6.Bölüm

115 6 4
                                    

Tuğtekin: Yeter artık bu kadar ileriye gidemezler. Ben adamı takip edicem.

Tam Ertuğrul bir şey söyleyecekken Tuğtekin: Biliyorum bu bir tuzak. Yine beni ve seni öldürmeye çalışacaklar. Ama eğer bir çok kişi gidersek onların hepsini gebertebiliriz. Benimle olanlar arkamdan gelir.

Tuğtekin hışımla otağdan çıkıp atına bindi.

Ertuğrul Aliyar'a dönüp: Benim ona engel olmam lazım. Bir delilik yapmamalı. Turgut alpleri topla gidiyoruz. Bir delilik yapmayacak ama tek başına yapmayacak bizimle beraber elbette yapabilir.

Turgutla beraber dışarı çıkıp atlarına bindiler: Seni yanlız mı koyarız sandın dayı oğlu. Alperini topla gidiyoruz.

5 dakika içinde 20 Kayı atlısı 20 de Dodurga atlısı hazırlanmıştı. Önde Tuğtekin ve Ertğrul gidiyordu.

Aliyar bir kısım alpini Kayı obasına bir kısım alpinide Dodurgaya korumaları için göndermişti.

Ertuğrul: Tuğtekin bir yerde durup bir plan yapmalıyız.

Tuğtekin : Zamanımız var mı?

Ertuğrul: Biz istersek elbette olur. Tuğtekin Ertuğrul Turgut ve Samsa atlarından inip bir yere oturdular. Ertuğrul eline bir sopa alıp kuru toprağa yapacaklarını düşündüğü planı çizdi.

Ertuğrul: Düşündüğümüz alana götüyor olamazlar. Oraya bu şekilde gidilmiyor. Başka bi şey düşünmeliyiz. Eğer burası bir mağaraysa ki büyük ihtimalle öyle en fazla iki çıkışı olabilir.

Tuğtekin: Ertuğrul ama biz sadece varsayım üzerinden plan yapıyoruz. Bu çok tehlikeli.

Ertuğrul: Biliyorum. Ama tek çözüm bu. Her neyse ben ve Turgut bir takım sen ve Samsa bir takım olacağız. Neresi olursa olsun takımlar bu şekilde. Eğer mağrayasa iki çıkışı varsa sıkıştırıcaz başka şansımız yok. Tek çıkışlıysa okçular içeriyi temizleyebildikleri kadar temizlesin sonra biz içeri gireriz. Eğer açık alansa işimiz zor. Yine okçular saldıracak sonra biz. Ama dua edelimki bu olmasın.

Tuğtekin: Tamam anladık ama adam sayılarını bilmiyoruz. Ve en basit şeyi atladık. Bu Cengiz denen it bilerek adam gönderdi. Bizim takip etmemiz için yani saldıracağımızı biliyor. Yani en kötü ihtimal açık alanda savaşmamız değil. İkimizide esir edip hatınları bırakmak. Ne yapacağız.

Ertuğrul sakalını sıvazlayıp: O zaman da canımız pahasına savaşıp onları kurtarırız. Hem arkamızdaki alperin hepsi şehitliği iple çekiyor. Eğer şimdi hatunlarımızı kurtaramazsak oba ahalisine nasıl bakarız.

Tuğtekin: Haklısın. De haydi o vakit.

Atlara binip dört nala sürmeye devam ettiler. Tuğtekin ve kendi alpleri geride kaldılar. Ertuğrul ve Kayı alpleri önden gittiler. Her hangi bir şey olduğunda Dodurga başka bir planla savaşacaktı.

Ertuğrul ve alperi ağaçların olduğu geniş bir alana geldiklerinde gördükleri karşısında şok oldular. Büyük bir ağaçta iki kadın asılmıştı. Hareket etmiyorlardı. Tuğtekin'i çağırdı. Tuğtekin de aynı haldeydi. Ertuğrul hemen atından atlayıp ağaca koştu. Tuğtekin gördüğünün şokunu atlatamamıştı sadece sayıklıyordu "Gökçe...".  Ertuğrul kadınlardan birisini kendisine doğru çevirdi ve kocaman bir oh çekti. Bunlar sadece hatunların kıyafetleri giydirilmiş samanlardı. Ama ikiside çok korkmuştu. Tuğtekin bir iki saniye durduktan sonra atından atlayıp: Tuzak buuuu. Diye bağırdı. Üzerlerine oklar yağmur gibi yağmaya başladı. Geç farkedenler birer birer yere yığılıyorlardı.

Nihayet ok yağmurı bitmişti. 30 kadar şehitleri vardı. Topu topu 10 kişi kaldılar. O sırada okların geldiği taraftan bir adam çıktı. Bir tarafında Gökçe bir tarafında Halime vardı.

Moğol: Eğer bir hareket yaparsanız ikisininde kanını akıtırım. Silahlarınızı atın.

Ertuğrul ve Tuğtekin bir birlerine bakıp kılıçlarını kınıdan çıkartıp önlerine attılar.

Tuğtekin: Alpler pusatlarınızı atın.

Tüm alpler atınca bir moğol askeri hepsini toplayıp bir ağacın altına koydu.

Tuğtekin: Bırak hatunları!

Moğol: O kadar kolay değil Tuğtekin. Tek bir seçeneğiniz var. Ya Gökçe'yi kurtaracaksınız Halime ölecek yada Halime kurtulacak Gökçe'yi öldüreceksiniz. Tabi ikisinden birini ben öldürüceğim. Size bırakcak değilim. Sadece 5 dakikanız var. 5 dakika sonra güneş şuradaki ağaca ulaşmış olacak. Zamanında bür cevap vermeseniz ikiside ölür.

Tuğtekin ve Ertuğrul birbirlerine baktı. Bu çok zor bir şeydi. Kendi elleriyle ya kendi eşlerini öldüreceklerdi ya da yengelerini.

Gökçe'de Halime'de ağlamaktan yanakları parlıyordu.

Tuğtekin 'de Ertuğrul' da hiç bir şey konuşmuyorlardı. Birisi ölecekti başka şansları yoktu. Geriye kalan alperide bağlanmıştı. Yani sadece ikisi vardı.

Moğol: Hadi zaman tükeniyor...

Uzun zamandır bölüm atmıyordum. Kısa oldu ama heyecanlı oldu.

Oylamayı yorum yapmayı takip etmeyi ve kütüphanenize eklemeyi unutmayın. Emeğe saygı... ☺ ☺ ☺

 ☺ ☺ ☺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GÖKÇE TUĞTEKİN Ölüm Gerçek Aşıkları Ayıramaz (Diriliş Ertuğrul) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin