Artık sayfaları dolduracak kelimeler tükeniyor.
Çevremde kimse olmadığı gibi, artık ben de yokum.
En çok ihtiyacım olan zamanda gittin...
Sen gitmedin, ben gönderdim.
Asla affetmeyeceğim kendimi.
Ne kaderi, ne kendimi.
Sen toplu cinayet işledin başında.
Çok günahkârsın belki. Ben varken olamazsın gerçi...
Aşk bu dünyanın en büyük günahıysa ben cidden yanmayı hak ediyorum.
...
Terlemeye başlamıştı adam, bunalıyordu. Yavaşça eli piyanonun üzerinde duran falçataya gitti.
Hatırladı, daha değildi.
Uzaklaştırdığı elini tuşlara koydu, belki hayatının en ağır hareketini yaparak.
Gezdirdi elini tuşlarda.
Adam, müziğinde yaşıyordu hâlâ.
Bir nebze olsun umudu barındırıyordu içinde.
Oksijen ile yaşamıyordu artık, her nefes alışında bir tuşa daha basıyordu.
Müzik kesilirse, adam ölürdü.
Oyunun kuralı çok basitti aslında.
Ve evet, her şey yalnızca basit bir şakadan ibaretti başta.
Kimse bu kadar büyüyebileceğini düşünmemişti.
Çünkü herkes taktığı iyilik maskeleriyle insanların şüphelenmesini önleyebiliyordu evciliklerinden.
İnsanlar ise... öyle bencillerdi ki. Yerde acı çeken bedenlere bakarak gülmeye devam ediyorlardı, tuğladan maskelerin ardından. Göremedikleri için değil, görmek istemedikleri için fark etmiyorlardı diğerlerinin göz yaşlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melodim~ [Levi•Ra] (Tamamlandı)
FanfictionElleri tozları yeni alınmış piano üzerinde dolaşıyordu yaşlı adamın. Yaşıyla birlikte diğer her şeyi de göçüp gitmişti yanından. Bir şey dışında. Ayakta durmasını sağlayan şey. Aşkı. Bütün ışıklar sönmüştü bile. Aydınlığı sağlayan aşkıydı; konuşması...