40.Bölüm: Son Koz

22.2K 1.2K 66
                                    

Keyifli Okumalar❤

    ~~~~~~~~~

  Masada duran ellerinin üzerinde hissettiği ellerle yutkundu Minel. Yiğit'in gözlerindeki yakarış daha da çıkmaza girmesine neden oluyordu. Yiğit'in ise kelimeler boğazında paraparçaydı. Nasıl soracaktı o soruyu? Gerçekleri dumaya nasıl dayanacaktı bilmiyordu.

" Sana tek bir soru soracağım ve sadece bir defa yanıtlama hakkın var. Beni neden bırakıp gittin Minel? "

  Neslişah Hanımın tehditkar sesi kulağında yankılanırken, gözünden akan bir damla yaş yarasının üzerine tuz, sevdasına hasret oldu. İçi yanıyor, kavruluyordu ama ne çare? Bir defa tadılmıştı ayrılığın acı tadı. Her gece yarinin yerine uzanmış uykuya dalnıştı keşkeler. Artık zamanı gelmişti. Yalanın gölgesine sığınmak yerine gerçeğin yakıcı sıcağında kavrulma vaktiydi.

  " Be- ben nasıl anlatacağımı bilmiyorum. O kadar zor ki. "

  Yiğit, Minel'in yanağından akan yaşları iki elinin baş parmaklarıyla usulca silerken Minel'in gözlerini kendisinden kaçırması huzursuzlanmasına neden olmuştu.

" Kaldır başını Minel ve gözlerimin içine bak. "

" Yapamam Yiğit. Bu kadarına gücüm yok ne olursun bırak ne anlatacaksam böyle anlatayım. "

  Yiğit, öne doğru uzanıp Minel'in alnına minik bir öpücük kondurdu. Bu öpücük ile derin bir nefes alan Minel, Yiğit'in ellerini daha da sıkı tutarak olanları anlatmaya başladı. Neslişah Hanımdan deli gibi korksa da Yiğit'in bu defa yanında olacağını biliyordu.

" Bizim mezuniyet töreninden çok kısa bir süre önce annen benimle görüşmek istedi. Kıramadım, belki aramızdaki buzları eritmek istiyordur sandım. Buluşmaya gittiğimde eğer senden ayrılmazsam seni öldürteceğini söyledi. Elindeki telefonundan eli silahlı bir adamı gösterdi. Silahı sana doğru tutuyordu. O an, o kadar çok yalvardım ki ona. Ayaklarına kapandım ama olmadı. Beni senden bile isteye ayırdı. Çok istedim sana anlatmayı ama peşime adam taktığını biliyordum. Sana anlatırsam kendimden geçtim seni öldüreceğini ikaz edip durdu. Çok korktum Yiğit. Belki sensiz kalacaktım ama senin nefes alıyor olman bile yetecekti bana.  Be-ben..."

  Hıçkırıklara boğulan Minel'e sıkıca sarıldı Yiğit. Onu öyle bir sardı ki kollarına tüm acısını, pişmanlıklarını söküp aldı yüreğinden sanki. Gözlerinden akan yaşlar sevdiği kadının saçlarına yağarken bir kez daha nefret etti annesinden. Artık kararını çoktan vermişti. Minel'i de alacak ve buralardan gidecekti.

" Tamam ağlama Minel'im, bak ben yanındayım. "

" Ben çok pişmanım Yiğit. Keşke zamanında gelip anlatabilseydim sana. "

" Sen o an için doğru olanı yapmışsın. Suç senin değil bunu ikimiz de  biliyoruz. İnan bunu bize yapanlardan bir bir hesap soracağız. Hepsi biz nasıl acı çektiysek paylarına düşen acıyı çekecekler."

  Yiğit Minel'den ayrıldıktan sonra ellerini kavuşturup İzmir'in masmavi denizine dikti gözlerini.

  " Söylemiştim hatırlıyor musun?  Kendime söz verdiğimi. Beni bırakıp gitmenin hesabını soracaktım sana. "

  Minel, duyduklarıyla gözlerini korkuyla Yiğit'in gözlerine dikti.

" Ne yapacaksın bana? "

  Yiğit, Minel'in korkak bakışlarını gördüğü anda evlilik teklifi yapacağı zaman aldığı yüzüğü kıpkırmızı kutusunun içinden çıkartıp buruk bir gülümsemeyle sevdiği kadına baktı.

NİKÂH MASASI ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin