Anadolu’da yeraltı ülkesi:
1960’li yıllarda Nevşehir’in Kaymaklı ve Derinkuyu kasabaların altında yer altı kentleri ortaya çıkarıldı. Nevşehir’in 27 km. güneyindeki Derinkuyu’da 20 yıldan fazla süren kazılar sonunda, toplam 6 kat ortaya çıkarıldı. Odalar tünellerle birbirine bağlanmıştı. Derinlerde henüz ulaşılamamış birçok katın da bulunduğu anlaşıldı. Bölgede kazılar sürdü. Nevşehir’in 18 km güneyindeki Kaymaklı kasabasını altında da bir başka yer altı kenti bulundu. Burada katların sayısı 8’di. her birinde 15 oda vardı. Hem Derinkuyu’da hem de Kaymaklı’da ortaya çıkarılan yer altı kentleri incelendiğinde, ortaya bir mühendislik mucizesi olduğu anlaşıldı.
Mükemmel bir havalandırma sistemi ile ısı daima sabit kalıyordu. Kayaların yapısı yumuşaktı. Fakat makine kullanmadan bunları oymak imkansız gibi görünüyordu. Basamaklar ve dehlizler yoluyla bütün odaların birbirleri ile bağlantısı vardı. Yapılan araştırmalar sonunda, bu yeraltı kentlerinde, Romalılardan kaçan Hıristiyanların saklandığını tespit edildi.
Hıristiyanlar buralarda yaşamış olabilirler, ama kentleri yapmış olamazlar. Çünkü o dönemin bilinen mühendislik tekniği bu kentleri inşa edecek düzeyde değildi.
“Tanrıların Arabaları” adlı kitabıyla bütün dünyada tanınan İsviçreli Araştırmacı Erich von Daniken 1982 yılında Türkiye’ye geldi. Kaymaklı ve Derinkuyu’da incelemeler yaptı. Daniken’e göre, bu yer altı kentleri havadan gelen saldırılardan korunmak için inşa edildi. Peki ama insanlara saldıranlar kimlerdi?
Daniken “Bunlar, bir zamanlar dünyayı idare etmiş uzaylılardı” diyor. İddia gerçekten çok ilginçtir. Çünkü Kaymaklı ve Derinkuyu yer altı kentlerinin bugünkü halini inceleyen mühendisler, buraların mükemmel sığınaklar olabileceğini ileri sürdüler. Hem de toplam 50.000 kişinin barınabileceği bir sığınak!…
Kaymaklı ve Derinkuyu köylüleri arasında yaygın bir amaç var. Onlar ne Daniken’i tanıyorlar, ne de onun tarihi ve bilimi altüst eden ünlü tezlerini…
Köylüler, dedelerinden duydukları, dedelerinin de dedelerinden duymuş oldukları öyküleri anlatıyorlar.
Buna göre, çok eski zamanlarda bu topraklarda melekler yaşıyormuş. Bu melekler buraya göklerden uçarak gelmişler. Ülkeyi çok beğenmişler ve yerleşmeye karar vermişler.
Fakat bir süre sonra göklerden başka ziyaretçiler de gelmiş. Bunlar kötü cinlermiş ve amaçları iyi melekleri yok etmekmiş. Uzun zaman çarpışmışlar ama melekler kötü kuvvetli cinlerle baş edememişler. Onların etkilerinden korunmak için sihirle yer altı kentlerini yapmışlar ve dünyanın içine saklanmışlarmış.
Melekler hâlâ saklanıyorlarmış. Köylüler onların bazı geceler nurdan ışıklar halinde göğe yükseldiğini görüyorlarmış.
Arkeologlar, Nevşehir bölgesinde henüz ortaya çıkarılamamış bir çok başka yer altı olduğunu tespit ettiler. Bu iddiaya göre, -eğer bu doğruysa- Anadolu’nun altında bir yer altı ülkesi var demektir!…
Norveç’teki Dolsten mağaralarının yeraltından ve denizaltından İskoçya’ya kadar uzandığı iddia edilir. Ernst Betha’a göre, Güney Harz dağlarındaki bir giriş İran’a kadar uzanmaktadır.
Mısır’da yayınlanan “Bilinmeyen Dünyaya Giden Esrarlı Yol” adlı kitapta, Gize Piramidi’nin altındaki sonsuz bir tünelden söz edilir. Bu tünel dünyanın içine kadar uzanmaktaydı.
Bilim adamları, Batı Afrika’da Atlantik Okyanusunun altından geçen bir tünel girişi keşfetmişlerdi.
Moskova şehrinin altında Stalin tarafından yaptırılmış bir yer altı sistemi vardır. Burası yüzbinlerce insanı barındırma kapasitesine sahip, askeri komuta merkezleri, tamirhaneleri, hastaneleri, mühimmat depoları ve demiryolları ile tam bir yer altı kenti manzarası arz etmektedir.
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in caddelerinin 15 m. altında, bütün girişleri birbirine bağlı olan bir mağara şebekesi mevcuttur. Bu tip mağaralara Cordoba ve Parana gibi Arjantin şehirlerinin altında da rastlanmaktadır.
Newyork’ta yeraltında bulunan metronun yanında üçgen şeklindeki bir tünel sistemi mevcuttur. Diğer bir tünel sistemi ise, Manhattan’ın altındadır.
Japon yazar Shun Akiba, “Teito Tokyo Kakusareta Chikamono Himitsu” (İmparatorluk Şehri Tokyo: Gizli Yer altı Şebekelerinin Sırrı) adlı kitabında (2002) Tokyo şehrinin altında bir yer altı şebekesi olduğunu iddia etmektedir. (Kaynak: The Japan Times, 1 Mart 2003)
Macaristan’daki Eger şehri yakınlarında oldukça eski ve 60 km. uzunluğunda, yüksek bir teknoloji kullanılarak açıldığı sanılan tünelin kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor.
Afganistan’ın kuzeyinde, Atlantis’ten kaçabilen insanlar tarafından yapıldığı iddia edilen, tünel ve bunker harabeleri bugün bile görülmektedir. Efsanelerde buralarda “Agarti” denmektedir.
ABD’li araştırmacı Dr. Ron Anjard “Pursuit Magazine”de yerlilerin efsanelerini değerlendirdiği bir makalesinde (1978) ABD’de 44 adet yer altı şehri olduğunu iddia etmişti. Bu kabilelerden “Anjard” kabilesi, yer altı şehirleri ve onlarla ilgili medeniyetler hakkındaki bilgilerini halen gizli tutmaktadır.
1895 yılında Kaliforniya’da bulunan Yosemit Vadisinde araştırma yapan bir grup bilim adamı, 2.50 m. boyunda bir kadın mumyası bulmuştu.
Nevada’da bir insana ait dev bir uyluk kemiği bulunmuştu. Bu kemiğin büyüklüğünden, o insanın 3 m. boyunda olduğu ortaya çıktı.
J. C. Brown, 1904’de Cascade dağlarında (Wilson/Arizona yakınlarında) bulunan bir mağarada dev insan kemikleri buldu.
ABD’de Dr. R. F. Bruce, 1964 yılında, Colarado çölündeki Panamit Dağı’nın güneyinde 80.000 yıl öncesine kadar uzanan eski bir medeniyete ait mağaralar sistemi buldu. Dr. Bruce’un buluntuları değerlendirmesine göre, buralarda yaşayanlar 2.70-3.10 m. boyunda dev insanlardı!… Dr. Bruce bu insanların yok olan Mu imparatorluğunda yaşamış olduklarını iddia etmişti.
İddialara göre, 10 Nisan 1963’de Amerikan “Trasher” nükleer denizatlısı, deniz altındaki geçitleri ve mağaraları incelerken iz bırakmadan kaybolmuştu.
Kaliforniya’daki ünlü “Ölüler Vadisi”nin altında da yer altı olduğu iddia edilmektedir. Buna benzer iddialar, Güneybatı Nevada, Grand Canyon ve Pennsylvania için de ileri sürülmüştür.
Washington’daki ünlü “Beyaz Saray”ın altında da eski bir tünel sistemi olduğu iddia edilmektedir.
Peru’daki Cuzco şehri yakınlarındaki devasa tünel sistemine giriş, bir grup bilim adamının 1923’de burada kaybolmasının arından polisçe kapatılmıştı.
Tibet’te ve Keşmir’in kuzeydoğusundaki Karakurum’da yer altı şehirleri vardır. Bunlar “Taklamakan Altın şehirleri” diye anılırlar.
“The East Caves of Syracuse” adıyla anılan Syracuse, New york’ta bir tünel sistemi mevcuttur. Bu tünel sisteminin girişi deniz tabanının altındadır ve Amerika’nın doğu kıyısı ile İngiltere’yi birleştirmektedir.
Güney Almanya ve Avusturya’da rastlanılan esrarengiz mağaralar ve mağara sistemlerini burada belirtmeden geçemeyiz. Bunların yapay olması da başka bir gariplik arzetmektedir. Çünkü bu mağaralar normal bir insan için oldukça basık ve dardır. Ayrıca Avusturya/Steirmarkt’da 1912 yılında bu mağaralarda yapılan bir araştırmada, küçük yapılı insanlara ait olduğu sanılan iskeletler bulunmuştu.
ABD’deki Salt Lake City’in altında çok eski zamanlardan kalma tüneller ve katakomb’lar ağı vardır.
(U.S Public Law 100-691) ABD yasaları yer altı tesisleri ve mağaralarla ilgili her türlü bilginin kamuoyundan gizli tutulmasını emretmektedir. Bu yasayla “İç Dünya” ile ilgili her türlü bilgi kamuoyundan gizlenmektedir.
• Turgut GÜRSAN, Yeraltındaki Gizli Dünyalar, s. 39-44
Arkadaşlar parapisikoloji yani telekinezi, durugörü gibi yetenekleri geliştirme ve oluşturma hakkında bilgiler istemişsizin fakat çok klasik konular bunlar ve ben şu ana kadar başarabileni de görmedim (zaten sahip değilse). Ama eğer hala istiyorsanız gelecek bölümde olur, bunun dışında istediğiniz konular varsa mesaj veya yorum olarak yazarsanız sevinirim. Sizin istediğiniz konuyu yazarsam bölüm sizin olur :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paranormal Bilgiler
De TodoSizce yaşadığımız ve yaşlandığımız dünya trafik ışıkları, arabalar, evler ve insanlardan mı ibaret? Gerçekten bir ömür boyunca algılayacağımız şeyler sadece günlük hayatın realitesinde kaybolmuş anlamsız kısır döngülerin içinde mi olacak? Hiç sanmıy...