Tolga:
Arabamdan inip anahtarı valeye verdim, girişte toplanan ekibin yanına yürüdüm, herkese selam verdim ama sadece Aybüke yoktu, hepimiz onu bekliyoruz. Ben arkaşlarla sohbete dalmışken Aybüke'nin geldiğini işittim ve kafamı çevirdiğimde siyahlar içindeki Peri kızımın yaklaştığını gördüm, ne kadar da güzel olmuş öyle gözlerimi alamıyordum. Tabikide yanında süs bebeğimiz ilkede vardı onsuz olur mu hiç.
Aybüke
Ekip arkadaşlarıma doğru yürürken gözüm direk onun o huzur veren mavilerini buldu, ne kadar da uyumlu giyinmiştik, aferin ilknur'a adam az zaten yakışıklıydı o da iyice katkıda bulunmuş. Şuan yapmak istediğim tek şey koşup onun boynunda kaybolmakken ben sessizce onlara doğru yürüyorum, bütün set arkadaşlarımı öpüp selamlaşıyorum sıra Tolga beye geldiğinde onun sadece elini sıkmakla yetiniyorum çünkü aklımda hala ebru olayı var. Unutmadım...Tolga
Yine Aybüke hanımdan beklenen bir davranış herkesi öpüp benim elimi sıkmak. Ama ben hakediyorum zaten bunları. Aybüke elimi sıktıktan sonra ilkenin kokuna girip önden yürümeye başlıyorlar .
Tabi o da ne bir gazeteci ordusu gelen avına doğru pusu kurmuş. Önce Aybüke pusaya giriyor bende onun yanına doğru derken bütün ekip yan yana diziliyoruz . Böyle gecelerde aybükenin böyle yanımda olması ne kadar hoşuma gitsene, tedirgin oluyorum.Aybüke
Gazeteci arkadaşlar ile sohbet ediyorduk açıkcası Tolga konuşuyor ben yine kaptırdım kendimi onu hayran hayran izliyorum. Daha sonra yine en iyi yaptığı şeyi yapıp topu bana atıyor ve bende tatlı tatlı sorularına cevap veriyordum. Ve günlerdir cevap aradığım o soru geldi, kim sorduysa o soruyu gidip sarılıcam, Tolga'ya ebru ile olan haberlerini sordular ki benim ikisinin isminin aynı cümlede bile geçmesine tahammülüm yoktu, işte o tatmin edici cevap gelmişti yoktu öyle bir şey şimdi keyfim yerindeydi işte.Tolga
Neyseki şu ebru konusuda maziye karıştığına göre gece başlayabilirdi.
Biz ödülün yapılacağı salona geçtik, yapımcılar ben, Aybüke aynı masada oturuyorduk, Aybüke tam benim karşımda ilke ile yan yana oturuyor. Bir ara bir hayranımız bana yaklaşıp sarıldı tabikide bende bu sevgiyi karşılıksız bırakamazdım, daha sonra Aybike'den de rica etti ve üçümüz resim çektik, o gittikten sonra Aybüke gülerek bana yaklaşınca ben hemen onu engelledim.
Tolga:Aybüke içeride gazeteciler var onlara malzeme vermek istemiyorum.(ve yine kalbini paramparça ettim)
Aybüke:Affedersin bir daha olmaz.
Ben hemen sandalyeme geçtim ve tüm gece Tolga yokmuş gibi davrandım keyfin bilir tolga bey.Tolga
Neyseki ödülümüzü aldık. Salon yavaş yavaş boşalmaya başladı bende içeride Seda ile karşılaştım ayak üstü sohbet edip resim çekildik daha sonra dışarıda resim çekilen ekine doğru gidiyordum Aybüke beni farkedince vedalaşıp oradan uzaklaştı 😡
Bende kızgın bir şekilde toplu resine katıldım ve daha sonra gece kulübüne geçmek için yola çıktım.
Sadece Meriç, Burak, ilayda,yağmur,Aytaç ve ben vardık bir locaya geçtik diğerleri yorgun olduğundan katılamayacaklarını belirtiler Aybüke hanımda üzerini değiştirip gelicekmiş.Aybüke
Tolga'nın son cümlesinden sonra kalbim çok kırılmıştı, hem biraz nefes almak için hemde üzerimi değiştirmek için eve geçtim bu sefer mini bir elbise tercih ettim giyindikten sonra arabamla gece kulübüne geçtim.
İçeri geçtiğimde Tolga bey, yağmur ve Aytaç dışındakiler pistteydi. Bende hemen locaya geçip selam verdim ve Tolgadan en uzak bölgeye oturdum, o beni süzdükten sonra içkisine döndü.
Ara ara bir birbirimize kaçamak bakışlar arıyorduk ama konuşmaya hiç niyetimiz yoktu.
Meriç: fıstık hadi kalk dans edeceğiz
Aybüke: son sesime kadar beni duyacak şekilde bağırdım ve rahatsız olduğumu oynayamayacağımı söyledim. Meriçte çok ısrar etmedi. Neredeyse geleli bir saat oldu ama Tolga'nın bakışları sürekli üzerimdeydi. Ben bu durumdan rahatsız olup locadan kalktım lavaboya gideceğimi söyledim ve oradan uzaklaştım.
TOLGA
Aybüke kalktıktan sonra bende hemen arkasına takıldım. Bunu anlamış olacak ki müzikten ve o ortamdan biraz uzaklaştıktan sonra durdu ve bana yüzünü döndü
Aybüke: şakın daha fazla yaklaşma mazallah yanlış anlaşılır, gazeteciler filan vardır.
Lafımı bitirmeme müsade etmeden kolumdan tuttuğu gibi beni en ücra köşeye sürükledi.
Tolga: ben sana sadece Başbaşa kalmayalım dedim, beni gördüğün zaman kaç demedim. (Sesini burada yükselterek) şimdi ne olacak biliyor Musun Aybüke pusat Tolga şarıtaşı görünce fotoraf çekimini neden terketti diyecekler.
Aybüke: ha senin derdin çıkacak haberlerde yine, umrumda değil anladım mı ne yazarlarsa yazsınlar umrumda değil artık, senin bu dengesizliğinden de bana sürekli nasıl davranmam gerektiğini söylemenden de sıkıldım anladın mı dedim bağırarak
Tolga ellerini dudaklarımın üzerine koyarak beni susturdu, o kadar yakındık ki birbirimize vücudu vücuduma değiyor ve o arzuladığım kokusu burnuma doluyordu.
Tolga: ellerimi o arzuladığım dudaklarından çektim ve kendimi ona biraz daha bastırıp dudaklarımı kulağına dayadım.
"Bu saatten sonra seninle arkadaş filan olamayız aramızdaki bu Tutkuyu görüyor Musun bu müsade etmez arkadaş kalmamıza, senden kaçmaktan başka bir şansım yok"
Aybüke: ne yani şuan Tolga aramızdaki bu çekimi kabul mü etmişti inanamıyorum ben hala o anın etkisindeyken o kafasını boynuma yerleştirmiş kokumu içine çekiyordu. Kendime geldiğimde daha fazla dayanamadım ve onun kafasını ellerimin arasına alıp, gözlerimi kapayıp kafasını kafama dayadım ve bir yandan saçlarını okşuyordum diğer yandan nefeslerimizi soluyorduk. Onun elleri benim belimde gezinirken ben konuşmaya başladım.
Aybüke: yapabiliriz gizleriz, kimse hiç bir şey anlamaz.
Tolga: Yorgun ve halsiz bir ses ile "saklayamayız" dedi. "Anlarlar, herkesin gözü bu kadar üstümüzdeyken bu imkansız"
Aybüke: Artık senden bu kadar ayrı kalmaya, sana dokunmamaya dayanamıyorum, deneyelim ne olur.
Tolga:"yapamam anlıyor Musun yapamam, işime ihanet edemem"diyip benden uzaklaştı ve elini duvara vurdu.
Aybüke: ben heran boşalacak dolu gözlerim ile onun çeketinin yakasından tutup kendime çevirdim.
"O zaman bir yolunu bul senden uzak durmamı gerektirecek, seni unutmamı sağlayacak bir yol bul, anlıyor Musun bir şey bul!!" Diyip ona arkamı dönüp gidiyordum daha sonra dayanamadım ve yaşlar akmış gözlerim ile ona döndüm ve "korkak, çok korkaksın" diye bağırıp onu orada bırakıp orayı tek ettim.