► 4: "Oh, god!"

5.8K 311 25
                                    

Bölüm müziği: Lucy Hale - Bless Myself

Camdan dışarı bakındığımda tek görebildiğim ıssız bir yere kurulu olan binaydı. "Kalacağımız otel bu mu?" dedim gözlerimikısarak. "Yol boyunca en iyi olan otel bu." diye açıkladığında ellerimi göğsümün altında birleştirdim. Arabadan inip benim kapımın önüne geldi ve kapımı açtı.


Arabadan indikten sonra etrafa bakındım. "Tanrım! Hiç değilse kıyafet alabileceğim bir yer olsaydı. Bu üstümdekiler kokmaya başladı."dedim yakınarak.


Arabanın arkasına doğru ilerlediğinde ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Neden kaçmıyorsun diye sormayın. Tanrı aşkına! Burada kaçıp, saklanabilecek bir yer bile yok. Elinde spor bir kol çantasıyla geri döndüğünde ona baktım. "Senin için birkaç parça kıyafet almıştım."


"Ah bu bugünün en iyi haberi! Umarım burada duş alınabilecek bir yer vardır." diyerek çantayı elinden aldım.


Binaya ilerleyip dönen kapıdan içeri girdik. Otel lobisine giriş yaptığımızda etrafı incelemekle meşguldüm. Dış görünüşü aksine binanın içi moderndi. Kristal taşlı büyük avizeler, kenarda ki grup koltuklar. "Mikayla orada dikilmeye devam mı edeceksin yoksa bana katılmak ister misin?"


Harry'nin sesiyle yanına adımladım. Resepsiyona yaklaştığımızda Harry kabaca konuştu."Bir oda." Kaşlarımı çatıp sözünü değiştirdim. "Hayır,beyefendi iki oda lütfen." Harry inadıma tekrar mırıldandı."Bir oda." dedi tıslayarak.


Resepsiyondaki genç adam şaşkınca bize bakıyordu. Harry'ye doğru dönüp sert bakışlarımı ona yönlendirdim. "Neden tek oda? Aynı odada kalmayacağız herhalde?" Soruma göz devirip odanın anahtarını aldığında tekrar soru sordum. "Başka bir oda için paran falan mı yok?" Soruma karşılık gür bir kahkaha attı.


"Güzelim bu gördüğün genç adamda paradan bol bir şey yok." Sırıtıp kolumdan çekiştirdi ve asansöre yönlendirdi beni. Nihayet odayı bulup içeri girdiğimizde odanın ortasındaki yatağa baktım. Koşarak yatağın üzerine sırt üstü atladım.


Harry bu  halime kıkırdarken gözlerimi kapadım. "Ah tanrım! O arabada kaç saat geçirdim? Sırtım ağrıyor. Ayrıca iğrenç kokuyorum, duş almalıyım." Kendi kendime mırıldandım.


Zorla da olsa kendimi yataktan ayırıp ayağa kalktım. Koltuğun üzerine bırakılmış spor kol çantasına uzandım ve benim için aldığı kıyafetleri karıştırdım. Salaş mor renkli bir tişört ve siyah bir eşofman aldım. Çantanın kenarındaki kısmı açtım. Orada da giyebilmem için uygun bir şeyler bulunca çantayı yanıma alıp banyo kapısı olduğunu düşündüğüm yere yürüdüm.


Biran sonra banyonun ortasında dikildiğimi fark ettim. Etrafa göz gezdirdim. Geniş bir banyoydu. Köşede büyük bir küvet vardı.Üst tarafında raflarda şampuan ve bakım malzemeleri bulunuyordu.
Tekrar söylüyorum dış görünüşüne rağmen oldukça modern bir otel.

 Küvete ilerleyip musluğu açtım ve su sıcaklığını ayarladım. Ardından küvetin tıpasını taktım.Kakao aromalı duş jelini alıp küvetin içine damlattım. Ardından üzerimdeki bluzumu çıkarıp yere bıraktım. Bluzumun kenarına yere oturup pantolonumu bacaklarımdan tam sıyıracak iken kapıyı kilitlemediğim aklıma geldi.


Hızla ayağa kalkıp kapıyı kilitledim. O sapık ben duş alırken içeri girmeye de kalkardı.Bana yapabileceklerini düşününce içim titredi. Aklımdan kara bulutları iteleyip neredeyse dolmuş küvete baktım. Hızla pantolonumu çıkardım. Ardından iç çamaşırlarımı çıkarıp kıyafetlerimin yanına bıraktım ve sıcak su dolu olan küvetin içine girdim.


Rahatlıkla küçük bir inleme kaçtı dudaklarımdan. Tanrım, kaslarımın her bir kısmı gerilmişti. Güzel bir duşun ardından küvetten çıkarak havluma sarındım.Banyonun köşesindeki dolabın alt kapağını açtım ve saç kurutma makinesini alarak fişe taktım. Havludan geçirdiğim saçlarımı kurutmaya koyuldum.


Sıcak esinti açıkta kalan tenime çarpıp hoş bir his yaratıyordu. Saçlarımı nemli bir şekilde bırakıp omuzlarıma saldım. Tişört ve eşofmanı giyip odaya adımladığım da yanan ışığı gördüm. Harry yatağa uzanmış en son bıraktığım gibi yatıyordu. Dışarıya gözgezdirdim. Çoktan akşam karanlığı çökmüştü. Günün yarısını uyuyarak, geri kalanını da kaçmaya çalışarak ve yolda geçirmiştik.


En son 2 saat önce bir şeyler atıştırdığımızı hatırladım ve acıktığımı fark ettim. Harry sanki düşüncelerimi okumuş gibi kapıda dikilen bedenime çevirdi gözlerini. "Yemek sipariş ettim, birazdan gelir."Başımı olumlu anlamında sallayıp yatağın karşısındaki koltuğa oturdum."Yatağa gelsene sevgilim."


Kalbimin gümbürdeme sesini işitmiştim."Yok ben burada iyiyim." diye mırıldandım zorla gülümseyerek. Kusura bakmayın ben kaçırılınca onu kaçıran kişiye cazgırlık edip başını belaya sokan tiplerden değilim. İnsanların huyuna gidip kurnazca planlar üretmeyi tercih edenlerdenim.


Hemen konuyu değiştirmem gerekliydi. "Harry... Benim telefonum kayıp biliyorsun. Aslında çantamı kaybettim sanırım beni kaçırdığın sırada. Hani arkadaşlarımı arayıp New York'a davet edecektim?Telefonunu kullanabilir miyim?"


Dudak büktüğümde elini dar pantolonunun arka cebine götürdü ve belini yükseltip telefonu arka cebinden çıkardı. Telefonu uzattığında almak için atıldım ama hızla geri çekti. Dudaklarını birbirine bastırıp ardından tehdit dolu sesiyle kanımı donduracak bir şekilde konuştu.


"Eğer küçücük bir hata yapıp yardım istersen veya kaçırıldığını söylersen sana yapabileceklerimi tahmin bile edemezsin güzelim."Korkuyla üzerimden bir ürperti geçerken zorlukla yutkundum.

Başımı anladığımı belli edercesine salladığımda sırıtarak hoşnut olmuş bir şekilde mırıldandı. "Güzel."


Kimle uğraştığını henüz bilmediğine emindim. Çünkü gözünün önünde beni kaçırdığını kızlara söyleyecektim.



Getaway (Harlena Fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin