öğrenci hae na,
cuma gününden sonra hafta sonunu sayarsak toplam üç gündür seni görmüyorum. tek yaptığım fotoğraflarına bakıp az da olsa özlem gidermek oluyor.
kurs yerine geldiğimde yoon gi ve ho seok'u göremiyorum. derste oldukları düşüncesiyle çok fazla kafaya takmıyorum ve masaya yerleşiyorum. tam o sırada içeriye biri giriyor.
"merhaba," diyor beni gördüğünde.
"hoş geldin," diyorum senin yaşlarında olan kıza. "ho seok'un öğrencisi misin?"
boş boş baktığında bunun yeni öğrenci olduğunu anlıyorum.
"ah, üzgünüm. kayıt yaptırmaya mı geldin?" başıyla onayladığında karşımdaki koltuğa geçiyor.
biraz onu tanımak için konuşuyoruz. saat tam iki olduğunda ise sen beliriyorsun.
"merhaba hae na," diyorum soğukkanlılıkla. hala o geceyi hatırlamaman beni üzüyor çünkü.
ji hyo, "araba derslerini kim veriyor?" diye sorduğunda yanımızdaki koltuğa oturuyorsun.
"yoon gi ve ho seok öğretmen," diye cevaplıyorum onu.
"siz derslere girmiyor musunuz?"
"ben motor derslerine giriyorum."
"öyleyse ben de motor öğrenmek istiyorum."
gözüm sana kaydığında kaşlarının havalandığını görüyorum.
"tamam," diyorum yeniden ji hyo'ya dönüp. önüne birkaç form verdikten sonra devam ediyorum. "birkaç belge, evrak falan gerekli. bunları doldurup tamamladığında gel. sağlık raporu da lazım."
ji hyo kısa bir süre sonra gittikten sonra önüme dönüp bilgisayardan maillerimi kontrol ediyorum.
"ji min-ssi."
adımı yeniden senden duymak beni heyecanlandırsa da bunu belli etmeyerek sana dönüyorum.
"efendim hae na?"
bir süre diyeceklerini unutmuş gibi bakıyorsun. "ho seok öğretmen nerede diye soracaktım."
iç çekiyorum. "bilmem, arka bahçeye bak."
yeniden işime geri döndüğümde üzgünlüğüm daha da artıyor. seninle böyle olmak istemiyorum.
"ji min-ssi," diyorsun yeniden.
"efendim hae na?"
"evinize geldiğim için kız arkadaşınız size kızmış olmalı, benim yerime üzgün olduğumu söyleyin lütfen."
tekrar sana dönüyorum. "neyden bahsettiğini anlayamıyorum."
"kız arkadaşınız-"
"kız arkadaşım yok."
şaşkınlıkla bana bakarken aklından ne geçtiğini merak ediyorum.
"ama yanağınızda ruj izi vardı, gördüm."
gülmemek için kendimi fazlasıyla kasıyorum.
"yoksa konserde başka bir kızla mı şey yaptınız?"
"ne?" diye sesimi yükseltiyorum. "tanrım, hayır!"
"e, kimdi o zaman?"
öfkeyle sorduğun soruya ne diyeceğimi bilemiyorum.
"gerçekten hatırlamıyor musun?"
başını iki yana sallıyorsun. "hatırlamıyorum."
etrafıma bakınıyorum. "aynan var mı?"
birkaç saniye düşündükten sonra çantana bakıyorsun. "buldum." aynanı bana uzattığında elimle geri itiyorum.
"dudağındaki rujun rengine bak istersen."
tedirginlikle aynaya baktığında anlamaya çalışıyorsun. ardından gözlerini kapatıp o günü hatırlamaya çalışıyorsun.
"yok artık."
tam o sırada jung patavatsız ho seok beliriyor ve ister istemez sinirleniyorum.
"hae na, hadi arabaya."
siz ikiniz giderken bense gülüp o günü yeniden ve yeniden düşünüp duruyorum.
-kurs öğretmenin ji min.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hagsaeng;; jimin ✅
Fiksi Penggemaröğrenci hae na, neden sana motor sürmeyi öğretmemi istemiyorsun? {hagsaeng serisinin dördüncü kitabıdır, diğer kitaplar ile bağlantısı yoktur.}