Kendimden emin değilim artık ben.
Bir insan, yaşadığı kazadan sonra, kaza anını unuturmuş. Ben niye unutamadım? BEN NİYE UNUTAMIYORUM!?Nereye baksam, ne tarafta solmuş bir çiçek görsem aklıma geliyor... o... siyah elbiseleri kırmızıyla boyadığın an. Aklımdan çıkmıyor artık.
"Aslında, kaza size aitse unutabilirsiniz sadece." diyor. Kaza zaten bana aitti.
Artık yapabildiğim tek şey, kendimi sayfalara gömmek. Eh, gelmiyor başka bir şey elimden.
Nerdeyim, bilmiyorum.
Kimim, bilmiyorum.
Nasılım, bilmiyorum.
Neden böyleyim, bilmiyorum.
Ne zamandayım, bilmiyorum.
Aslında benim hikayemde bütün bu soruların cevapları mevcut. Yalnız, benim artık bir hikayem yok. Ki ben bu metne hikaye diyemiyorum. Hikaye, yaşanmış veya yaşanması muhtemel olaylara deniyor.
Ben ise, "1+1=2 ve 2-1=0.5" işlemlerinin hayattaki haliyim. Bu ancak bir masal olabilir. Çünkü nefes aldığımız bu yaşamda, hiç kimse ikiden bir çıkarıp yarım kaldığını söylemez. Ayrıca, masallar hep ders verir. Ders vermiyor mu bu da? "Çok bağlanma" asla...Aslında...
Verilen derslerin işe yaradığı falan yok.
Yalnızca çocuklara anlatılan ve lafta kalan masallar.Söyle bana, eve gelemeyen adamlara da anlatmadılar mı Hansel ve Gretel'i
Söyle, bütün geceyi farklı yerlerde geçiren insanlara anlatmadılar mı Kırmızı Başlıklı Kız'ı?
İşe yaramıyor...
Hiçbir işe yaramıyor hem de.
Çünkü hayat bana başta aynı dersi vermişti zaten. "Bağlanma." hata bende.
(Y/N: "Aydınlatayım seni karanlığımın ışığıyla.")
Belki de... hata yaşamın bir parçası olan herkestedir.
Yani bende değil. Sonuçta, biliyoruz ki nefes alan herkes yaşıyor sayılmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melodim~ [Levi•Ra] (Tamamlandı)
FanfictionElleri tozları yeni alınmış piano üzerinde dolaşıyordu yaşlı adamın. Yaşıyla birlikte diğer her şeyi de göçüp gitmişti yanından. Bir şey dışında. Ayakta durmasını sağlayan şey. Aşkı. Bütün ışıklar sönmüştü bile. Aydınlığı sağlayan aşkıydı; konuşması...