- Düşmanlarının hepsinin dillerini ana dili gibi bilirmiş, gençliğinde Roma'da esir olduğu dönemlerde Latinceyi çok iyi öğrenmiş ve Roma'nın tüm iç ve dış teşkilatlarını gözlemleyerek Roma'nın işleyişini ve zaaflarını çok iyi öğrenmiştir. (Bu ilerde ona çok büyük avantaj sağlamıştır)- Dünyada posta teşkilatını kuran ilk liderdir.
- " Atımın ayak bastığı heryer benim toprağımdır " demiştir.
- Kilise " Attila inançsız halka Tanrı'nın verdiği cezadır " diyebilecek kadar Attila'dan çekinmekteydi. Tanrı'nın Kırbacı lakabı da bu durumun sonucudur.
- Asla düşmanlarını küçümsemezmiş ve çok da gururluymuş.
- Yabancılar " Attila'nın atının gezindiği topraklarda bir daha ot bitmez " derlermiş. (Büyük boyutlarda bir Attila nefreti ve korkusu söz konusu) Attila'yı bir tek Cermenler severlermiş.
- Ordusundaki atlar Roma yada Pers atları gibi samanla değil otla beslenirlermiş. O sebepten İspanya taraflarına kadar fetihlerde bulunmuş olsa bile Macaristan'dan aşağıya yerleşmemişir çünkü atlarını besleyebileceği Avrupa'daki en büyük otlak Macaristan havzası ve Karadeniz'in kuzey kısımlarıydı.
- Tarkan filmlerinden de hatırlayacağınız gibi bir de Mars'ın Kılıcı hikayesi var. Macarcada Isten Kardja adıyla geçer ve Tanrının Kılıcı demektir. Roma tarihçileri ve Macar efsanelerine göre, tarlada kan izleri bulan ve bunları takip eden bir köylü sapına kadar toprağa saplanmış bir kılıç bulur. Zorla çıkardıktan sonra götürüp Attila'ya verir. (Köylü Tarkan oluyor sanırım :p) Attila da bu kılıç sayesinde Tanrıkutluğunu meşrulaştırıp çevredeki tüm kabilelere diz çöktürür. Bu kılıca Roma tanrılarıyla özdeşleştirildiğinden Mars'ın Kılıcı da denilmiştir. (Bu kılıç kir ve pas tutmazmış)
- Attila, kendinden öncekilerin Batı Roma'yla barış içinde geçinme politikasını izlememiştir. (Bu politikayı Uldız belirlemişti)
- Bizans'tan aldığı vergiyi arttırınca Bizans bir suikastçı yollamıştır ancak suikastçi başarısız olup can havliyle Bizans'a geri kaçmıştır. Attila'nın öfkesinden korkan Bizans İmparatoruysa suikastçinin kellesini alıp Attila'ya göndermiştir. (Korkuya bak :D)
- Ele geçirdiği kentlerdeki değerli yapıtların yakılıp yıkılmasına izin vermemiştir. (Barbarlığından olsa gerek :D)
- Hunlar neredeyse tüm Avrupa'yı yağmaladıkları için elde edilen hazinelerin değeri bugün bile hesaplanamıyor.
Batı Roma'ya kıl gitmiştir demişken yukarıda sonra bahsedeceğimi söylediğim Honoria'ya değineyim şimdi :)
- Honoria, Batı Roma İmparatoru 3.Valentinianus'un kız kardeşi ve iktidar ortağı. Aynı zamanda imparator halefi konumunda. Bu sebeple evlenmesi ve çocuk doğurması yasak.
- 31 yaşındaki Honoria, sarayın kahyasıyla cinsel münasebete girip de yakalanınca İmparator tarafından Bizans'a sürgüne gönderilip kuleye kapatılır. Hem duruma hem kızan hem de aşağılanan Honoria, hizmetçilerinden biriyle Attila'ya nişan yüzüğü gönderip kendisiyle evlenmesini ister. Bu da Attila'nın aradığı fırsattır ve Honoria'yı nişanlısı ilan edip başlık olarak tüm Galya bölgesini ister. (O devirde kız tarafı erkek tarafına başlık ödermiş) İmparator durumun içinden çıkılmaz hale geldiğini görünce Honoria'yı alel acele yaşlı Herculanus ile evlendirip Attila'ya da bu evliliğin olamayacağını çünkü kız kardeşinin evli olduğunu bildirir. Tahmin ettiğiniz gibi bu durum da Attila'nın Batı Roma'ya savaş açması için sebep teşkil eder.
Savaşlara şimdilik değinmeyip bunu başka bir yazı konusu yapacağım :)
- Attila'nın dış görüntüsüne gelirsek, bazıları cüce sayılabilecek kadar kısa boylu olduğunu söylemişlerdir. (Hiç inandırıcı değil) Kimileri de ortalamanın üzerinde bir boya ve bununla orantılı olarak güçlü bir vücuda sahip olduğunu söylerler.
- Attila'yı bizzat gören Roma'lı tarihçi Priscus ise Attila'yı, geniş göğüslü, kısa boylu, küçük gözlü, yassı burunlu, bronz tenli ve ince grimsi sakalları olan birisi olarak betimlemiştir.
İşte size farklı açılardan Attila. Artık barbar yada barbar değilmiş şeklinde nitelendirmek size kalmış :)