4

78 6 0
                                    

Şimdi Allah'ın bu gerçek sözlerini bir kez daha dinleyin.

بَيْنَهُمْ شَجَرَ فِيمَا يُحَكِّمُوكَ حَتَّىٰ 

Aralarında filizlenen her ne olursa olsun o konuda seni, seni karar veren kişi yapana kadar. Allah, 'Aralarında filizlenen her ne varsa, o konuda Kur'an'ı karar verici yapana kadar imanları yok' demedi.

'Aralarında filizlenen her ne varsa, o konuda sana indirdiğimizi kesin karar verici yapana kadar' demedi. Hayır.

Aralarında ortaya çıkan her ne sorun olursa olsun senin nihai karar verici olduğuna karar verene kadar, dedi. Peygamber (sav) bu ayette bu konuma yükseltilmiş oldu.

Neden o (sav) peki?

Neden vahiy için en son karar veren olsun demedi?

Neden Rasul (sav) en son karar verici mercii olsun dedi?

Bu ayetten ortaya çıkan soru bu. Allah imanımızı tamamıyla bu ifadeye bağlı kılıyor: 'Ortaya çıkan her ne sorun olursa olsun Peygamber'in (as) nihai karar verici olmasından memnun olmamıza kadar.'

  بَيْنَهُمْ شَجَرَ فِيمَا

'şecer' ilginç bir kelime çünkü bu, şu an olan ve ileride de ortaya çıkmaya devam edecek olan bir şey. Başka bir deyişle, kıyamet gününe kadar bu ümmet yeni yeni sorunların filizlendiğini görecek ve bunların arkasındaki karar veren kişi bizim Rasul'ümüz (sav) olacak.

Şimdi;

ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ

Daha bitmedi. İmanımız hala bu ayette söyleneceklere bağlı. Ve eğer bu ayetteki koşulları yerine getirmezsek, Kur'an'ın bu önemli açıklamasına göre sanki hiç imanımız yokmuş gibi olacak.

Allah diyor ki;

ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ

Sonrasında senin karar verdiğin şey üzerine içlerinde hiçbir sıkıntı, darlık, rahatsızlık bulmazlar.

Peygamber (sav) tekrardan yargı ve karar verme pozisyonuna konuluyor. İlk olarak, 'kararlar için ona gidin.'
يُحَكِّمُوكَ

Sonrasında مِّمَّا قَضَيْتَ senin en son verdiğin karar ile ilgili tamamen mutlu olmalılar. Senin verdiğin karar üzerine içlerinde en ufak bir rahatsızlık bile bulamazlar. Peygamber (sav) için işte böylesine bir itaatkâr bağlılığa sahip olmamız gerekiyor. 'İtaatkâr bağlılık' kelimelerini bilerek kullanıyorum. Kazara değil.

Çünkü ayetin sonunda Allah diyor ki;

وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

Daha fazla teslimiyet içerisinde olamayacak bir şekilde kendilerini sürekli olarak teslim ederler. تَسْلِيمًا bir mef'ul mutlak. Kendilerini eksiksiz bir biçimde, tamamen ve bütünüyle teslim ederler ve öyle yapmaya da devam ederler. يُسْلِمُوا إِسْلَامًا olsaydı, bunun anlamı şöyle olurdu: kendilerini tamamıyla teslim ederler. يُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا olduğunda kelimelerin yazılışı biraz daha farklı.

Ve denmek istenen şu: böyle yapmaya devam ediyorlar, kendilerini teslim etmeye devam ediyorlar. Başka bir deyişle, teslimiyetlerine zaman içerisinde tekrar tekrar meydan okunacak. Biz Peygamber'in talimat verdiği şeylerle ilgili eleştiri yapamayız zaten.

Bu ayetteki konu artık şu; ona verilenler konusunda rahatsızlık bile hissedemeyiz.

Kur'an Yeterliyse Hadislere Neden İhtiyacımız Var?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin