5. BÖLÜM: "ANI"
Merhabalarrrr:)) Ben geldim!
Keyifle okuyun...
•••
Zamanla hayatın geniş bir bahçe olduğunu yalnızca acının ve mutluluğun çiçeklerini yetiştirdiğini uzun zaman önce anlamıştım. Benim bahçemde ise mutluluk çiçeklerinin az ve soluk olduğu gerçeği kaçınılmazdı. Acıdan vazgeçmek için çiçeklerin bir kısmından vazgeçmenin bahçenin hepsini kaybetmek olduğunu da uzun zaman önce anlamıştım. İki mutluluk için bir dolu acıdan vazgeçemiyordum. Ve bu boktan bir histi.
Kökleri birbirine bağlanmış çiçeklerden birisini koparsam, kökleri ayağıma dolanırdı. Dalları vücudumu parçalar yaprakları rüzgarla savrulurdu. Acı, kaçınılmaz bir şekilde beni o yapraklarla sürüklerdi.
Duyduğum patlama sesiyle olduğu yerde donakalan vücudumun kasılmasıyla çelikten bir güç sanki ellerime dolanmıştı.
Tam kulağımın dibinden duvarla bütünleşen kurşun ile vücudumdan bir titreme geçti. Boğazımı yaran çığlıkla ellerimi başıma koyarak yere eğildim. Gözlerim yere düşüp tok bir ses çıkaran mermiye kaydı. Titreyen vücudumu hareket ettiremiyor, sadece mermiye bakıyordum. Sokak bomboştu aynı ruhum gibi...
Sonunda ellerimi başımdan çekerek duvardan destek aldım. Ayağa kalkarken gözlerimi etrafıma doğru çevirdim. Boş sokakta korkuyla gözlerimi gezdirmeye başladığımda duvarın arkasında bir karaltının kaybolduğunu gördüm. Nefes nefese oraya doğru koştum fakat hiçbir iz yoktu. Yutkunarak saçlarımı çekiştirdim. O karaltıdan başka bir görüntü görmemiştim. Hafızamı zorlasam da kasılan vücudum şu an burada hiçbir şey yapamayacağımı kanıtlıyordu.
Ellerimle duvardan destek alarak yürümeye başladım. Serpiştiren yağmurla birlikte göz pınarlarımda biriken yaşların yağmura karışıp kaybolmasına izin verdim.
Birisi bu gece bana silah doğrultmuştu. Ve amacı öldürmek değildi.
Amacı, ölümle saniye saniye karşıya getirmekti. Fakat öldürmemekti...
Evin önüne geldiğimde derin bir nefes alarak anahtarı titreyen ellerimle çıkardım. Tam kapıyı açacakken karşıdan açılmasıyla duraksadım. Anahtarı deliğinden çıkararak kapıyı açan amcama baktım. Yüzünde öfke, gözlerine şeytani parıltılar saklıydı. Yutkunarak içeri doğru bir adım attım. Montumu çıkararak askıya astım. Kapının tok sesini duyduğumda amcama doğru döndüm.
Öylece bana bakarken boş gözlerle yüzüne baktım. Neden böyle bakıyordu?
"Neredeydin?"
Sorduğu sorula kaşlarım saniyelik çatıldı. Bunca yıldır nerede olduğumla ilgilenmeyen adamın şimdi bunu sorgulaması kadar saçma bir şey olamazdı. "Nerede miydim?"
Öfkeyle yanıma yaklaştı. "Soruma soruyla karşılık verme!"
Başımı dik tutarak, "Bunca zamandır hiçbir şeyi sorgulamadınız. Şimdi nereden bu ilgili tavırlar? Komik görünüyorsunuz." dedim. Arkadan kapının girişinde duran yengem ve kuzenlerime de bakarak söylemiştim.
Amcam çenemi tutarak sıktığında sinirle ona baktım. "Bana karşı saygılı ol, Lezâ."
Tıslayarak konuştum. "Bana böyle seslenme!"
Umursamadan çenemi daha da sıktı. "Neredeydin lan bu saate kadar!"
Bağırmasıyla irkilmemek için kendimi kastım ve "Ne yapacaksın? Kimseye açıklama yapmak zorunda değilim!" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KEFENİ
Teen FictionHayat, bize karşılaşmak istemediğimiz birçok şey gösterir. Ama önemli olan onların üstesinden gelebilmektir. Sanki masmavi dibi belli olmayan bir okyanusun içindeydim. Fakat o okyanusun içinde ne olduğunu anlamadan yanıyordum. İnsan okyanusta nasıl...