2

1.4K 137 74
                                    

Herkese Merhaba.

Ölmemeye Çalış'ın ilk bölümüne hoşgeldiniz.

Yayımlanan bu bölümle hikayemize giriş yapmış bulunmaktayım. Fakat, üzülerek Rüyada Saklı sezon finali yapmadan bu hikayeme yeni bölüm ekleyemeyeceğim.

Her neyse sonuçta elimizde bir bölüm var ve o beklenen bölüm bu satırların altında

Hepinize iyi okumalar dilerim.
Yeni bölümleri beklerken Ölmemeye Çalışın😏

.

Bu hikayede zaman atlamaları vardır. Bu yüzden bölüm başındaki tarihlere dikkat edilmesi yazar tarafından önerilir.

Bazı bölümlerde rahatsız edici öğelere yer verilmektedir. Yazar tarafından ayrıca bölüm başlarında bilgilendirme yapılacaktır.

🔸

1 Kasım 2035

Ayağımın altında ezilen yaprak sesleri kulaklarıma bile ulaşamıyordu. O kadar hızlı koşuyordum ki tek duyduğum, kalbimin kulaklarımda uğuldayan sesiydi.

Ormanda, arkamı son kez kontrol ettikten sonra son ikametgahıma, yani on gün önce bulduğum terk edilmiş eve daldım. Eve girer girmez de kapıdaki tüm eski tarz anahtarlı kilitleri bir bir kilitledim. Böyle teknolojik bir evde hala kapıda kilit bulmasına ne kadar sevineceğimi anlatmak istesem bile açıklayamazdım. Anahtar, tarih olmuş, müzayedelerde antika olarak satılmaya bile başlanmıştı. Artık her evin kapısında, sadece ev halkının ve onların atayarak, onayladığı insanların açabildiği parmak okutmalı ve buna ek olarak yüz tarama sistemi ile güçlendirilmiş bir güvenlik söz konusuydu.

Eh benim gibi teknoloji sever birinin ise bu "Üstün Teknoloji" olarak adlandırılan sistemi kırmam sadece iki dakikamı almıştı. Çok mu akıllıydım? Hayır. Sadece bu sistemin kodlanış alt yapısını çok iyi biliyordum.

Eve girmemin ardından gözlerimle saniyeler süren bir arayıştan sonra kapının arkasına önceden ayarladığım ağır koltuğu gücümün kalan son kırıntılarını kullanarak sürükledim.

İç güdülerim, benim son zamanlarda ki kurtarıcım ve güvendiğim tek şey olmuştu. Tamamen ilkel benliğime ait yaşama arzumla hayatta kalkıp, ihtiyaçlar hiyerarşisinde ki fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarım haricinde çok sınırlı şeyler yapabiliyordum.

Ben Serra Sipahi Karakaya. Kırk üç yaşında, kaçak ve bundan dört ay önce o çok sevdiği! kocasını canice öldürmüş kadın.

Hayatı heba olmuş, yaşarken binlerce kez öldürülmüş, şeytanın bile bakıp, acıyarak iç çektiği cehennemi tatmış Serra.

Yıllar sonra aldığım bu nefesleri ilk kez zorunluluktan değil isteyerek, özümseyerek ve az da olsa özgürce ciğerlerime konuk ettim.

"Özgürsün Serra. Onlar seni bulamayacak ve sen bu rahat nefesleri daha çok alacaksın." diye tembihledim kendi kendime.

Nefes alış verilerim düzene girmeye başladığında, bedenimde kol gezen adrenalin seviyemin de düşmesiyle beraber yeniden ana güvenlik problemim baş gösterdi.

Şuan içinde bulunduğum akıllı evin güvenlik sistemine kısa devre yaptırmamın hem iyi hem de kötü yönleri vardı. İyi yanı, ev içi kameraların çalışmaması, evi kendi evimmiş gibi kullanabilmek ve eski stil yaşamımı sürdürebilmemdi. Kötü yanları ise tamamen güvenlik sistemlerinden mahrum kalmamdı. Ve bu yüzden de her an diken üstünde hayatta kalmaya çalışıyordum. Ama ilerleyen teknolojiden uzak kalmamak ve evde geçirdiğim yıllarda uzmanlaştığım tek şey şuan benim hayatımı kurtarıyordu.

Ölmemeye ÇalışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin