BÖLÜM 5: YENİ HAYAT

23 3 0
                                    

Dedemlere geleni birkaç gün olmuştu. Burada ki hayatıma alışmak çok zordu; hele birde üvey bir babaanneniz varsa! Sabahları kalktığımda bana günaydın diyen, yüzüme az da olsa gülümseyen kimse yoktu artık.

Dedem erkenden kalkar dükkana giderdi; eşi ise benim yokluğumdan habersizdi. Onu evde gündüzleri pek görmezdim. Onun tarafından pek sevilmediğimin farkındaydım. Tabi... ne de olsa ne kızı, ne de öz torunuydum. Ben bu evde dedesinin zoruyla getirilmiş, babasız ve artık annesiz küçük bir kızdım.

Merhamet duygusu hayatta ki en büyük erdemlerden biridir; malesef bu lütuf herkesde bulunmaz. Fakat bir anne bir parçada olsa bu duyguyu taşıyor olamazmıydı? Ne yazik ki ben bunu dedemin eşinde hiç görmemiştim. Sadece tek düşündüğü evli olan kızı ve onun çocuklarıydı. Sürekli evde birşeyler hazırlar, onlara götürür beni düşünmezdi bile. Bense sessizce mutfaktan bir parça ekmek alır, içine ne bulduysam koyar hemen sokağa çıkardım.

Dedemlere taşındığım günden beri epeyce sakinleşmiştim; kimseden ne sevgi ne de ilgi bekliyordum. Dedemle aram iyiydi benden sevgisini eksik etmezdi; fakat bütün çabalarına rağmen eşine pek sözünü geçirememişti. Kendi kendime bakmaya çalışıyordum.Bu duruma uzun zamandır alışmıştım daha doğrusu alışmak zorunda bırakılmıştım. Sıkılmak yok Minaye! üzülmek yok! nazlanmak yok! gözyaşlarını içine akıtacaksın böyle bir çocukluk geçiriyordum. Küçücük yaşımda bütün sorumluluğum bana kalmıştı. Bu yüzden daha akıllı daha da olgunlaşmıştım gittikçe...

Çocuk olduğumu sokağa çıkınca hatırlıyordum. Dedemlere geldiğimden beri bir çok arkadaş edinmiştim. Songül, Hatice, Halil, Mahmud hepsi birbirinden güzel yürekli çocuklardı. Birbirimizi çok sevmiş hemen alışmıştık. Kısacık sürede edindiğim bu güzel dostluklar sayesinde gerçek hayatımın dışında onlarla bambaşka güzellikler yaşamama sebeb olmuştu. Eski çocukluk arkadaşlıkları ne güzeldi. Gönülden bağlılıklar, karşılıksız yardımlar vardı. Beraber gülüp, beraber ağladığımız çok olmuştur.

Arkadaşlarım arasında Songül' ün yeri çok farklıydı. Hemen dedemlerin karşısında oturuyorlardı. Zaten dedemlerin çok yakın komşuları aynı zamanda aile dostlarıydı. Songül de benim gibi babasız bir kız dı; fakat onun hayatı benimkinden çok farklıydı. Onu çok seven iki kız ikide erkek kardeşe ve herzaman yanında olan çocukları için büyük bir özveri de bulunan bir anneye sahipti. Üstelik babasını bir çok anı biriktirebilecek kadar görmüştü.

Bu yüzden ona çok özeniyordum. Çünkü kardeş olmanın bir aile olmanın sıcaklığını ilk defa onlarda görmüştüm. Birbirlerine öylesine bağlıydılar ki annemin yanındayken yalnızlıktan odamda kendi kendime konuştuğum zamanlar aklıma gelirdi. Eğer benim de bir kardeşim olsaydı belki de herşey bu kadar zor olmazdı diye hep düşünmüşüm dür.

Songül ile birlikte herşey birdenbire çok değişmişti; Öyle ki hiç birşeyi umursamaz olmuştum. Zamanımın çoğunu onunla birlikte geçiriyordum. Sabahları kalktığımda her zaman ki gibi kimseden bir kahvaltı bile beklemeden sessiz sedasız soluğu Songül' ün yanında alırdım. Songül' ün en büyük ablası evliydi. Nesrin abla akıllı , sevecen, merhametli bir kadındı. Songül 'e gösterdiği ilginin aynısını bana da gösterir, saçlarımı tarar, güzel yemekler pişirir yemeden biryere gitmememize izin vermezdi. Yalnızca ablası değil annesi de iyice bana alışmış kızlarının yerine koymuştu beni.

MiNAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin