3. BÖLÜM: "ARAF"İyi Okumalar...
•••
Anne şefkatini bulmayalı uzun zaman olmuştu. Bir baba tarafından korunmayı da öyle... Kimsesizlik kötüydü. Yalnızsan eğer, kendine yetebilmeyi öğrenmen gerekiyordu. Başlarda zor da olsa alışman gerekiyordu.
Saçlarımın ucundaki kırıklara yılanlar bağlamıştım, kimse kırıldıklarını anlamasın diye.
Ailemin intikamını alabilmek için güce ihtiyacım vardı.
Çünkü başka kimsem yoktu.
Kirpik uçlarıma kadar acıyla yoğrulmuştum. Bedenin kaldırabileceği fakat ruhun kaldıramayacağı acılardı bunlar. Fakat ben kaldırmıştım.
Ben Deren Zehren'dim.
Arkamdaki delici bakışlarla okul binasından içeri girdim. Zehir yeşili gözleri unutmamın imkanı yoktu. Bana yaptıklarını da öyle...
Müdürün odasını aramaya başladığımda bulamayınca sıkıntıyla nefesimi verdim. Duvar kenarında duran kumral çoçuğun yanına gittim.
Gözlerimi kumral çocuğa çevirerek, "Müdürün odası nerede?" diye sordum.
Kaba bir şekilde sormama karşın kaşlarını kaldırdı. "Yukarıda koridorun sonunda."
Başımı sallayarak arkamı dönecekken, " Teşekkür yok mu?" alayla sorunca kaşlarımı çattım.
"Yok." Keskince söylediğim sözle birlikte merdivenleri çıkmaya başladım. Arkamdan, "Sert kız!" demesini duydum ama umursamadan devam ettim.
Koridorun sonuna yürürken, "Deren!" diye bağıran Hazal'ın sesini duymamla ona döndüm.
"Kızım, o kadar heyecanlıyım ki... Ateş bu okulda...İnanabiliyor musun?"
Gözlerimi devirerek, " İnanabiliyorum Hazal. Gördüm." dedim.
Heyecanla parlayan gözleriyle, "Ateş diyorum kızım. Burada diyorum. Sevdiğim çocukla aynı okulda olacağım, bunun kadar güzel ne olabilir?"
Umursamaz bir ifadeyle, "Yani?" diye sordum.
Beynimde hala 'sevdiğim çocuk' sözü dönüyordu. Ateş, Hazal'ın sevdiği çocuktu fakat dün gece ahlaksız dokunuşlarına ve sözlerine mahruz kalmıştım.
"Deren ya!" dudaklarını büzdü. "Çok soğuksun kızım. Adam akıllı dedikodu yapılmıyor seninle."
Cevap vermeden müdürün odasına doğru döndüm. Adımlarımızı oraya yönlendirip kapıyı çalmadan içeriye girdim.
Otuzlarında olan adam önce kaşlarını çatsa da bakışlarını bize yönlendirdi. "Siz yeni gelen öğrenciler olmalısınız."
"Evet, hocam." Hazal konuşurken çalan kapıyla oraya döndüm. Devrim nefes nefese içeriye girdi. Yanımıza gelip kısık sesle, "Selamın Aleyküm, bacılarım." demesiyle dudaklarımı birbirine bastırıp, " Aleyküm Selam." dedim.
Hazal kıkırdayınca müdür tuhaf tuhaf bize bakıp elindeki kağıtları karıştırdı. "Sınıfınız 12-B," gözlerini kağıtlardan kaldırıp bize tekrar çevirdi. "Kulüplerinizi Zeynep Hoca'ya söyleyerek seçebilirsiniz. Sınıfınıza gidebilirsiniz."
Onayladıktan sonra koridora çıktık. Hazal heyecanlı ifadesiyle bize döndü. Sarı saçlarını savurarak, "Kızlar, hala inanamıyorum! Çığlık atmak istiyorum." yüksek sesle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KEFENİ
Teen FictionHayat, bize karşılaşmak istemediğimiz birçok şey gösterir. Ama önemli olan onların üstesinden gelebilmektir. Sanki masmavi dibi belli olmayan bir okyanusun içindeydim. Fakat o okyanusun içinde ne olduğunu anlamadan yanıyordum. İnsan okyanusta nasıl...