu mu düşünüyordum? Evet. Peki, neden? Bilmiyorum.

Pastanemin kapısında çan çınladığında olduğum yerde sıçradım. Büyük umutla başımı kaldırdım fakat gördüğüm kişi Bartu değildi. Üç gündür buradan çıkmayan müşterimdi.

‘‘Bana dünkü tek kişilik pastadan getirir misiniz? Çok güzeldi.’’ dedi ve çoktan silmiş olduğum masaya yerleşti.

Adını bilmiyordum. Adam hakkında tek bildiğim şey; yaş pastayı sevdiğiydi. Biraz şüpheli bir tipi vardı ve ben İrem’den hoşlanmaya başladığını düşünüyordum! Hemen tezgâhın arkasına ilerledim. Şu an pastanedeki tek müşteri vardı, onu da bekletemezdim!

Yarısı muzlu, yarısı çikolatalı olan tek kişilik yaş pastayı tepsiye koydum. Yanına desenli peçeteyi ve onun üzerine çatalı yerleştirdim. Görüntüsü bile iştahımı kabartıyordu, pastaları seviyordum!

Tepsiyi elime alarak adama doğru yürümeye başladım. Aslında İrem’le yakışabilirlerdi. Koyu kahverengi kıvırcık saçları, denizi andıran masmavi gözleri vardı. Boyu, heybeti ile gerçekten yakışıklıydı. Nedense karşımdaki adama bakarken aklıma gelen isim Bartu oluyordu.

Elimde olmadan onunla karşılaştırıyordum!

Karşımdaki adamın saçları Bartu’nunkinden daha koyuydu ve göz renkleri de farklıydı. Kavga etseler… Bartu açık ara farkla kazanırdı.

Neden bunu düşündüm ki şimdi?

‘‘Buyurun efendim.’’ dedim yüzüme tebessüm yerleştirerek. ‘‘Teşekkür ederim.’’ dedi ve çatalına uzandı. Onu yaşayacağı mutlulukla baş başa bırakarak masa silme işlemime geri döndüm. Son masayı silmeyi bitirdiğimde sandalyenin sürtünme sesini duymuştum. Arkamı dönerek ayaklanan adama baktım, parayı tepsinin üzerine koymuştu.

‘‘Kolay gelsin.’’

Başka tek kelime etmeden pastanenin kapısına doğru yürüdü. Bende masayı toplamak adına oraya ilerledim. Yaklaşınca fark ettim ki sadece para bırakmamış, bir de telefon numarası vardı. Kâğıda özenle yazılmış bir numara. Yok, daha neler! Kaç yaşında bu adam?

Pastam Olur Musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin