Çünkü Tevhid, İslam'ın temelidir. Temeli olmayan bir yapı, çökmeye mahkumdur. Nasıl ki temelsiz bir ev, motorsuz bir araba bizim için bir değer ifade etmezse, dinin temeli olan Tevhid insanda eksik olduğunda, o insan Allah katında bir değer ifade etmez.
Tevhidin zıddı şirk ve küfürdür. Tevhid olmadan yapılan hiçbir ibadet kabul edilmez ve bir değer ifade etmez.
Tevhid, Allah'ın insanları yaratma sebebidir. İnsanın bu dünyada var olmasının tek amacı, Tevhidi gerçekleştirmesi ve şirkin her çeşidinden uzak durarak sadece Allah'a ibadet etmesidir.
Rabbimiz şöyle buyurur:
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ "Ben insanları ve cinleri yalnızca bana ibadet etmeleri için yarattım." (Zariyat, 56)
Bazı tefsir alimleri "yalnızca bana ibadet etmeleri için" ifadesinin "beni tevhid etmeleri, birlemeleri için" anlamına geldiğini söylemişlerdir ki bungerçekten tercih edilmeye değer bir görüştür. Çünkü mu'minler de, müşrikler de yani hemen hemen her insan ister istemez Allah'a itaat ve ibadet eder. Hatta Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in peygamber olarak gönderildiği Mekkeli müşrikler dahi Allah'ın varlığını ve yaratıcılığını kabul ediyor ve O'na bazı ibadetleri yapıyorlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ "Eğer onlara “Gökleri ve yeri kim yaratmıştır?” diye sorsan, hiç şüphen olmasın ki “Allah!” demekten başka cevap bulamayacaklardır. “Hamd olsun Allah’a (ki, müşrikler bile Yaratıcı olarak O’nu inkâr edememekte, böylece şirklerinin temelini yıkmış olmaktadırlar)” de. Fakat onların çoğu, (bu itiraflarının ne manâya geldiğini ve neyi gerektirdiğini) bilmemektedirler." (Lokman, 25)
قُلْ مَن يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ أَمَّن يَمْلِكُ السَّمْعَ والأَبْصَارَ وَمَن يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَمَن يُدَبِّرُ الأَمْرَ فَسَيَقُولُونَ اللّهُ فَقُلْ أَفَلاَ تَتَّقُونَ De ki: “Size gökten ve yerden rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere mâlik olan kimdir? Ölüden diriyi çıkaran ve diriden ölüyü çıkaran kimdir? İşleri yerli yerince yöneten kimdir?” Onlar: “Allah” diyeceklerdir. De ki: “O halde korkup sakınmayacak mısınız?” (Yunus, 31)
"Cahiliye devrinde yaşayan müşrikler, Allah'ın gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri yartmada ve büyük işlerin idaresinde ortağı olmadığına inanıyorlardı.
Güzel inançlarından birinde kadere iman etmeleriydi. Allah'ın, olacak her işi önceden takdir ettiğine inanırlardı.
Allah'ın, kullarını dilediği şeylerle yükümlü tuttuğuna, bazı şeyleri helal, bazı şeyleri de haram kıldığına, kulları yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğine inanırlardı.
