yumurta sarısı

4.3K 440 188
                                    

( saçma başlık yazan yazar geldi cşdjssşıa )
\\\\\\\<>\\\\\\

Hoseok'tan...

  Yaptığım işe gururla bakarken, okulu bırakıp bu işe yönelme planları oluşmuştu kafamda. Yoongi gözlerini kapatmıştı ve müzik dinliyordu. Canı sıkıldığı için böyle bir şey yapmıştı. Eldivenimi çıkardım ve çöpe attım, biraz sonra yıkayacaktı. Arkasına geçip, beyaz boynuna bir öpücük kondurdum. Yoongi, öpücüğümle gözlerini açınca, bakışlarımız aynada kesişti.

"Bitirdin mi?" Havluyu üstünden aldı ve sandalyeye bırakıp aynaya yaklaştı. Saç diplerine bir süre baktıktan sonra, "Birazdan yıkarsın." dedim.
Bana yaklaştı, "Hadi senin saçını ben yapacağım." dedi.

Bunu isterdim ama istediğim rengi verebilir miydi emin değildim.

"İstediğim rengi anlatayım mı?"

Yoongi omuzlarımdan tutup, sandalyeye oturttu.

"Pembemsi tonlarda ve aralarında grilikler istemiyor musun? Lila gibi."

İçimi mi okuyordu? Şaşkınca ona bakarken, "Hı-hım." diye mırıldandım. Yoongi şaşkın bakışlarımla boyayı bırakıp bana yaklaştı. Çenemden tutup alnıma küçük bir öpücük kondurdu.

"İçini okudum."

"Müneccim misin?"

"Hayır, müneccim boku yedim." Ona yüzümü buruşturup havluyu aldım.

Yoongi önce tüm saçımı açıcı ile açmaya başladı.
Bu işlem süresi boyunca sadece konuşmuştum ve Yoongi hala sabırla beni dinliyordu.

"Sonra abisi kıza baktığımı sandı. Üstüme geldi filan, aslında kızın yanındaki çocuğu kesiyordum. O da kuzeniymiş. Çocuk yakışıklı bir şey. Abisi geldi tuttu yakamdan, dedi, kardeşime mi bakıyorsun? Ben çocuğun abisi sandım önce, sonra kız 'Abi' diye bağırınca, döndüm çocuğa 'Abi ne diyon ben gayim.' dedim. Çocuk yıkıldı. Beş dövemedi ya. "

Yoongi son söylediğim ile kıkırdadı. Saçlarımı açtıktan sonra pembe boyayı sürmüştü. Şu an grilikleri araya ekliyordu.

"Hoseok, yorulmadın mı?"

"Sen çalışıyorsun, neden ben yorulayım?"

"Konuşmaktan." dedi. "Konuşmaktan güzelim."

O an çok konuştuğumu fark edince, kafamı aşağıya eğdim.

"Susayım o zaman ben." ellerimle oynamaya başladım. Konuşmayı seviyordum. Ayrıca sanki, konuşmak parayla değildi ya. Ne vardı onlar az konuşmasa?
Cebimdeki telefonum çalınca elim cebime gitti.

Yugyeom...

Yoongi arkamdan kafasını uzatmış kim olduğuna bakıyordu.

"Hoparlöre al."

"Ned-"

"Bilmem."

Açtım ve hoparlöre aldım.

"Aloooo!" diye bağıran Yugyeom'a kıkırdadım.

"Böğürme boz ayısı, açtım işte."

"Ah, seninle o kadar uzun süredir konuşmadık ki, sesinle boşalacağım."

Kıkırdayacakken, Yoongi saçımı hafiften çekince Yugyeom'a daha çok saçmalamaması için içimden dua ediyordum.

"Yugyeom...Yokluktasın anlıyorum ama..."

"Tabii yokluktayım. Her önüne gelen gay değil. Gay bulmak zor. Ve ben seni bulmuşken kaybedemem."

"Yugyeom, Jackson ve Mark?"

"Onlar sevgili ya mal."

Yoongi aynadan dikkatle bana bakarken, gergince konuşmaya devam ettim. Yugyeom hep böyle konuşurdu ama o bunu bilmiyordu.

"Haftaya sizin okula geliyorum."

"Umarım benim sınıfıma düşmezsin."

"Yakışıklı ve gay varsa gelirim, gerçi, sen ordasın. Ee biri var mı ilgini çeken?"

Yoongi aynadan bana bakarken gülümsedim. O da sırıtınca telefona döndüm.

"Bilmem.." Yoongi sırıtıp saçlarımla ilgilenmeye devam etti.

"Ne demek bilmem? O çılgın ship adınız ne peki? Sope mu ne? TANRIM! HOSEOK! O çocuğu kaçırırsan, seninle arkadaşlığımı ebediyen keserim."

Utançla kafamı iki yana salladım. Yoongi'nin ağzı kulaklarındaydı.

"Peki, nasıl aranız?"

Yugyeom sanki bilerek yapıyordu, kafayı yiyecektim bir gün.

"İyi. Yani, konuştuk. Konuşuyoruz."

"Bence konuşmayı kısa tutup, sevişmeye geçin."

Öksürük krizine girdiğimde, Yoongi kıkırdamıştı.

"Hey, o ses senin değildi bence. Kim var yanında?"

Yoongi beni beklemeden telefonuma doğru konuşmaya başladı. 

"Benim, Yoongi. Ayrıca, iltifatın için teşekkürler Yugyeom."

"AMANIN! Siz beraber misiniz? Ben sizi bölmeyeyim. Hadi iyi sevişmel- eğlenceler diyecektim. Dilim sürçtü."

Hızla telefonu suratına kapatıp ayağa kalktım.

"Yoongi, saçını yıka bence. "

Yoongi bana sürpriz olması için, tek başına saçını yıkamıştı. Şimdi kuruluyordu.
Bende saçımı bir yere sürmemeye çalışarak koltukta oturuyordum. 
Yoongi salona "Ben geldim." diyerek girdiğinde, kafamı telefondan kaldırdım ve ona bakt-
AMANIN!
Beyaz teniyle zaten parlayan Yoongi, etrafına ışık saçmaktan utanmıyordu galiba. Ayağa kalktığımda Yoongi gülümseyerek önümde durmuştu. Gözlerimi yüzünden ayıramıyordum.

"Tanrım! Y-yoongi, bu çok güzel."

Ellerim istemsizce yumuşak tutamlara giderken Yoongi elini belime koyup beni kendine çekmişti.
Burnunu burnuma sürterek, "Beğendiysen bu kalsın hep." dedi.

"Beğendim tabii aptal. Of, utanmalısın."

"Neyden?"

"Çok güzelsin.." Yoongi kıkırdayıp beni kendinden uzaklaştırdı.

"Sen yıka saçını."

Tanrı'm, onun güzelliğinin yanında, kendime güvenim düşmüştü.

\\\\\\\<>\\\\\

Hoseok'un saçını boyarken griliği fazla eklemiştim çünkü bunun onda muazzam duracağını düşünüyordum. Hoseok lavaboya girdiğinde, heyecanla kalbimin atmasının saçmalığıyla kafamı iki yana salladım.
Beş dakika sonra saçını kurulamaya başlamıştı. Makinenin sesi buraya kadar geliyordu.
10 dakikanın sonunda, salona giren pembeli, grili saçlar esmer tenine cuk diye oturan bir Hoseok girdi. Tanrı'm, inanılmazdı.
Hayranlık dolu bakışlarımı ondan çekmedim. Hoseok'a fanboy'luk yapıyor gibi hissediyordum.

"Yoongi, bugün ikimiz içinde feels dolu bir gün oldu."

"Çok güzelsin. " Elim ile kahkülünü gözünden çektirdim. Hoseok gülümseyip dudağını yaladı.

"Şey, yemek söyleyelim mi?"

Onu onaylayıp yemek sipariş ettim. Hoseok ile geçirmem gereken 1 günde umarım kalp krizinden geberip gitmezdim.
\\\\\\\<>\\\\\\

Okulda bitirdiğim bir bölüm daha.

Okuyorsunuz beğenmiyorsunuz nankör köpekler.
nys.
Sizi seviyorum.
Mutlu olun ve güzel hissedin.
❤️

Instagram : Sope / YoonSeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin