her şey çok sevmekten.

415 49 19
                                    

ben seni severken anlayamazdım diğer insanların nasıl başka insanlara aşık olduklarını. başka insanlar var mıydı bilmezdim bile. gerçi bizden başkaları var mıydı? yaşadılar mı? belki içlerinde senin gibi gülen biri vardır da ben körümdür. ancak kendimi suçlamam çok yanlış. ah ne yazık! sen bana hiç gülüşünü görme olanağı sağlamadın ki. hayal ettiğime göre gülüşün; insanı bir diyardan bir diyara sürüklüyor. lâkin ben bu şehirde çıkmazda kaldım. hapishane demirlerinin arkasındaki kişiler gibi her gece bekliyorum tebessüm etmeni, özgürlüğü dudaklarının kıvrımlarında sanarak. acaba onlar çok sevmekten mi yattılar hep müebbet?

bence onlar çok sevmekten yattılar, çok yazmaktan, çok kanamaktan. çok öldürenler ise birkaç yıla serbesttiler. insanları silip atmak çok kolaymış gibi. hepsini izledim sırtım soğuk duvara dost iken. önümden geçişlerini, yanlarında melek ve şeytan rus ruleti oynarken. ellerine takılan kelepçelerin nasıl çıkartıldığını gördüm. bir bilsen neler gördüm. ama sen gelsen müebbet yatmazsın mesela. ben çok sevmekten buradayım şimdi. belki de çok yazmayı sevdiğimden. suçumu hafifletmek için azıcık haykırırsan duvarlara, sanki inanmış gibi yaparlar da, -seni sevdiğimi onlar unuturlarsa eğer- özgür kılarsın beni iki üç yıla. birini severek öldürmenin ve bunu kitaplara övünerek yazmanın cezası kalbimde çok fazla.

zamanın yarısına gelmiştik, besbelliydi kalkıp gitmek isteyecektin. bir iki kitap eskittikte seninle şiirler dün gibi yeni kalmıştı. hiç unutmuyorum, kapıya yaslanmış sesine aç bir şekilde duruyordum, gözlerine, saçlarına. gel desen gelecektim, hatta belki her şeyimi bi' kenara atacaktım ve sadece koşturacaktım. ben o sokaklarda parasız, bu şehirlerde cahil, bir şekilde ve biçare sana ulaşmaya çalışacaktım. anlatamadım, gel desen gelecektim.

senden sonraya kalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin