Namjoon doktora Seokjin ile karşılaştığı andan itibaren geçirdiği hafıza kaybıyla ilgili gözlemlerini anlatırken Doktor Choi diğer insanlar gibi onu görünüşünden dolayı yargılamadan anlattıklarını ilgiyle dinledi. Namjoon doktora bulduğu fotoğraf albumünden, Seokjin'in kendi evine gittiğinde verdiği tepkilerden de ayrıntılarıyla bahsetti.
Doktor Choi kafasında Seokjin ile ilgili tanısı iyice belirginleştiğinde bunda kendisine büyük yardımı olan Namjoon'a teşekkür etti. Namjoon ise doktorun önünde saygıyla eğilip "lütfen onunla iyice ilgilenin" diyerek odasından ayrıldı.
***
vakit ilerledikçe beklemek herkesi yormuş ve yerinde kıpırdanıp yalandan ağlayan bebek de kendileri gibi bu boğucu ortamdan sıkılmıştı.
dışarı çıkıp birlikte hastanenin girişindeki seyyar arabada satılan balık kekinden aldılar. Jimin ve Taehyung aç karınlarını doyurmaya odaklanmışken Namjoon bir lokma kendisi alıyor, sonrasında da küçük bir lokma ısırıp onu öğüterek bebeğin damağından içeri itiyordu. karşılığında ise minik bebek daha fazlasını istercesine parmağını emiyordu.
"şimdiden bizim yediğimiz yemeklere alıştı bu hyung!" Jimin içi gide gide bebeğin ağzına verilen mamayı yiyişini izlerken Taehyung da bir ona bir bebeğe bakıp hayran hayran gülümsüyordu.
güneş batıp karanlık çöktüğünde hâlâ hastanenin bahçesinde oturuyorlardı. Jimin ve Taehyung arada bebekle oynarken gözlerini düşüncelere dalan Namjoon'un üzerinden de ayırmıyorlardı.
dudakları konuşmak ister gibi aralanmıştı Namjoon'un, lakin saatlerdir çıkmıyordu kelimeler dudaklarından. sanki içine içine konuşuyordu, dinmeyen yalnızlığının zehrini içine içine akıtıyordu.
Taehyung Namjoon'un bu hâlinden korkup onu rahatlatmak için konuşmaya başladı. "endişelenme hyung- " lakin Namjoon'un gözyaşlarıyla dolu yüzü bir anda kendisine dönünce ağzına tıkanan laflarıyla kalakaldı.
Namjoon artık kendini tutamayıp elini yüzüne kapayarak sessiz ama içli içli ağlamaya başlayınca Jimin bebeği Taehyung'un kucağına bırakıp Namjoon'a sarıldı. eliyle sırtını pat patlarken kendisinin de gözlerinden birkaç damla yaş pamuksu teninde süzüldü.
"artık onun ayrı bir hayatı var..." dedi Namjoon kesik kesik. "ailesi var, farklı bir evi var. onlar da öncekiler gibi çıkacak hayatımdan."
"sık sık görüşürsünüz ki! üzme kendini böyle hyung. sen onları bir araya getirdin, bu masumun hayatını kurtardın, Seokjin hyung bunları unutacak biri değil."
"yine de zamanla görüşme sıklığımız azalacak, geceleri yine yalnız kalacağım, o ve bebek her daim yanımda olmayacak..."
Jimin, Taehyung ve kendisine yardım eli uzatan bu adama bir umut ışığı olmak istedi. "belki," dedi. "belki birlikte yaşarsınız hyung? bunu istemez misin? "
namjoon hiçbir şey demedi. bunu yapamazdı. çünkü her ne kadar ev sıcaklığında olmasa da kendisinin evi o eski malikaneydi. orayı, bu kalbi güzel çocukları terk etmek istemiyordu.
***
Jimin ve Taehyung, Namjoon'un ısrarları sonucu iş dönüşünde hastaneyi ziyaret eden Jongin ve Sehun'la birlikte uyumak için malikaneye dönmüşlerdi. Namjoon da Seokjin'in odasında balkabağı saçlı miniğini uyutup Seokjin'in yanına yerleştirmiş, sandalyede oturarak uyuyana kadar ikisini izlemişti.huzurla uyuyan baba ve oğlunu izlerken aklında türlü türlü sahneler dönüyordu. mesela birinde Seokjin ve bebekle olduğu bir ortamda, bebekle çok ilgilendiği için Seokjin oğlunu kıskanıp kucağına alıyor, Namjoon'dan uzak tutuyordu. kendisini Seokjin'in yerine koyunca elbette ayrı kaldığı oğlunu yabancı bir adamın kollarından sakınacağını düşünüyordu. fakat zihninde tekrara alınan bir kaset çalıyordu. hep aynı cümle tekrarlanıyor ve bu sayede Namjoon'un kabusları masallarla savaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flicker 孤 | namjin
Fanfiction⎾tamamlandı⏌ bir yangın sonrası kimsesiz kalan bir bebek, hafızasını kaybeden bir adam ve, her gece bu kalabalık dünyada ne denli yalnız oluşuna ağlayan Kim Namjoon