Çocuklar gibi eğlenmiştik.
"Bugün için teşekkür ederim."
Dedim.
"Teşekkür etmene gerek yok ikimizinde mutluluğa ihtiyacı var."
Yavaşça yaklaşıp elimi tuttu. Heyecandan ölebilirdim. Diğer eliyle sıkıca sarıldı.
"Sana bunı yaptığım için özür dilerim ama hak etmiştin."
"Ne? Ne yaptın?"
"Bugün kocaman bir yalandı."
.
.
.
.
.
.
.
.
18.Bölüm
Bütün mutluluğum ellerimden alınmış gibiydi.
Jungkook aklınca benden intikam almıştı.
Benle mutlu bir gün geçirip sonra tek başıma elimde hediye ettiği tavşanıyla kalakalmıştım.
Suçlu olduğumu kabul ediyorum ama ağabeyini sanki ben öldürmüşüm gibi intikam alması daha saçma.
Eve gittiğimde saatlerce ağladım. Üzüntümden değil sinirimdendi.
Sabah uyandığımda saat 07.00'a geliyordu. Ben de hazırlanmaya başladım.
Şimdi intikam sırası bendeydi.
Beni üzgün görmicekti.
Normalde bize iki okul eteği vermişlerdi. Ve ben hep uzunu giyiyordum. Ama bugün kısayı giyebilirdim.
Normalde okula giderken makyaj yapıcak zamanım olmazdı. Ama bugün yapabilirdim.
Hiç gerçek Lisa gibi hissetmiyordum. Yine de intikamsa intikam.
Okula doğru yola çıktığımda normale göre hava esiyordu ve götüm dondu.
Okula vardığımda soru çözümüne yetişmiştim. Sınıfa girdiğimde hiç beklemediğim bir görüntü vardı.
Jennie uyuyordu ve Jimin onu izliyordu.
Galiba Jimin gerçekten Jennie'yi seviyordu.
Resmen sevenleri ayırma şeyin var Lisa.
İçses bir çeneni kapar mısın? Ciddi bir konu bu.
Beni fark etmesi için hafifçe öksürdüm.
Fark etmedi.
Daha yüksek bir sesle öksürdüm.
Yine fark etmedi.
"ÖHÖHÖHÖH."
"Kus."
"Kalk sıramdan."
"Uyandırıcaksın sessiz ol."
"İkile o zaman."
Oflayıp ayağa kalkınca sırasına gitti.
Aferin Çimin.
Böyle uslu çocuk ol ki Jennie uyanmasın.
Sınıfa birileri gelmeye başlayınca Jennie de hâliyle uyandı.
"Günaydın uykucu."
"Hayır uykucu olan Yoongi. Ben sadece okula erken bırakılmış nir masumum."
"Tabi canım ne kadar da masum?"
Beni süzdükten sonra gözlerime baktı.
"Sen kısa etek giyip makyaj mı yaptın?"
"Evet hem bugün Yoongi ya da Tae ile oturmayı planlıyorum."
"Jungkook'u delirtme planı mı kuruyorsun?"
"Evet."
"Manyaksın sen. Neden böyle bir şey yapıyorsun iyice affetmesin diye mi?"
"Dün olanları bilmiyorsun."
"Nolmuş?"
Bütün olan biteni anlattım.
"Geç otur kimle oturcaksan valla bak haklısın."
Jisoo sınıfa girdiğinde sıraya kendini fırlattı.
"Ölücem."
"Kızım seni ağabeyin bırakmıyor mu? Bu ne yorgunluk. İnsan yorgun olmaktan utanır be."
Demeye başladım.
"Biz hani ağabeyimle küsüz ya. Bence ben o yüzden yürüdüm."
"Kız haklı beyler dağılın."
Dediğimde üçümüzde gülmeye başladık.
"Of kızlar mutsuzum zaten."
"Noldu yine Jisoo?"
"BBGY(böyle bir grup yok.) Kore'ye geliyormuş. Ve annemler bana para biriktir de git dedi. Ama ben onlar gelene kadar hayatta o konser parasını biriktiremem."
"Belki biri seni davet eder."
"Gerçekten buna ihtiyacım var. Jin falan umrumda değil. Çöp kutusu davet etse giderim."
"Oha Jisoo Jin oppadan çöp kutusuna hızlı bir düşüş oldu."
"Ah bebeğim ben bu ağabeyle çöp kutusunu bile rüyamda görürüm."
Çılgınlar gibi gülüyorduk ki ben Jungkook'un geldiğini fark etmedim.
Sıraya gölge düştüğünü fark ettiğimde arkamı döndüm.
"Bugün okula gelmezsin diye düşünmüştüm."
Dedi Jungkook.
"Neden gelmiyim ki? He o dünkü olay yüzündense boşver. Hatta al tavşanını geri vermek için getirdim."
Diyip çantamdan tavşanı çıkarıp uzattım.
"Hediye geri alınmaz."
"Sen bunu bana hediye verdin diye düşünme dün ben de kaldı diye düşün ve geri al tavşanını."
"Almicam."
"Ben de çöpe atarım."
Dediğimde gözlerini kısıp baktı.
"Aklınca intikam mı alıyorsun?"
"Of Jungkook artık gitsen bir şey konuşuyoruz şurda."
Dediğimde ellerini yumruk yapıp kendi sırasına geçti.
Jisoo arkadan kalemle sırtımı deşti.
"Kızım naptın sen?"
"Hak etti."
"Noluyo ya biri bana anlatsın."
"Gelin bahçeye çıkalım orda anlatsın Jennie."
Dedikten sonra bahçeye çıktık.
Jisoo en az 100 tane soru sordu.
Sınıfa geri çıktığımızda başka bir şok bizi bekliyordu.
Jisoo'nun sırasının üstünde bir zarf vardı.
Zarfın herhangi bir yerinde bir şey yazmıyordu.
Sadece 'Mutluluk Şart' yazıyordu.
Bu ne demekti?
Kim yollamıştı?
İçinde ne vardı?
