Bölüm VIV.

327 6 0
                                    

 

Bilinmeyen Bir Yer…

 

“Duydun mu Konata, Diablorpheus ve Pariston görevi mahvetmişler. Kukuku…Diablo’dan hiç beklemezdim doğrusu.” diye abartılı tavırlarıyla Uni kıs kıs güldü. Konata ‘Diablorpheus’u duyunca artık aç olmadığına karar vererek dibinde azıcık bir şey kalmış yemeğini tahta masaya fırlatıverdi. Uni’yi genelde umursamazdı, gösterişçi ‘diva’nın tekiydi, ancak herhangi bir cümlede Diablorpheus/Diablo kelimesi geçince kulaklarını o tarafa dikiyordu. Uni görevleriyle ilgili bir şeyler zırvalarken Konata’nın yüzüne bir sırıtış oturdu. Eğer görevde başarılı olamamışlarsa…

Tek kelime etmeden masadan kalktı ve Uni’nin itirazlarına rağmen Coppelicus’un taht odasının yolunu tuttu. Şimdi rapor veriyor olmalıydılar.

Coppelicus genelde Diablorpheus’a çok düşkün olduğundan işler eğlenceli bir şekilde sarpa sarabilirdi.

Diablo. Diablo. Diablo. Soğuk hiddet alevleri vücudunu sararken sinirlerine hakim olmaya çalıştı, karşılaştığı her insan ondan iki metre öteye kaçıyordu. Muhtemelen yüzündeki histerik sadist sırıtıştan dolayı olmalıydı. O kadına bir gün gününü gösterecekti, hesap günü geldiğinde Diablo yer yarılsa da içine girsem diye yalvaracaktı ona. Konata’yı o kasaba meydanında rezil ettiğinden beri Diablo’ya saplantılıydı, bir gün o kadını dizlerinin üzerine getirecek ve bütün hücreleriyle ona yalvarmak zorunda bırakacaktı. Sırf kaybettiği için buradaydı.

Sırf onun yüzünden hizmet ediyordu bu Coppelicus denen salağa.

“Diablorpheus’tan bu kadar çok mu nefret ediyorsun?” Gölgelerden gelen ses Konata’nın fren yapmasına neden oldu.

Lanet kadın nasıl fark ettirmeden arkadan yaklaşacağını çok iyi biliyordu. Burada saygı duyduğu tek bir insan varsa o da bu kadın Beatrice’ti, onda hoşlandığı bir şeyler vardı, teninin altında dolaşan karanlık, sinsilik, buz. Konata’ya sorsalar tam olarak adını koyamazdı ama bir şekilde Beatrice onu anlıyordu, Konata bildi bileli Beatrice’i kendi dengi olarak görürdü.

Bunu ona söylediğinde Beatrice’in ağzının kenarı merakla hafifçe kalkmıştı, sanırım Konata kadını eğlendiriyordu. Normalde hoşlanmadığı bir şeydi ama Konata nedenini sormamıştı.

Konata arkasında Beatrice ile yürümeye devam ederken kadının sorusunu düşündü. Nasıl Diablo’dan nefret etmezdi? Bütün itibarını yitirmişti, özgür bir seri katilken bu organizasyona bağlanmak zorunda kalmıştı. Diablo’dan nefret ediyordu, onun sahip olduğu güçten de. Her şey her zamankinden daha saçmaydı.

“Saçma.” diye tekrarladı her gün defalarca söylediği kelimeyi. O anda biri kolunu Konata’nın omzuna attı, Beatrice hayatta birine yakınlık göstermezdi. Kolu kırmamaya özen göstererek sıkıca kavradı ve silkindi. “Uni. Bana dokunmamanı kaç defa—“

“Özür, özür!”

“Bir daha sözümü kesersen ne olacağını biliyorsun.”

Uni omuz silkerek dil çıkarmaktan başka bir şey yapmadı. Konata arkasında Beatrice’in hafifçe içini çektiğini duydu ve kadına hak verdi.

Taht odasının yirmi metrelik kapılarından geçtikten sonra sonunda Coppelicus’a ulaştılar.

Aradığı kişi çoktan oradaydı.

“A-haa! İşte başarısız ikilimiz!” diye konuyu dağıtan Uni Konata’nın bakışlarını Diablo’nun üzerine çekti.

“İncelikten yoksunsun Pariston,” Coppelicus’un sesi arkasında olduğu kara perdeden iki grup arasına bomba gibi düştü. Anında gerginlikle ağırlaşan hava kayboldu ve hepsi başlarını önlerine eğdiler.

Ai Günceleri: Ai'nin KristaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin