2

176 11 0
                                    

Bu konuyu konuşmanın önemli olduğunu düşündüm çünkü birçok insan için bu kafa karıştırıcı bir mesele. Bu konuşmayı sizinle akademik ya da aşırı derecede anlaşılmaz bir şekilde yapmak istemiyorum. Size üzerinde düşünmeniz için sadece dört basit konu vermek istiyorum. Bunların birincisi aslında Kur'an'ın kendi savunması.

Kendi Kur'an çalışmalarımda, bu konuyla belki 12-13 yıl öncesinde uğraşmıştım. Ve uğraştığım zaman fark ettim ki, Peygamber'in (sav) sünneti ve hadisleri lehinde en güçlü, muhtemelen en kesin savunmalardan biri Kur'an'ın kendisi. Kur'an'ı derinlemesine çalışmak, size Peygamber'in (as) sünnetine inanmaktan ve onu kabul etmekten başka hiçbir sonuç bırakmıyor.

Ben sünneti, Kur'an'dan ayrılamaz ya da Kur'an çalışmalarının bir parçası olarak görüyorum. Kendi başına ayrı bir kurum olarak değil. O aslında Kur'an'dan ayrılamaz bir parça. Bunun nasıl işlediğiyle alakalı bir şeyleri sizinle paylaşmak istiyorum inşaAllah.

Sizinle paylaşmak istediğim ilk şey bunun yeni bir eleştiri olmadığı. Bu aslında Medine'de İslam'ı kabul eden ama hala biraz şüpheci olan bir grup insan tarafından ortaya çıkartılmış bir eleştiriye çok benziyor. Onların kendi eleştirileri vardı ve söyledikleri şeylerden bir tanesi şuydu;

Peygamber bir şey söylediği zaman diyorlardı ki: 'Bunu sen mi söylüyorsun yoksa Kur'an mı?'

Yani Peygamber'in (sav) kendi adına konuşmasıyla ya da kendi sözlerini söylemesiyle, ona Kur'an'da vahyedilenler arasında bir ayrım yapmak istediler.

وَرَسُولِهِ اللَّهِ بَيْنَ يُفَرِّقُونَ   
Onlar, Allah ve O'nun Rasul'ünün (sav) arasında ayrım yapmaya çalışıyorlar.

Bu iki şeyin birbirinden ayrılamayacağı fikrine Medeni Kur'an'ın birçok kısmında etraflıca cevap veriliyor.

Kur'an Yeterliyse Hadislere Neden İhtiyacımız Var?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin