Allah'ın Tek Kanun Koyucu Oluşu Konusunda Düşülen Hata

231 9 1
                                    

Allah (سبحانه وتعالى) tek yaratandır ve yarattıklarına kanun koymaya da tek hak sahibi O'dur. Yaratan O olduğu gibi, yönetmeye de tek yetkili O'dur.

Allah'ın tek mutlak egemen ve kanun koyucu olduğu pek çok Kur'an ayetinde bildirilmektedir.

وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

"...O (Allah) hakimiyetine hiç kimseyi ortak etmez."
(Kehf, 26)

إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ أَمَرَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

"...Hakimiyet, yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."
(Yusuf, 40)

Kur'an-ı Kerim'deki buna benzer pek çok ayet hâkimiyetin, egemenliğin ve
kanun koyma hakkının sadece Allah'a ait olduğunu apaçık bir şekilde ifade etmektedir. Çok net bir şekilde anlaşılıyor ki, insanoğlu asla kendisi gibi bir insan olan hem cinsleri için hayatlarını ona göre şekillendirecekleri kanunlar koyamaz. Bu yetki kesinlikle Allah'a aittir. Kim Allah'a ait olan bu yetkiyi bir başkasına verirse, kesinlikle Allah'a şirk koşmuş olur.

Burada akla şöyle bir soru gelebilir; "Peki insan hiç mi kanun koyamaz, hayatında hiç mi kural belirleyemez? Mesela bir ebeveyn evinde, bir işveren işyerinde kural belirleyemez mi? Gündelik hayatta evde, sokakta, işyerinde veya okulda bir çok kural koyuyoruz veya kurallara uyuyoruz. Peki bunları nasıl değerlendireceğiz? Bunlar da şirk kapsamına girer mi?"

Aslında bu soru haklı ve yerinde olmakla beraber, malesef konunun çok da iyi anlaşılmadığını gösterir. Çünkü burada anlatılmak istenen kanun koymak daha öte anlamdadır. Yani hayata hükmeden yaşam sistemi, kişinin doğumundan ölümüne dek uyacak olduğu hayat kuralları, koşulsuz şartsız itaat edilecek yegane otorite... Tüm bu sıfatlar kime ait olacak? Bir beşere mi, yoksa kişiyi var edene mi?

Sorumuzun cevabına dönecek olursak, Allah'ın koymuş olduğu temel kurallara uygun şekilde ve İslam'ın asıllarına bağlı kalarak kural koymak, düzenleme yapmak veya dinin sükût ettiği konularda ictihad etmek şirk değildir, caizdir. Allah bu konuda insana izin vermiştir. Ama burada önemli olan ve gözardı edilmemesi gereken nokta, Allah'ın kanunlarına yani Şeriatına muhalefet etmemek, O'nun kanunlarıyla çelişmemektir.

Allah'ın kural koyduğu, hüküm belirttiği ve net olarak söz söylediği yerlerde kanun yapmaya girişmek ise apaçık hakimiyetinde O'nunla karşı karşıya gelmektir. Bu bir şirktir ve insanı dinden çıkarır.

İnsan Allah'ın kesin ve net kurallar koyduğu konularda, bu kuralları iptal eden kanunlar yaparsa, Allah ile zıtlaşmış, sınır mücadelesi yapmış olur.

Allah'ın çizdiği sınırın yanına yeniden sınır çizmek yani Allah'ın Kitabında belirlediği kurallara aykırı kurallar koymak, kişiyi sonsuza dek cehennemde kalma cezasına müstehak eder.

أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّهُ مَن يُحَادِدِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ذَلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ

"İnsanlar hâlâ şu gerçeği bilmezler mi? Kim Allah ve Rasulü ile sınır mücadelesi yaparsa, ona içinde sonsuza kadar kalacağı cehennem vardır. İşte en büyük rezillik budur."
(Tevbe, 63)

Birkaç örnekle bunu açıklamak, konunun daha iyi anlaşılması için faydalı olacaktır...

Mesela Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ...

"Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder…"
(Nisa, 11)

وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُواْ أَيْدِيَهُمَا جَزَاء بِمَا كَسَبَا نَكَالاً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

"Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı (tekrarı önleyen kesin) bir ceza olarak hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."
(Maide, 38)

الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِئَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُم بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ

"Zina eden (bekâr) kadın ve zina eden (bekâr) erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın koymuş olduğu hükmü uygulama konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun."
(Nur, 2)

Buradaki örnekler, Allah'ın kesin ve net kuralları / hükümleridir. Bu konulardaki gibi Allah'ın kesin hükmü, kuralları olan konularda; insanların kanun koymak, yasa yapmak veya bu hükümleri iptal etmek gibi bir hakkı yoktur. İnsan bu hükümleri iptal ederse, Allah ile zıtlaşmış, inatlaşmış, karşı karşıya gelmiş olur.

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا

"Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdikleri zaman, mu'min bir erkek ve mu'mine kadın için, o işinde istedikleri bir şeyi tercih etme hakkı yoktur. Kim (başka bir tercih yaparak) Allah ve Rasûlüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."
(Ahzab, 36)

...وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

"...Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir."
(Maide, 44)

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

"Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasul'üne davet edildiklerinde mü'minlerin sözü ancak işittik ve itaat ettik demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir."
(Nur, 51)

...فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً

"...Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir."
(Nisa, 59)

Tevhid Dersi NotlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin