on bir;; ısırık

2.3K 272 72
                                    

öğrenci hae na,

gece gittiğimiz red velvet konserinden sonra erken ayrılma kararı alıyorum fakat saat gece iki.

etrafta herkes sarhoşken neden ben de dağıtmadığımı sorguluyorum.

o sırada yerde oturan birisinin bana el salladığını görüyorum. dikkatlice baktığımda ise bunun sen olduğunu görüyorum.

yanına hızlı adımlarla geldiğimde yanındaki bira şişelerinden sarhoş olduğunu anlıyorum.

"merhaba," diyorsun kelimeyi yuvarlayarak. "gelsene."

"hae na, neden bu kadar çok içtin?"

"sanane!" kaşlarını çatıp birandan bir yudum daha alacakken elinden çekip ben içiyorum. "yah! sen ne yaptığını sanıyorsun?"

etrafına bakıp seninle olan biri var mı diye bakıyorum fakat tek geldiğini anlayınca kolundan tutup seni kaldırıyorum.

"hae na, ayakta durabilir misin?"

başını iki yana sallayıp dudaklarını sarkıttığında dikkatim bu sefer açıkta kalan bacaklarına gidiyor.

"neden ısrarla kısa şeyler giyiyorsun?"

gülmeye başlıyorsun. "beni kucağına al ji min."

ismimle hitap ettiğinde gülümsüyorum. bana hep adımla seslenmeni diliyorum.

"sana diyorum." başını göğsüme yaslayıp dengeni sağlamaya çalıştığında kokunu içime çekiyorum. "başım çatlıyor, biliyor musun?"

kendini uzaklaştırdığında gözlerinin dolduğunu görüyorum.

"başımdan öper misin? acısı geçer belki."

kafanı eğdiğinde gülerek saçlarına öpücükler konduruyorum.

"oldu mu? geçti mi?"

başınla onayladığında gülümsüyorsun. ardından kollarını açtığında ne yapmamı istediğini anlayıp seni kucaklıyorum ve sen de kollarını boynuma doluyorsun.

"nereye gidiyoruz canım?"

kahkaha atıyorum. "evine canım?"

aynı şekilde kahkaha attığında saatlerce seni izlemek istiyorum. "canım, ben evimi hatırlamıyorum."

boku yedin ji min, diyorum içimden.

"sana gidelim?"

teklifin cazip gelse de bunun doğru olmadığını biliyorum ancak seni sokakta bırakacak da değilim.

"gidelim o halde."

başını yeniden kaldırıp bana bakmaya başladığında gülüyorsun. "ji min, biraz eğilir misin?"

dediğini ikiletmeden eğildiğimde boynumda duran elini çekip yanaklarıma götürüyorsun. şaşkınlıkla yürümeyi kestiğimde yanaklarımı elinle sıkıştırıp dudaklarımın büzüşmesine sebep oluyorsun.

"park ji min," diyorsun gülmeye devam ederken. "yanaklarını ısırmak istiyorum, bunu biliyor muydun?"

gözlerimi kırpıştırıp doğru duyup duymadığımı anlamaya çalışıyorum.

"canını acıtmayacağım," diyorsun bana güven verircesine. ardından hafif yükselip yanaklarımı ısırıyorsun. "acıdı mı?"

hayır, acımadı.

"acıdı."

"aa, gel o zaman." yeniden eğildiğimde kıkırdıyorsun. "öpeyim de geçsin."

ısırdığın yerleri nazikçe öptükten sonra geri çekiliyorsun ve alnını alnıma dayıyorsun.

"park ji min," diyorsun benim aksime asla gülmeyi kesmezken. "hadi eve gidelim."

-kurs öğretmenin ji min.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hagsaeng;; jimin ✅ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin