herkes kampa biz ahıra

5.2K 446 257
                                    

( medya çok mood abi dpsıapaupsm )
İyi okumalar!!!
Bu arada sınavlarım başladı. Bölümler kısa olabilir bir süre.
\\\\\\\<>\\\\\\

Min Yoongi'den....

Elimdeki kalemi döndürürken, sıraya başını yaslayan JK, Jimin, Namjoon ve Jin sayesinde, kızıl saçlımı rahatça görebiliyordum. Tarih dersini büyük bir ilgi ile dinlerken, camdan vuran hafif rüzgar kırmızı tutamlarını hareket ettiriyordu. Yüzünü görmüyorum. Sadece yanağını biraz görüyordum. Bu hâli bile bana o kadar güzel geliyordu ki... Beni etkilediğini biliyordum. Fiziksel olarak çok etkiliyordu. Kişisel olarak ise, ondan ileride hoşlanabileceğimi düşünüyordum. Çünkü, ne bileyim. İçimde bir yerlerde dinozor tepiştiriyordu bu hergele.

Hoca duvar kenarından bir kıza söz verince Hoseok onu dinlemek için yan dönmüştü. Şimdi yüzünün bir tarafını görebiliyordum. Gözleri merakla kızdaydı ve dudakları düz duruyordu. Kirpikleri yan durduğu için belirgindi ve yüzüne vuran güneş ışığı parlıyordu. Dümdüz bir kaydırak gibi burnu vardı. Arka sıralardan birinin ders ile dalga geçmesi sonucunda, dudakları hareketlendi. Gülümsedi, hatta kıkırdadı. Beyaz dişleri özenle sıralanmıştı. Gözleri bir ceylanın gözleri gibi, narin ve estetik duruyordu.

Ders zili çalınca Hoseok kitabını kapatıp arkasını döndü. Ayakta bir tek beni görünce gülerek çocuklara baktı.

"Hoca, ninni okudu sanki. Şunlara bak."

Masum masum konuşuyordu ya, bitiyordum...Muhtemelen dışarıdan çok sert ve baskın taraf gibi duruyordu. Ama ilişkilerinde baskın taraf olmadığına emindim. Onun kadar naif biri, baskın olamazdı. Dikkatle onu süzdüğümü görünce o da beni süzdü.

" Çok mu seksiyim?" dalga geçerek sorduğunda birkaç gözün bize dönmesiyle, dalga geçmem gerektiğini düşündüm. Kimsenin bizim hakkımızda bir şey bilmesine gerek yoktu.

"Hı-hı. Çok seksisin, şimdi boşalacağım şuraya."

Sonradan işlenen iki ders boyunca Hoseok, dersi dinlememiş, kafasını sıraya koymuştu. Cildi biraz solgun gözüküyordu.
Matematik dersinin boş geçmesi, bizim gibileri sevindirirken, üniversite için götünü yırtanları  üzdü. Rehberlik hocasının sınıfa gelmesiyle yatanlar kafasını kaldırdı.

"Geldiğime göre, gezi yapacağımızı anlamışsınızdır galiba. Üç günlük bir kamp gezisi yapacağız. Hepinizin katılmasını isteriz."

( Yazarınız Seoul cahili. O yüzden mekanı sorgulamak günahtır. ŞSAOAPQKQĞ )

Hoca çıkınca sınıfta oluşan uğultu yüzünden yüzümü buruşturdum.

"Gidiyoruz değil mi yine?"

Jimin önündeki Hoseok'un ceketini çekiştirince Hoseok yavaşça kafasını kaldırdı.

"Geliyorsun sen de. İtiraz yok."

Hoseok, Jin'e kafasını sallayıp tebessüm etti. Onda bir şeyler var gibiydi.

  
    Öğle teneffüsünde sınıfın bomboş olmasını sevdiğimden sınıfta kalmayı tercih ediyordum genelde. Bizimkiler yine çıkmıştı.
Namjoon ve JK, Hoseok'u çağırsa bile, o onlara el sallamış, kafasını masasından kaldırmamıştı bile. Masamdan kalkıp ona doğru ilerledim. Yanına oturduğumda oluşan hareketlilikten anlamış olacak ki, kafasını kaldırdı.

"Bir şey mi oldu Hoseok? Modun düştü."

Hoseok, iki eli kanda bile olsa gülümserdi kesin. Sürekli iyi düşünüyordu. Yani onunla geçirdiğim zaman boyunca bunu anlamıştım.

"Sorun yok, gece az uyudum galiba."

"Hoseok, gece beraberdik. Ve erken uyuduk."

Hoseok, biraz bekledikten sonra, "O bana yetmemişse demek..." dedi. Elimi kırmızı tutamlarına götürdüm. Saçını okşayınca gözlerini huzurla kapattı.

"Cidden, iyi misin?"

"Hı-hım." diye bir mırıltı çıkarttı.
Derin bir nefes verip onun yanında bende onun gibi kafamı masaya koydum. Biraz uyusam zarar gelmezdi.

\\\\\\<>\\\\|||
Jung Hoseok'tan...

Kulağıma Jungkook'un tiz çığlıkları, Jimin'in hararetli konuşma sesleri gelse bile kafamı kaldırmaya üşeniyordum.
Jin'in naif bir sesle adımı seslendiğini duyunca, bir nefes verip masadan başımı kaldırdım.
Sınıf boşalmış, Yoongi benim masamda başını yaslamış uyuyordu.

"Okul bitti lan. Tüm derslerde uyudunuz."

Namjoon çantasını alırken Jin yüzüme inceliyordu.

"Hoseok sen kızardın mı?"

"Yoo, yattım ya, sıcakladım biraz."

Tae önde hepsi sınıftan çıkarken, "Yoongi'yi uyandır da, gidin evinize." diyen Jungkook'a kafamı salladım.

Geri sırama oturdum ve uyuyan Yoongi'ye baktım. Beyaz cildine çok yakışan, yeşil saç tutamları dağılmıştı. Toz pembe tonlardaki ince dudağı belirginleşmişti. Yanakları şişkin duruyordu ve göz kapakları uyumasına rağmen kıpırdanıyordu. Elimi, saçlarına hafifçe koydum. Ve saçlarını koşarken adını seslendim.

"Yoongi..."

Birkaç seslenişimden sonra anca sesimi duymuştu. Kafasını kaldırıp şaşkınca etrafa bakarken, olayı kavramasını bekleyip konuştum.

"Okul bitmiş. Beni de çocuklar uyandırdı. Hadi gidelim."

"Yuh, nasıl bir uyumak bu?"

Çantamızı alıp sınıftan çıkarken, yarın ki gezi olayına katılamayacağımı nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Çünkü eminim, eğer 'Galiba şifayı kaptım.' dersem hiçbiri gitmezdi. Ve benim yüzümden eğlencelerinden mahrum kalmalarını istemiyordum. Acaba yarın sabah unutmuş gibi mi yapsam diye düşünürken, sokağıma gelmiştik bile.

Yoongi bileğimi tuttu.

"Yarın, çıkarken beni ararsın. Ben de gelirim, beraber gideriz."

"Şey...Ah, evet öyle yaparız."

Gülümseyip evine doğru yol alırken, neden böyle bir aptallık yaptığımı düşünüyordum.

\\\\\<>\\\\\
Boş derste bölüm yazacak kadar mübarek bir yazar kim?
Ah, benmişim. ŞJSPAIAĞQJ

Hz. Peygamber dersinin sınavının Biyolojiden daha zor olması peki...
Neyse. Okumazsınız siz kesin buraları dğsjşaıq.

MUTLU OLUN ve GÜZEL HİSSEDİN.
❤️

Instagram : Sope / YoonSeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin