on beş;; doğum günü

2.2K 273 46
                                    

öğrenci hae na,

bugün ho seok'un doğum günü partisi olduğu için heyecanlıyım. çünkü o seni de çağırmış.

"bana ne aldınız?"

ho seok, yoon gi ve bana sabırsızlıkla aynı soruyu sormayı tekrarladığında hafifçe onu itekliyorum. "yah, birkaç saate öğreneceksin. hae na nerede?"

suratını asıp yanımızdan gittiğinde yoon gi bana dönüyor. "hae na'yı partinin yapılacağı yeri bilmediği için buraya çağırdım. sen götürürsün, değil mi?"

sırıttığında içimi bir mutluluk kaplıyor.

"büyük bir zevkle."

bir saat sonra ikisi gittikten sonra sana mesaj atsam mı atmasam mı diye düşünüyorum. fakat çok geçmeden sen de geliyorsun.

"merhaba," diyorsun beni görür görmez kızardığında. "ho seok öğretmen yok mu?"

"yoklar," diyorum. "seni ben götüreceğim."

gözlerin duyduğun şeyle büyürken bu düşüncenin heyecanına kapılmamak için kendimi zor tutuyorum.

"istersen gidelim," diyorum anahtarları sallayıp.

başınla onay verdiğinde kendime sakinleşmemi söylüyorum fakat olmuyor.

"motorla mı gideceğiz?" diye soruyorsun motorun yanına ulaştığımızda.

sana yakışacağını düşündüğüm siyah-pembe kaskı uzattığımda, "evet," diyorum. "buradaki arabalar kursa ait, motorsa bana."

motora bindiğimde binmeni bekliyorum.

ardından kaskını takıyorsun ve arkama geçiyorsun.

"hae na," diyorum gitmeden önce. "kollarını belime sarmazsan düşersin. hızlı gideceğim."

"gerek yok," diyorsun inatla.

önüme dönüp kendi kendime sırıttığımda eski ji min'i hissediyorum.

hae na, seni fena tavlayacağım.

"pekala, sen bilirsin."

yola çıkana kadar sabit hızda gitmem seni korkutmasa da sonradan hızımı arttırıyorum.

hae na, bana sarılmanı istiyorum.

"ji min-ssi," diye bağırdığını duyuyorum bir tık daha hızlandığımda. "dur!"

her bağırışında tatmin olduğumu hissedeken biraz daha hızlanıyorum. ve en sonunda kollarını belimde hissediyorum. kafanı sırtıma yaslayıp iyice bana sarıldığında ise ağladığını duyuyorum.

siktir, diyorum kendime. sikeyim.

"hae na."

motoru yol kenarına çekip durdurduğumda inip kaskımı çıkarıyorum.

"hae na," diyorum yeniden.

bana cevap vermezken kaskını yavaşça çıkartıp kızaran yüzüne bakıyorum.

ağlayan suratını gördüğümde kendimden nefret ediyorum hae na. seni hak etmiyorum bile.

"ji min-ssi," diyorsun yüzünü kaldırıp bana baktığında.

kızacağını ya da bağıracağını düşündüğümde boynuma dolanan kollarınla olduğum yerde kalıyorum.

hae na, kokun bile beni büyülüyor.

"bir daha," diyorsun hıçkırıklarının arasından. "hızlanmayın lütfen."

üzüntü ve pişmanlıkla sarılışına karşılık verdiğimde gitmemi istemiyormuşçasına daha sıkı sarılıyorsun bana.

"özür dilerim," diyorum saçlarını okşamaya başladığımda. "özür dilerim, hae na."

-kurs öğretmenin ji min.

hagsaeng;; jimin ✅ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin