"Hazan ben."
"Yağız ben."
.
.
.
.
.
Telefonun defalarca çalmasına dayanamayıp yatakta doğruldu Hazan. Asla kendini hazır hissetmediğinde açmazdı gözünü. Bedeni gibi beyninin de uyanmasını isterdi. Telefon sustu. Hazan tekrar mı yatsam diye düşünürken tekrar çaldı telefon. Kollarını yukarı kaldırıp esnedi. Hazırdı uyanmaya. Gözlerini açıp telefonu eline aldı. Annesiydi arayan.
"Kızım nerdesin sen? Sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum!"
"Tamam anne niye bağırıyorsun daha yeni uyandım."
"Yeni mi uyandın? Saatin farkında mısın sen?"
Hazan kulağındaki telefonu çekip ekrana baktı. Saat beşti. Gözlerini kocaman açtı.
"Yuh saat beş olmuş!"
"Ah kızım ah! Bu işsizlik seni bozduğu gibi uyku düzenini de bozmuş."
"Anne ben işsiz miyim allah aşkına? Sadece her gün gitmiyorum. Hem benim nerem bozulmuş ya?"
Hazan ayaklanıp banyoya girdi. Aynada kendini görünce irkilmişti. Saçı başı dağılmış makyajı akmıştı. Üstünde hala dün gece giydiği elbise vardı. Baya bozuktu görüntüsü şu an. Bir spor salonunda kişiye özel spor eğitmenliği yapıyordu. Bir anne kızla anlaşmış haftada 4 gün spor eğitmenliği yapıyordu. Telefonu çalıyordu. Telefona baktı. Meryem Hanım arıyordu.
"Anne seni sonra arıyayım mı ben? Kapatıyorum acil öptüm seni!"
"Ha-"
Hızlı bir şekilde Meryem Hanım'ın aramasına döndü.
"Alo Meryem Hanım nasılsınız?"
"İyiyim Hazancım şey söyleyecektim bugün iptal etsek olur mu? Sonra telafi ederiz." "Bugün ne vardı pilates mi?"
"Evet."
"Tamam o zaman haftaya uygun bir günde telafi ederiz dersi."
"Tamamdır Hazancım araşırız sonra. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Hazan suyu ayarlayıp yüzünü yıkadı. Dün Beyza ve Kübra'yla sinemaya diyip çıkıp kendilerini eve zor atmışlardı. Sinemadan çıktıktan sonra Beyza'nın bir şeyler içelim demesine dayanamayıp güzelce dağıtmışlardı üç kız. Hazan bir duş alıp içeri geçti. Saat 6 olmuştu. İnanılmaz bir enerji vardı üstünde. Eğer 11 gibi uyumazsa uyku düzeni alt üst olacaktı farkındaydı. Uyuyamayacağının da farkındaydı Hazan. Kendine ton balıklı bir salata yapıp oturdu. Seviyordu ton balığını. En çok makarnanın içinde sevse de formunu korumak için nerdeyse hep salatanın içinde yiyordu. Resim yapmak için atölyeye girdi ama lanet ilham bir türlü gelmiyordu. Yalnızlık üstüne üstüne gelmeye başlamıştı. Bugün dersi vardı ama öğrencileri yoktu. Yapacak bir şey yoktu. Kendim için gideyim spor salonuna diye düşündü. Spor salonuna gitmek için hazırlandı. Az sonra ilhamıyla karşılaşıcağından haberi bile yoktu."Lan oğlum bu kamyonların gelmesi lazım bugün!"
"Sanki bilmiyorum amına koyayım! Sanki farkında değilim kamyona ihtiyacımız olduğunun!"
"Ara bakıyım şu kamyon şirketini."
"Abi kaç kez arıyayım! Kaç kez? Geliyorlarmış işte."
"Yağız oğlum sen salak mısın? Bu incirlerin kamyona yüklenmesi lazım! Kamyonun en fazla üç saat içinde yola çıkması lazım!"
"Bora sinirlendirme beni! Bilmiyorum sanki işimin planını ben!"
"Sana bilmiyor musun mu dedim kardeşim! Sinirliyim sanki farkında değilsin."
Bora'nın telefonu çaldı arayan kamyon şirketiydi.
"Alo."
Yağız dik dik Bora'yı izliyordu.
"Kardeşim kaç kez oluyor bu olay? İzmir'de neyin trafiğinden bahsediyorsunuz ya? İptal abi iptal yollama kamyon falan anlaşma da iptal dava edeceğiz sizi tazminat davası! Kardeşim burda iş yapmaya çalışıyoruz içine sıçıyorsunuz ya! Yeter!"
Bora sinirli bir şekilde telefonu masaya fırlattı. "Naptın lan sen?"
"Almıyorum abi kamyon falan."
"İyi bok yedin iyi bok yedin! Na yapacağız!" "Ara bakıyım şu ortakları gönderebilirler miymiş kamyon falan."
"Bora yeter amına koyayım her dakika yardım istiyoruz mahçup oluyorum!"
"Aman be siktir git şurdan saat olmuş zaten 5 uğraşamam senle! Halletçem ben!"
"Ne halin varsa gör!"
Yağız kapıyı çarparak çıktı Bora'nın odasından. Bir kaç saniye durdu kapının önünde. Bora'nın ondan başka kimsesi yoktu şu hayatta. Onu kimse evlatlık almamış ama babası onun da okul masraflarını karşılamıştı. Bora ondan daha zekiydi. Kendini işine verse cidden ikisini de kimse durduramazdı. Kapının kolunu yavaşça indirdi. Bora telefonla konuşuyordu. Sinirli sinirli konuşan adama baktı. Sıcacık bir gülümseme kondurdu suratına. Bora ona gülümseyen Yağız'ı fark edince her ne kadar sinirli olsa da istemsizce gülümsedi adam. En yakın arkadaşla büyük bir iş yapmak... Küçücük bir şeyde hayatın berbat olur. İşin, arkadaşın... Her şey. Farkındalardı bunun. Onun için olabildiğince az kavga etmeye, birbirlerini kırmamaya çalışıyorlardı. Yağız arabasına binip sigara yakmaya hazırlandı. Gözü arka koltuktaki spor çantasına takıldı. Paketten çıkardığı sigarayı pakete geri koydu. Spora gitmek için yola çıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/145602140-288-k50227.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kuğu
Fiksi PenggemarHazan; yalnızlıktan bir hayli korkan biri. Yağız; yalnızlığı bir hayli seven biri.