Aynı sokakta oturuyorduk, her gün bir kızla geliyordu. Aynı sokakta oturmamıza rağmen onunla hiç tanışmamıştım. Oldukça çekici birisiydi, keskin çene hatları, nemli dudakları vardı. Bütün kızlar onu çok beğeniyor ve sürekli ona teklif ediyorlardı ama o kabul etmiyordu. Bense ondan nefret ediyorum.Çünkü her gün yeni bir kızla geliyor evine alıyordu, böyle bir adamdan nasıl nefret etmem ki?.
Her neyse banane ondan. O beni ilgilendirmez bende onu..
Eun Ji ile ödev için cadde üzerindeki cafede buluşacaktım. Üzerime beyaz kot şortumu mavi t-shirt'üm ile konbinledim ve sırt çantamı taktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aynada kendime son bir kez daha bakıp ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Annem iki haftalığına iş gezisine gitmişti ve bende evde tektim.
Yolda yürürken yine o adamı gördüm göz göze gelmiştik çok güzel bir yüzü vardı. Bana gülümsedi. Şaşırdım. Ama yine de sevmiyordum onu. Fakat o çok farklı birisiydi, gece boyunca hep evin ışıkları açık olurdu. Bazı geceler uyumayıp onun evini gözlemledim. Onu sevmediğim halde her şeyiyle ilgileniyordum..
"Hey~!"
Duyduğum ses ile düşüncelerimi bir kenera bırakıp adımlarımı durdurup bana seslenen kişiye baktım. O'ydu.
Bana gülümseyerek geldi ve elindeki anahtarı bana uzattı.
"Çantandan düştüğünü gördüm."
Elinden anahtarımı aldım.
"Teşekkürler."
"Daha dikkatli olmalısın küçüğüm."
Küçüktüm ondan o yirmi dört yaşındaydı yanlış bilmiyorsam, bense on sekiz.
"Olurum."
Yalandan gülümseyip biraz ileride olan cafeye yürümeye başladım. Onunla ilk defa bu kadar konuşmuştum. Çok güzel sesi olduğunu daha yeni fark edebilmiştim. O harika birisiydi her şeyiyle. Ama karakter olarak iyi birisine benzemiyordu bunu her akşam başka bir kız getirmesinden çıkarmıştım..
Cafeye girip cam kenarındaki masada oturan Eun Ji'yi görmem ile adımlarımı oraya çevirdim. Beni görünce sandalyeden gülümseyerek kalktı ve birbimize sarıldık. Ayrıldıktan sonra oturduk. Bir süre sonra garson geldi ve ne içeceğimizi sordu.
"Ne içersiniz?"
"Limonata."
"Bende, kayısılı meyvesuyu."(en sevdiyiim sjsjsj)
"Başka bir arzunuz?"-garson
"Şimdilik yok."
Gülümseyip gitmişti garson. Bir süre sonra içeceklerimiz gelmişti.
"Ödev kolay şükürler olsun."-Eun Ji
"Aynen, fazla uğraşmamıza gerek yok."
"Aynen."
Diyip gülmüştük. Okulun son günlerinde ödev yapmak çok saçma değil mi? Ceza vermişti cani öğretmenimiz bütün sınıf ikişerli grup halinde ödev yapacaktı.
"Kanka sana bir haberim var."
"Ne haberi?"
"Kwang varya benden hoşlanıyormuş."
"Hadi canım! İnanmam!"
"Gerçekten ya benden hoşlanıyormuş. Bugün okul çıkışında ben giderken kolumdan tuttu ve beni bir yere götürdü, çok güzel bir yere hemde. Tepe gibi bir yere gelmiştik Seul ayaklarımızın altındaydı sanki. Yavaşça ellerimden tutup beni kendine çekti ve bana olan aşkını itiraf etti ondan sonra da 'sevgilim olurmusun' dedi."
"Ee, sen ne dedin?!"
"Ne diyeceğim, 'olurum' dedim. Bende onu seviyorum."
"Sonunda çift oldunuz yani ha?"
"Ayy biz şimdi çift olduk değil mi?"
Önümde saçma saçma sırıtan Eun Ji'ye gülmüştüm. Sonunda sevdiğine kavuşmuştu. Ne güzel değil mi?
