Orman

3.8K 109 113
                                    

Not= Son bölümdeki HiLeon'un kesilen sahnesiyle alakası yok😂 isimden öyle bir şey için umutlanmayın diye uyarayım dedim baştan😊 zaten birkaç gündür yazıyorum bu bölümü😊

"Ama unutma, taş duvarlar arasındaki karanlığımın senden başka penceresi yok."
       
                         Sabahattin Ali

Genç kızın duvarlar üstüne geliyordu sanki. Allah onu bu dünyadaki en zayıf noktasıyla sınıyordu. Babasıyla... Her zaman gurur duymuştu babasıyla Hilal. Vatanı uğruna şehit olduğunu zannedip gurur duyduğu babası bir haindi! Bunu kaldıramıyordu. Kabullenemiyordu.

Hilal için babası hiç ölmemişti aslında. Hep kalbinde ona hayat vermişti. Sımsıkı bağlanmıştı ona. Bu yüzden kendisini yetim hissetmemişti. Babasını, Hasan Abisinin mezarının başındayken o kanlı üniformayla görünce yetim kalmıştı asıl. O an ölmüştü onun kahraman babası.

O günden sonra daha sıkı sarılmıştı Halit İkbal kimliğine. İçten içe babasının hainliğini telafi etmeye çalışıyordu. Elinden başka bir şey gelmiyordu ki. Babası artık tanıyamadığı bir adam olmuştu. Halk da onu böyle tanıdığı için kinliydi. Geçen gün ne Hilal'in ne de Hasibe Hanım'ın evde olduğunu umursamadan ateşe vermişlerdi yuvalarını. Hilal'in çok ağırına gitmişti bu durum. Kendi milletinden insanların onu öldürmeye çalışması... Yine de kızamıyordu. İnsanlar da kendince haklıydı.

O günden sonra babasının baskısıyla konağa yerleşmek zorunda kalmışlardı. Sokakta insanlar savaşın zalimliğinin üstüne soğuk ve açlıkla baş etmeye çalışırken kendisi burada rahat bir hayat süremezdi. İçine sinmiyordu. Duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Nefes alamıyordu. Ne zaman evlerine gidebileceklerdi?

Ablası ise bu durumdan zerre şikayetçi değildi. Aksine gayet de hoşnuttu. Hayalindeki lüks konağa kavuşmuştu. Hizmetçiler emrindeydi. Kendini şimdiden evin hanımı zannetmeye başlamıştı bile. Bu özgüvenin bir diğer sebebi ise o kendini beğenmiş, ukala, zalim, sevimsiz ve bir o kadar da ahmak Teğmen yüzündendi! Kısacası küçük boy Vasili. Gerçi sanırım küçük boy olan Vasili'ydi. Bu düşünceyle ufak bir tebessüm yayılmıştı yüzüne. Komiğine gitmişti. Sonra ise bulunduğu vaziyet aklına gelince kendini toparladı.

O sırada odanın kapısının çalınması üzerine "Gir." diye seslendi. İti an çomağı hazırla misali karşısında ukala Teğmen'i görünce kaşlarını çattı. Teğmenin de gülümsemesi solmuştu. Aradığını bulamamış gibi bir hali vardı.

"Ablanıza bakmıştım. Kendisi nerede acaba?"

"Nerede olduğunu bilmiyorum Teğmen Leon. Lakin sizi ilgilendirmeyen bir yerde olduğu kesin."

Leon da kaşlarını çatmıştı. Bu küçük hanım sinirlerini bozuyordu. Dik başlı, ağzına her geleni söyleyen patavatsız, ahmaklık seviyesinde cesur ve huysuz bir kızdı. Ablasıyla gece ve gündüz kadar zıtlardı. Yine de bozuntuya vermeden konuşmaya çalıştı. Şimdi bu küçük kızla tartışamazdı.

"Ablanızla ilgili her konu beni de ilgilendirir küçük hanım."

"Neden Teğmen? Aşık mısınız ona?"

Hilal bilerek sormuştu bu soruyu. Karşısında duran Teğmen'in ukala olduğu kadar çapkın olduğu da her halinden belliydi. Geldiği yerde bu tarz şeyler doğal olabilirdi, insanlar hoş karşılayabilirdi. Ama burada böyle şeylerin hoş karşılanması mümkün değildi. Ablasına ümit veriyordu. Resmen onunla oynuyordu.

Leon, Hilal'in sorusuyla afallamıştı. Böyle bir soruyu beklemiyordu elbette. Yıldız gerçekten çok güzel bir kızdı. Onunla birçok konu hakkında muhabbet edebiliyordu. Lakin aşk? Aşk Leon'a göre bir şey değildi. Hiçbir zaman olmamıştı asla da olmayacaktı.  Hem Yıldız'la vakit geçirebilmek için aşık olmasına ya da onunla evlenmesine ne gerek vardı? Hilal resmen saçmalamıştı ona göre.

TEKERRÜR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin