-Nasıl hissediyorsun?
Babamın sesiyle irkilerek kendime geldim. Lisedeki ilk günümün nasıl olacağı önceki okullarımdaki gibi sorunlar yaşayıp yaşamayacağımı düşünürken dalmıştım.
-Eh işte fena deil, diye karşılık verdim.
-Ne demek eh işte fena deil, öfkeni kontrol etmenle ilgili konuştuklarımızı unutma. Burada uslu duracaktın.
-Denerim baba.
Kendimi bildim bileli çabuk öfkelenen ve öfkemi kontrol konusunda gerçekten sıkıntı yaşayan biriydim. Ve sinirlenince gerçekten kontrolden çıkıyordum. Geçen sene olan bi olay hala aklıma geldikçe beni heyecanlandırıp şaşırtıyor. Matematik dersi bitmiş teneffüsteydik. Yan sınıftan Hasan diye bi çocuk geldi sınıfa bi arkadaşıyla konuşuyodu. Çocuk iri ve yaşına göre gerçekten kaslıydı. Kapının yanında duruyordu. Ben de kantine gitmek için ordan geçecektim. Çoğu kişinin aksine ben ondan korkup gereken saygıyı göstermedeğim için bana gıcık oluyodu. Sınıftan çıkmak için kapıya yöneldim. Tam çıkacakken kendimi yerde buldum. Hasan çelme takmıştı. Sınıftan gülme sesleri geliyordu. Herkes bana gülüyordu. Yerimden kalktım. Hasan'ın alaycı suratına baktım. İçimde bi şeyler coşuyordu resmen. Fiziksel olarak çok güçlü hissetmeye başladım inanılmaz bi öfkeyle birlikte. Elimi Hasan'ın boğazına o kadar hızlı attım ki nolduğunu bile anlayamadı. Bir anda havadaydı. Kolumun uzunluğunun el verdiği derecede havaya kaldırmıştım onu. Ayaklarıyla yer arasında 50-60 santim vardı en az. Bu kadar gücü nasıl bulduğumu anlayamıyordum. Hasan çaresizce nefes almaya çalışıyordu. Öleceğini düşünüyor olmalıydı. O anda bundan çok büyük bi haz duydum, ama gözlerindeki korkuyu görmemden mi kaynaklanıyordu ölecek olmasını düşünmemden mi yoksa intikam hissi mi bilmiyorum. Belki hepsi birden. Kendimden geçmiş gibi hissediyordum sonra bi anda olanların farkına vardım. Hasan'ı bıraktım yere düştü, yerde bir süre nefeslenmeye çalıştıktan sonra koşarak sınıftan çıkıp gitti. Bütün sınıf şaşkınlık ve korkuyla karışık bi şekilde bana bakıyordu. Bi ders sonra müdürün odasındaydım. Hasan zaten disiplinsiz ve hocaları çok uğraştıran biri olduğu için bu seferlik affedildiğimi ama tekrarı olursa ceza alacağımı söyledi ve babamı da arayıp olayları anlattı. Babam akşam benimle bi konuşma yaptı. Ben Hasan'ı o şekilde kaldıracak gücü nasıl bulduğumu hala anlayamıyordum. Bunu babama sorunca daha önce bir iki kere benzer sorular sorduğumda aldığım cevabı aldım. Sahip olduğumuz bir genden dolayı öfke gibi güçlü duyguları çabuk ve güçlü hissediyormuşuz ve buna bağlı adrenalin de vücudumuzda normalden fazla salgılanıyormuş o yüzden fazla güçlü hissediyormuşuz ve normalde yapamayacağımız şeyler yapıyormuşuz. Buna hiçbir zaman inanmamıştım o gün hiç inanmadım. Çünkü adrenalin ne kadar güç verse de benim kaslarım Hasan'ı o şekilde kaldırabilecek kapasitede deildi. Babam benden bir şey saklıyordu ama ne kadar sorarsam sorayım o saçmalıktan başka bi cevap vermiyordu. Ben de o söyleyesiye kadar tekrar sormamaya karar verdim. Neyse şimdi liseye başlayacaktım ve bu defa olaysız bir sene geçirmek istiyordum.
Babam beni okula bıraktıktan sonra işine gitti. Yeni gelenler yani biz 9 lar bahçede dağınık bir halde durup nolacağını beklerken üst sınıflar duyuru üzerine sıralarına geçtiler. Daha sonra 9 larında sırasıyla her sınıftaki öğrenci isimleri okundu ve sınıflar kendilerine ait sıralara geçti. 9-C sınıfındaydım. Saçma ve sıkıcı bir konuşmadan sonra sınıflara geçildi. Sırada yanıma Fırat diye bi çocuk oturdu. Kıvırcık saçlı, esmer, sıska ve orta boylu bi çocuktu; yakışıklı sayılabilirdi. Bende bıraktığı ilk izlenim olumluydu. Daha sonra sınıf öğretmenimiz olan Nilgün Hoca kısa bi tanışma faslından sonra yoklama almaya başladı. Hoca başlarken kapı çaldı. İçeri bir kız girdi. Sarışın, kısa boylu bir kızdı. Çok güzel ela gözleri vardı. Çok değişik bir şeyler hissettim. Daha önce hissetmediğim hisler. Geç kaldığı için özür diledikten sonra kendini tanıttı ve boş bi yere oturdu. Tam önümdeki sıraya. Adı Ceyda'ymış. Çok neşeli, cana yakın ve iyi biri gibiydi. Nilgün Hoca daha ikinci dersten ders işlemeye kalktı. Yanıma nolur nolmaz diye bi defter ve kalem almıştım. Ama Ceyda almamış. Arkasını dönüp fazladan kağıt ve kalemim olup olmadığını sordu. Ben de var diyerek defterimden kopardığım bi sayfayı ve kalemimi verdim hemen. Ama artık benim kalemim yoktu. Nilgün Hoca önümde defter olduğu halde yazmadığımı fark ederek,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Nefes
FantasyUzun zaman önce son ejder atalarıma bir güç bahşetti. Ejder ırkının ve avcılarla olan amansız savaşın devamı için atalarım artık yarı insan yarı ejder formunda inanılmaz ve efsanevi bir türün üyeleriydiler. Ve bu güç nesiller boyu aktarılarak bize k...