bölüm 6

424 34 1
                                    

        -Hazır mısın?

        -Ben doğuştan hazırım kuzen.

        -Peki küçük bi ateş oluşturmaya çalış. Sadece torpilin fitilini yakacağız hepsini değil ona göre.

        Havaalanından eve döndükten sonra evde babamla amcamın yaptığı bir iki sıkıcı konuşmadan sonra odama geçmiştim. Ve bir anda kuzenin "Keşke kanatlarını çıkarabilseydin." diyerek evlerin içine torpil attığını anlattığı an aklıma geldi. Yeni halimle eğlenebilirdik. Tadını çıkarmalıydım. Hemen dedim ben de kuzene. Evlerine gitti. İki dakika sonra elinde bir kutu torpille döndü. Hazırlıklı gelmiş demek taşınırken. Sonrası kolaydı zaten. Pencereyi açtık. O direkt dönüşebildi. Ben de işe yarayacağını düşünerek Ceyda'yı düşündüm. Tetikleyebilmiştim. Ben de dönüştüm. Dönüşürken kollarımdaki pulların çıkışını izledim. Tıp ve bilimin açıklayamayacağı bir şeydi bu kesinlikle. Aynaya baktım ve geçen sefer farkına varamadığım değişikliği fark ettim. Gözlerim. Gözlerim sanki içinde ateş yanan bir çift küreye dönüşmüşlerdi. Sürekli değişen kırmızı, turuncu ve siyah tonlarını bir süre seyrettim. Büyüleyiciydi. Kanatlarımın çıktığını da hissettim ve gördüm. Ama odanın içinde açamazdım, sığmazdı. "Kendini izlemeyi bırakırsan gidecez artık haşmetli Ateşten Nefes" dedi Furkan gözlerini bıkkınlıkla devirerek. "Naıl istersen" dedim ve pencereden atladım. Atlarken kanatlarım kapalıydı sığabilmem için pencereden. Düşerken son ana kadar açmadım. Tam çarpma anından hemen önce yaptığım tek bir kanat çırpışıyla çatıyı geçmiştim bile. Çok müthiş bir histi. Kanat çırpmaya devam ettim. Yükseldim. Bütün şehir ayaklarımın altındaydı. Normal bir insan burada nefes alabilir miydi acaba? Furkan da yanıma geldi. "Çok güzel değil mi?". Manzaradan mı bahsediyordu acaba yoksa bu güçlerimizden mi. Cevabı beklemeden elindeki kutuyla dalışa geçti. Takip ettim. Bu halimizde görme, duyma ve koklama hislerimiz de çok güçlüydü. Kuzen sanırım gördüğü açık bir pencereye gidiyordu.

        -Denerim, dedim bunları düşünürken. Zor olmamalıydı o kadar küçük bir ateş yakmak. Odaklandım. Ciğerlerimin içinde sanki bir yangın vardı. Tek yapmam gereken çıkmasına izin vermekti. Ama bu defa az olmalıydı. Yavaşça yangını dışarıya bırakmaya başladım. Başarıyor gibiydim. Bir çakmak ya da kibritten kesinlikle büyük bir ateşti ama işimizi görecek kadar da küçüktü. Fitil tutuştu. Ben de yangını tekrar içeri hapsettim. Furkan açık pencereden torpili salladı. Güvenli bir yüksekliğe çıktık hemen saniyesinde. Onlar bizi bu karanlıkta o uzaklıktan göremezdi ama biz hem görebilir hem de duyabilirdik. İki üç saniye sonra bir patlama sesi onu takiben bir çığlıkla beraber sinirli bir erkek sesinin küfredişi geldi. Daha sonra atletli bir dayı cama çıktı. Çok sinirli gözüküyordu. Çok eğlenceliydi gerçekten. Başka yerlere gidip aynı şeyi kutu bitesiye kadar yaptık. Çok zevkliydi. Ama bir kere pencereden bakan bir çocuk bizi gördü. Ellerimi dudağıma götürüp "şşt sessiz ol" işareti yaptım. Annesi babası zaten çocuk "Uçan kanatli abiler gördüm" diye bir şey dese çizgi filmlerine kısıtlama falan getirirlerdi herhalde. Korkacak bir şey yoktu yani.

        Kuzen haklıymış gerçekten zevkli bir şeymiş. "Sen benle takıl daha neler yaparız biz?" dedi. Çıktık tekrar yukarı. Alçaktaki bir iki bulutu geçtik. Bu defa gerçekten çok yükselmiştik. Çıkabileceğimiz yüksekliğin sınırını merak ediyordum. Manzara da yine çok güzeldi. Ceyda da yanımda olsaydı keşke diye düşündüm. Ona söylesem beni bir canavar olarak mı görürdü yoksa hoşuna mı giderdi? Söylemek istiyordum.

        -Yav kuzen bir şey soracam.

        Furkan'ın burda olduğunu tamamen unutmuşum. Ne soracaktı ki?

        -Buyur kuzen.

        -Şu senin kankalardan teki, Melek. Acaba onun bir sevgilisi var mı ya da sevdiği biri bildiğin kadarıyla?

Ateşten NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin