Annem

16 1 2
                                    

Bana dayatılan yaşamı yaşarken zaman öylesine hızlı akıyordu ki haftalar, aylar hızla geçmişti. Bu süre zarfında annemle daha az görüşmeye başlamıştık. Hatta en son görüştüğümüzden bu yana birkaç ay geçmişti. Dedeme her annemi sorduğumda bidahakine deyip geçiştiriyordu. Bu tavrına alışkın değildim bu yüzden iyice endişelenmiştim. Kesin anneme bişeyler olmuştu ve bu benden gizleniyordu. Bi sabah evdekilere anneme gitmek ve bisüreliğine onunla kalmak istediğimi söyledim. Dedem şaşkın bakışlarla yüzüme ses etmeden bakmış kararlı olduğumu görünce "gideriz ama öncesinde seninle konuşmam gereken bi mevzu var "demişti. Bu ses tonu çok tanıdıktı dedemin bu hali annemden ayrıldığım o günü gözümde yeniden canlandırmıştı sanki. Küçük kalbim nasıl da hızla çarpıyordu. Dedemin eşi;" ne kadar abarttın ne var söyle gitsin". Dedemin söylemekte zorlandığı şey ne olabilirdi. Yok yok! kesin annem  çok hastalanmıştı.O sırada anne anne diye ağlamaya başladım.
"Biliyorum annem çok hasta belki de oda babam gibi öldü" demiştim.

Dedem;"oda nerden çıktı ne ölmesi kızım annen iyi sadece EVLENİYOR " önce bir an ne dediğini anlamadım.
"Evet kızım evleniyor bu yüzden bu aralar  ziyaretine gelemedi". Duyduklarım karşısında bedenim kaskatı kesilmiş biraz önceki telaşımın yerini koca bir hissizlik almıştı. 
Dedem:"Annen uzun zamandır yanlız üstelikte çok genç onunda yeniden bir yuva kurmaya hakkı var. Sen artık büyüdün bu durumu anlarsın"demişti.

Anlamıyordum... artık hiçbirşey anlamaz olmuştum. Herkesin birşeylere hakkı vardı. Dedemin toruna, diğer çocukların anne ve babaya, hatta annemin evlenmeye bile. Peki ya ben hiçbir hakka ve seçme şansına sahip olmayan bi benmiydim şu dünyada! Bu kadar acıya nasıl dayananıcaktım. Yeniden birşey yapamamış, çocukluğun yanlızlığıyla öylece kalakalmıştım.

MiNAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin