6.

5.8K 727 396
                                    

"biraz yorgun hissediyorum. uzanalım mı?"

ince kolları ile belime sarılıyor. her şeyin başladığı yerde, kumsaldayız. ayaklarımız çıplak, paçalarımız tuzlu su ile ıslanmış ama üşümüyoruz. belki de yine, sımsıkı olduğumuzdan.

az önce yürüdüğümüz kumların üzerine uzanıyoruz. sırtım ince kum taneleri ile, göğsüm taehyung ile buluşuyor. saçlarını seviyorum. gittikçe uzayan ama seyrekleşen saçlarını. sonra ince belini sarıyorum, daha da yakın olalım diye. nefeslerimiz bir olsun istiyorum, sımsıkı olalım.

"jeongguk," kısık sesi ile, dudaklarına en çok yakışan şeyi, ismimi söylüyor. o zamana kadar farkında değilim, adımın ne denli güzel olduğunun. "ben, bugün biraz yorgun hissediyorum ama, farklı bir yorgunluk bu." silik bir gülümseme yerleşiyor yüzüne. dudaklarının yukarı kıvrılması en çok sevdiğim şey iken, şimdi istemiyorum gülümsemesini, veda tebessümü bu. "anlıyorsun değil mi?" elleri yanaklarımı avuçluyor. gözlerimizi kırpsak bir kere, ıslanacak yanaklarımız. gülümsemeye çalışıyorum, çok çabalıyorum bunun için ama o gidiyor. gülemiyorum.

"güzelim," seviyor, ona böyle seslenmemi. bir gün, adından çok bu kelimenin hoşuna gittiğini söylemişti. güzelim, güzel hissediyormuş. ben cümlelerimi tamamlayamazken, o gülümsüyor sadece. biliyorum, çok güzel hissediyor. hissetmeli de, ölüm bir insanı nasıl güzel gösterir, bilemiyorum ama, o güzel. onun güzel yüzünde, ölüm de güzel.

"sevgilim, seni ne kadar sevdiğim hiç aklından çıkmasın olur mu?" göz çevresi kırmızıya bürünmüş, tıpkı batan güneşin dağınıklığı gibi, kıpkırmızı olmuş güzelimin gözleri. "çiçeklerimizi de sula, biliyorsun. sevgiye ihtiyaçları var. tek tek sev yapraklarını olur mu?" titriyor sesi hafiften, o an hisleşiyoruz işte. ruhum çekiliyor, taehyung gidiyor.

"jeongguk-ah," göğsüme yaslanıyor hala. ayaklarımız birbirine dolanmışken güçsüzce elimi tutuyor. "beni hiç aklından çıkarma olur mu? benden sonra üzülmeni isteyecek kadar bencilim ben." titrek sesi tam soluma denk geliyor. onu bu dünyadan çekip çıkarmak istiyorum. yalnız kalabileceğimiz evrenler keşfetmek, ellerini sıkıca sarmak istiyorum. her şeyin düzeleceğini uzun saçlarına fısıldamak, çillerinden öpmek istiyorum. çiçeklere onu fısıldamak, yalnızca gülümsemesini görmek istiyorum.

"güzelim, ben yalnız bırakamam ki seni," komikmiş gibi gülümsüyorum öylece. "tek başına hiçbir yere gidemezsin. küseyim mi sana yoksa?" yalandan çatıyorum kaşlarımı. yanaklarım ıslak ıslak ama onun için güçlü durmaya çabalıyorum.

"jeongguk, seni seviyorum." göğsümden ayrılıp yanıma uzanıyor. yüzyüze, kumların üzerindeyiz. bir elim çökük yanağında dinlenirken diğeri gözyaşlarını siliyor. "seni seviyorum." kesikleşen nefesleri yüzüme çarpıyor gerçeklerimiz gibi. inanmak istememişim ki ben şuana kadar. şimdi farkına varıyorum her şeyin. taehyung'un gerçekliği somut olarak yanımda uzanıyor, farkına tam da o an varıyorum. yalnız ölüyor o, ben ellerinden bile tutamıyorum. aptal gibi izliyorum sadece, her zaman yaptığım gibi. yüzüstü bıraktım ya onu, yalnız ölüyor ya.

dudakları soluyor yavaş yavaş, hıçkırıklarıma uçuşan uzun saçları karışıyor biraz biraz, onun yüzü hala karşımda. gülümsemeye çalışıyorum çünkü hala yanımda. gülümsemeye çalışıyorum çünkü biz ayrılmayacağız.

doğruluyorum yavaşça, kucağıma alıyorum güzelimi. titrek ayaklarım ve savsak adımlarım ile denize, denizimize yürüyorum. önce ayaklarımız buluşuyor su ile. eskisi kadar soğuk değil, bizi karşılar gibi sımsıcak busan suları. gözyaşlarıma karışıyor tuzlu su ve, bedenlerimizi dibe çekiyor.

sımsıkıyız hala, sımsıkı sarılıyorum biriciğime. ıslanan saçlarını boynuma yaslıyorum. mutluyum, en azından acı hissetmiyor o, ben yükleniyorum omuzlarıma her şeyi. yeterince yoruldu benim güzelim. tüm yükünü üstleniyorum.

dipteyiz. dibe batıyoruz gittikçe, güneş ışığı ince bir çizgi halinde vuruyor yüzümüze. güneş yavaş yavaş batarken biz de batıyoruz. dibe, en derine.

ölüyoruz, güneşin yerini yıldızlara bırakması gibi çekiliyoruz dibe.

gidiyoruz,

ama birbirimizden değil.

çünkü, çünkü taehyung'un yiten nefesleri benimkileri de götürüyor yanında, belki de bu yüzden birbirimizden gidemiyoruz.

kırmızı bir ip parmak uçlarımızda, kalplerimizi -ya da kaderimizi bağlıyor. günü bitiriyoruz. o gün ölüyoruz.

busan kıyılarına vuracak bedenlerimiz, güneş doğacak ve gün başlayacak. birbirine dolanmış ruhlarımız yine o kumlarda uzanacak.

hayatımıza giren hastane koridoru, taehyung'un gözyaşları ile sızlayacak. çiçeklerimiz bizi özleyecek ama, radyonun cızırtılarında öpüşmelerimiz çalacak.

biten kırmızı şarapların dibinde kahkahalarımız yaşayacak ve ben,

taehyung'u sevmeye devam edeceğim.

taehyung'u sevmeye devam edeceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

saudade;

portekizcede aşık olduğunuz kişinin yokluğunda hissettiğiniz derin özlemi ifade eder.

teşekkür ederim, buraya kadar okuduysanız eğer minnettarım.

yeni kurgularda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.

saudade | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin