0.4

33 4 0
                                    

(Y/N: Medyayı her seferinde başa sarıp dinleyerek okumanızı tavsiye ederim.)

Adam, kalktı masadan.

Zaman geçiyordu, boşa.

Adam düşündü, zaman ne kadar fedakârdı.

Hiçbir çıkarı yoktu şu çıkmaz dünyada, ama her şeye rağmen aksamadan ilerliyordu.

Zamanı kendisine benzetti adam, kırkında kırk darbe almış adam.

Piyanosunun başına oturdu. Sıcak bir sıvı damlayan parmaklarını, bir solistin duyguları misali gezdiriyordu tuşlar üzerinde.

Çünkü adam, en elzem duygularını ithaf ettiğini kadını kaybetmişti.

Yıllar sonra ağlayan adam, son akşamı olması için dua ederek notaların âhengini sürdürdü.

Ezkazâ sevmişti o, isteyerek değil.

Dua ediyordu, keşke... keşke kalbine saplanan, aşk değil de kurşun olsaydı diye. Tanrı'ya dualar ediyordu.

Zamanı, kalbinin çarpıntılarından daha sunturlu geçiyorken, işini iyi yapan adam tökezlemişti, tuşlar üzerinde.

Adam kendi kendine mırıldanıyordu bir yandan.
"Sevgim daha terütâzeyken açıverdi benim çiçeklerim."
Devam etti.
"Ama ben dersimi ziyadesiyle aldım."

Pencereden adamı ziyarete gelen rüzgar, defterin sayfalarını açıverdi.

"Benim kalbim seyyahtı.
İlk durağı annem,
Bir sonraki 'sen' olan.
Anlaşılan o ki,
Son durağı da yanın olacak."

Adam, boynunu okşayan rüzgarı görmezden gelerek ustalıkla oynattığı parmaklarının çıkardığı müziği dinlemeye devam etti.

Yine kendi kendine mırıldanıyordu adam.

"Kalbim öylesine cüretkârdı ki seni severken, sen gidince lâlüekbem kalıverdi işte. Seninle cesurdu o..."

Gözünden gelen yaşla devam etti adam.

"... seninle..."

(Y/N: "Kötü bir rüya gibi bir şeydi bu. Bir karabasan bile sayılabilirdi. Gözlerimizi derhal yeniden yumup, rüyasız, deliksiz, hasetsiz, yeniden uyumaktan başka çare yoktu. Allah hepimize rahatlık versin."

-Oğuz Atay

Tutunamayanlar)

Hayır, ağlayamazdı.

Ağlamaya hakkı var mıydı..?

...

Üzgünüm Akira,
Üzgünüm kalemim,
Üzgünüm kendim.

Feryat etmeye çok muhteris sayılmam elbet. Ama dünya bana sayfalara haykırmam dışında bir seçenek sunmadı.

"Elim" hikayemi anlatsam çocuklara, hazan ile göz yaşı dökecekler. Sonuçta gönül çarpışı hep muntazaman acılar ile doğru orantılı. Bunu da biliyor kalemin tatlı kanına bulanmış sayfalar.

Boş bir sayfayı mürekkeple dolduran kalemim yorgun, ben gibi... veya hatta sen gibi. Bu yüzden seviyorum onu, merhum kalemi, düşüncelerini... veya hatta ve hatta düşüncelerimi. Bir sebebi var sevmemin düşüncelerimi. Tek düşündüğüm şey sen ve senin düşüncelerin diye seviyorum, dizginleyemediğim düşüncelerimi.

Aşkımı da seviyorum bunun yanında. Çünkü diğerleri gibi pestenkerâni değil benimki. Olmadı.

...

Melodim~ [Levi•Ra] (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin