Benden Niye Kaçıyorsun-I

2.6K 117 92
                                    

Annesi tarafından sertçe dürtülmesi üzerine zor da olsa yatakta doğrulmayı başardı. Daha tam açılamayan gözleriyle yalvaran bakışlar atıyordu ama Azize Hanım'ın bundan pek de etkilendiği söylenemezdi. "Kızım, erken de yattın! Hala alamadın mı uykunu? Kalk artık! Hastanede işlerimiz var."

Annesinin açısından bakıldığında kadıncağız haklıydı tabi. Konaktakilerle daha fazla bir arada bulunmamak adına yemeğini bile bitirmeden masadan uyku bahanesiyle kalkmıştı ama uyumamış, odasında kitap okuyarak konağın sessizliğe gömülmesini beklemişti. Annesi nereden bilecekti ki, kızı sabaha kadar matbaadaydı. En fazla iki saattir uyuyordu. Yine de bir şey söylemedi. Dudaklarını büzüştürdü ve büyük bir hüzünle ayaklarını soğuk zeminle buluşturdu. Ablasının hala uyuduğunu fark edince kaşlarını çattı. Küçük bir kız çocuğu mızmızlığıyla "Onu neden uyandırmadın?" diye sordu.

"Yıldız hastanede ne zaman bir işe yaradı sanki Hilal! Hadi sen de oyalanma. Hazır herkes uyuyorken hamamda işlerini hallet. Akşam olmaz, tüm gün de hastanede olacağız."

"Yahu bunun için mi beni erken kaldırdın? Bugün uyusam yarın... Gerçi uyku da kalmadı ki!"

"Hadi o zaman! Söylenme!"

Suratını biraz daha astı, dolaptan peştamal aldıktan sonra ağır adımlarla merdivenleri indi. Yarı uyur yarı uyanık bir halde hamama girince peştamali bir kenara bıraktı ve geceliğini çıkardı. Peştamali sardıktan sonra tası suyun içine soktu sıcak suyun vücudunda süzülmesine izin verdi. O sırada hamamın kapısının açılmasıyla kıkırdadı. "Anne beni keselesene!"

Uykulu hali yüzünden kapıyı kilitlemeyi unutmuştu anlaşılan ve bu işine de gelmişti. Bir süre boyunca ortama sessizlik hakim olması gerilmesine sebep olsa da sonradan duyulmaya başlanan ayak sesleriyle rahatlamıştı. Saçlarını sağ omzunda toplayarak annesi için yer açtı. Kese zaten arkasında bir yerlerdeydi. Bir an üşüdüğünü hissetti. "Anne hadi!"
Sırtında hissettiği keseyle mayışmaya başlamıştı bile. Az önce kendisini uyandırdığı için annesine kızgın olsa da şimdi o kadar rahatlamıştı ki, içinden ona teşekkür etti.

"Böyle iyi mi küçük hanım?"

Bu ses... Bu ukalalık... Hilal hızla yerinden fırladı ve üstündekinin yere düşüp her şeyi meydana sermemesi için eliyle peştamali üst kısmından kendisine bastırmayı ihmal etmedi.

"Ne yapıyorsunuz siz?!"

Leon gülerek elindekini gösterip "Kese." yanıtını verince Hilal sinirden titremeye başladı. Şu an karşısında durduğu halini de göz önünde bulundurunca utancın da etkisi vardı titremesinde elbette. "Derhal çıkın dışarı!" Yer yarılsa da içine girse daha makbuldü aslında. Daha fazla karşısında dikilmeden koşarak gitmek isterdi lakin bu halde buradan dışarı çıkamazdı. Adamı süzdüğünde üstünde üniformasını görünce kaşları daha da çatıldı. Üniformayla burada ne işi vardı? Gerçi bu onun için daha iyi olmuştu elbette.

"Öyle bir niyetim yok küçük hanım."

"Ne demek öyle bir niyetim yok?! Senin burada olman bile kabahat!"

"Neymiş kabahat olan? Nöbetten döner dönmez hamama koşmam mı? Kapıyı kilitlemiş olsaydınız, böyle bir vaziyetin içine düşmeyecektik."

Durumdan ziyade adamın haklı oluşu ayrı sinir bozucuydu. "Tamam, orada hata benim. İçeri girdin gördün, hala çıkmıyorsun. Bir de üstüne keseliyorsun!"

"E siz istediniz!" Leon aradaki mesafeyi açmak için bir adım geriye giden kıza doğru büyük bir adımla yaklaşarak daha da sinir bozduğunun farkındaydı. Ve bu... Hoşuna gidiyordu.

TEKERRÜR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin