Alarmın sesiyle uyandım. Babamın anlattıklarından sonra yemek yemiştik sonra yatmıştım. Kalktım. Kahvaltı için mutfağa gittim. Annem patates kızartmış. Oh be çok severim zaten. Oturdum başladım yemeye. Babam da geldi arkadan. Oturdu masaya. Başladı o da yemeye.
-Bugün bir kavgaya karışma artık. Olur mu?
Babama cevap vermeye gerek duymadım. Ne de olsa sözleri cevap bekleyen bir soru değil bir tavsiye ve istekti. Bunu ben de istiyordum. Okula gittiğimde neler olacaktı merak ediyordum. Dünkü o son kavgadan sonra okuldakiler acaba beni kendini savunan biri olarak mı göreceklerdi yoksa kavgacı manyak bi serseri olarak mı? Aslında bunu düşünürken diğerleri değil de Ceyda'nın ne düşündüğünü düşündüğümü fark ettim. Sanki o iyi düşünsün yeter diğerleri ne düşünürlerse düşünsün gibi hissediyordum. Dün onlar üstüme yürürken yüzü endişeli ve korkmuş görünüyordu. Yani kendimi böyle olduğuna inandırmıyorsam o benim kendimi savunduğumu düşünüyor olmalıydı. Tabi kendimi buna inandırmaya çalışıyor olmam ve zavallıca buna inanıyor olmam da bi ihtimaldi.
Tabağımı bitirdikten sonra bir bardak daha çay içip kalktım. Dişlerimi fırçaladım. Üstümü giyinip babamı beklemeye başladım. Bugün servis ayarlayıp bundan sonra öyle gidip gelecektim okula. Babam da hazırlanınca çıktık evden. Yol boyunca konuşmadık. Arabadan inerken "İyi dersler" dedi. Teşekkür edip indim.
Okul kapısından girerken sakin olmaya çalıştım ama bütün gözler üstümdeyken gerçekten zordu bu. Herkes mi görmüştü kavgayı nasıl hepsi birden bakıyordu. Sınıfa varasıya kadar geçen 2-3 dakikalık zaman saatler gibi gelmişti. Sınıfta da aynı şekilde yine bakışlar üstüme çevrilmişti. Sıraya geçtim oturdum. Daha sınıfın yarısı yoktu. Dersin başlamasına da 15 dakika vardı. Az sonra Fırat sınıfa girdi.
-Vaay bro. Helal olsun bee! Dün nasıl da günlerini gösterdin onlara küçüğüz diye kimse bizi ezemez. Gerçi çok müthiştin nasıl yaptın anlayamadım ama olsun. Adamsın!
Çocuk baya neşeli ve içtendi bana karşı daha dün tanıştığım birisi için. Ama iyi, ortama uyum sağlama konusunda gerçekten faydalı oluyor böyle kişiler. Gülümseyerek karşılık verdim. Gelip yanıma oturdu tekrar. Herkes bana da bakmıyordu artık. Sınıfa giren oldukça bi bakıyordu sonra geçiyordu o kadar. Rahat hissetmeye başlamıştım tekrar. Kapıdan Ceyda'yla Melek girdi. Onlar da kanka olmuş gibi gözüküyorlardı. Gelip tekrar yerlerine, Fırat'la benim önüme, oturdular. Ceyda arkasına döndü sonra. Gülümseyerek "Günaydın" dedi. Aynı şekilde karşılık verdim ben de. Sonra hoca girdi sınıfa. Dersler başladı. Çoğu hocayla hala ilk derslerimiz olduğu için genelde tanışma ve konuşmayla geçiyordu dersler. Teneffüslerde dışarı çıktığımda da sabahki kadar dikkat çekmiyordum. Dün 9 kişiyi döven çocuğa baak bakışları bitmeye başladı gibiydi.
Öğle arası yemekhaneye gittik. Fırat, ben, Ceyda ve Melek beraber takılmaya başlamıştık. Ceyda'yla göz göze geldiğimde yaşadığım o utangaçlık ve gözümü hemen çevirme davranışımı bırakmaya başlamıştım, alışıyordum. Yemek sırasını bekledik. Sıramız geldi, yemeğimizi aldık, bir masaya oturduk. Yemekte nohut, pilav ve tatlı olarak da puding vardı. Fena sayılmazdı. Hocalardan, derslerden falan konuşuyorduk havadan sudan yani. Dünkü olayı hiçbiri açmadığı için minnettardım.
-Okuldan sonra bi yerlere gidelim hiç eve gidesim yok bugün hemen, dedi Melek.
Ceyda'yla Fırat "Olur gidelim." dediler kabul ettiler. Babam bugün okuldan geldiğimde eğitime başlayacağımızı söylemişti. İlk günden kaytarmak pek doğru gelmiyordu. Ama eve azcık geç gelsem bu yapamayacağımız anlamına gelmezdi ki. Biraz geç yatardım gerekirse. Bunları düşünürken diğer 3 arkadaşımın soran gözlerle bana bakan yüzlerinin farkına vardım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Nefes
FantasyUzun zaman önce son ejder atalarıma bir güç bahşetti. Ejder ırkının ve avcılarla olan amansız savaşın devamı için atalarım artık yarı insan yarı ejder formunda inanılmaz ve efsanevi bir türün üyeleriydiler. Ve bu güç nesiller boyu aktarılarak bize k...