7. Bölüm

2.3K 88 5
                                    

~7. Bölüm~

"Mert iki viski daha!"

Bar o kadar kalabalıktı ki yetişmekte zorlanıyorduk. Bütün çalışanlar oradan oraya koşturuyor, müşterilere yetişmeye çalışıyorlardı. Tabi ben de onlara dahildim. Geldiğimden beri başımı kaşımaya vaktim olmamıştı.

İki kalabalık grup ayrı ayrı doğum günü kutluyordu. Bar başta iki bölmeye ayrılmış gibiydi ama şu an gruplar birbirleriyle kaynaşmıştı ve tek bir parti varmış gibi görünüyordu. Ama tek partide iki partilik insan olduğu için işimiz bayağı zordu. Üstelik kutlama yapanlar barı kapattırmamışlardı ve parti harici müşteriler de geliyordu.

İki adam ve bir kadının olduğu masaya siparişlerini bırakırken başka bir şey istememelerini diledim. Zaten benim geldiğimi farketmemiş gibi duruyorlardı. Hızlı adımlarla Mert'in yanına yani tezgahın arka tarafına geçtim. Elimdeki tepsiyi fırlatır gibi tezgaha bırakırken tutunacak bir yer aradım. Gerçekten çok yorulmuştum. Köşedeki taburenin boş olduğunu görerek oturdum ve yorgunluğumun biraz olsun azalmasını bekledim.

Gözüm siyah çorabıma kaydığında fena bir şekilde kaçmış olduğunu gördüm. Bütün aksilikler ortaya çıkmak için başka bir aksiliğin olmasını beklerdi zaten.

Deli gibi bağırarak şarkı söyleyen gruba baktığımda en son ne zaman böyle eğlendiğimi hatırlamaya çalıştım. O kazadan sonra yüzüm gülmemişti. Bu yüzden delicesine eğlendiğim son gün yedinci yaş doğum günümdü.

Ailem bana sürpriz bir doğum günü partisi hazırlamışlardı. O gün o kadar mutluydum ki mutluluğumun hiç bitmemesini istemiştim. Annem, babam ve kardeşlerimle bir sonraki doğum günüm için plan bile hazırlamıştık. Ama bir sonraki doğum günümü kimse kutlamadı. Ben bile unutmuştum zaten.

Silkelenip kendime geldiğimde kalabalıkta hiç bir azalmanın olmadığını gördüm. Binbir çeşit içkinin bulunduğu rafın hemen yanındaki duvar saatine baktığımda saatin bayağı geç olduğunu fark ettim. Ne zaman dağılacaktı bu insanlar?

O kadar kalabalıklardı ki çalışanlar arasında devir daim bile yapamıyorduk. Hepimizin çalışması gerekiyordu. Hepsi muhtemelen yeni mezun oldukları için bahşiş bile vermiyorlardı. Şu anda tek isteğim eve gidip uyumaktı sadece.

Daha fazla oturmamam gerektiğini düşünerek ayağa kalktım. Yorgunluğumda en ufak bir azalma olmamıştı. Kendime bir tane bardak çıkararak enerji içeceği doldurdum. Bardağı kafama dikerek bitirdiğimde biraz daha kendime gelmiştim. Diğer kirli bardakların olduğu yere elimdekini bırakarak kalabalığa doğru ilerledim.

Gözlerimle etrafı tarayarak garson çağıran birinin olup olmadığına baktım. Herkes kendi halindeydi. Bazıları duvara yapışmış yiyişiyor, bazıları hala bağırarak şarkı söylüyor, bazılarıysa oturdukları yerde fondip yarışı yapıyordu.

Elime bir tepsi alarak yarış yapanların masasına doğru yürüdüm. Boş bardakları tepsiye dizerken üstümde dolanan bakışları umursamıyordum. Sonuçta alışıktım değil mi?

Masadaki erkeklerin hepsi bana yiyecekmiş gibi bakarken kızların ölümcül bakışlarına maruz kalıyordum. Beni kıskananlara dönüp "Kıskanacağın son kişi ben olmalıyım!" diye bağırmak istiyordum ama kendimi tutuyordum. Masada boş bardak kalmadığına emin olunca arkamı dönerek oradan uzaklaştım. Ama bakışlar hala sırtımı delip geçiyordu. Nihayet o masayla göz terasında bulunamayacağim kadar uzaklaştığımda tepsiyi tezgaha bıraktım. Bugün Mert'in başını ilk defa boş görüyordum. Fırsattan istifade ederek hemen yanına yaklaştım.

"Ne zaman gidecek bunlar!"

Bu kalabalıktan onun da rahatsız olduğu anlaşılıyordu. "Hiç bir fikrim yok ama bir an önce gitseler iyi olur."

Benim Olsan?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin