3.Bölüm (Özlem)

602 128 50
                                    

Gray, kızın bu tavrı karşısında ne yapacağını şaşırmış bir halde kalakalmıştı.

"Juvia, kolumu bırak." bunu söylerken sinirliydi. Onu aldatan kızın yanında kalmak canını yakıyordu.

O günü hatırlayınca elini sert bir şekilde çekti. Mektubu aldığı ilk zaman gülmüştü, şaka olduğunu düşünmüştü çünkü Juvia'ya güveniyordu. Böyle bir şey yapamayacağından emindi.

Sonra telefonuna Juvia'dan 'Gray-sama, mektubu aldın mı?' diye bir mesaj gelince içine bir kurt düşmüştü. Yine inanmak istemese bile en azından son bir kez Juvia'yı görebilirim, düşüncesiyle biletini bir buçuk saat erteletip yarışmanın olduğu yere gitmişti.

O kadar gergindi ki, giderken bastığı zemin titriyordu sanki. Ayaklarını basıyordu ama zemininin bir sertliği yoktu, ayağının altından kayıp gidiyor gibiydi.

Mektubu düşününce, Juvia'nın onu yanına çekip, gitmeden önce son bir kez görebilmek için şaka yaptığı fikri, aklına bunun gerçek olmasından daha fazla yatıyordu.

Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur, onun için Juvia demekti. Juvia suyla ilgili her şeyi çok severdi ve Gray'de ona eşlik ettiğinden, artık soğuk, yağmur, kar hiçbiri ona bir dert olmamaya başlamıştı.

Tüm bunlar ona mavi saçlı güzel sevgilisini hatırlatıyordu, bu yüzden gülümsedi. Mektup üzerinde düşünmeyi bırakmıştı.

Yağmur hızlanınca o da koşar adımlarla spor salonundan içeri girmişti. Juvia'nın soyunma odasını bulduğunda gülümseyerek içeri 'Süpriz!' diyerek dalmak üzereydi ki içeriden sesler geldiğini duydu.

Aralık kapıdan gördüğü şey kanını dondurmuştu. Onu olduğu yere mıhlamış, hareket edememişti.

Juvia ve Lyon çok yakın bir konuşma içerisindeyken, Lyon'un Juvia'yı öpmesi üzerine sevgilisi hiçbir tepki vermemişti.

Gray daha fazla orda kalamayacağını hissetti. İçeri girip Lyon'u öldüresiye dövmek, Juvia'dan da hesap sormak istiyordu.

Ama Juvia'nın yarışması vardı ve bunu yaparsa bütün morali altüst olurdu. Hatta yarışmaya katılmazdı bile, aylarca çalıştığı emeğinin çöpe gitmesine de izin vermek istemediği için hiçbir şey söylemeden sessizce uzaklaştı.

Dışarı çıktığında duvara bir yumruk atmıştı, elinin acıyor oluşu aklına gelen en son şeydi. Daha çok nasıl bu kadar aptal olabildiğini düşünüyordu.

Sağanak başlandığında sırılsıklam oluşu onu rahatsız etmiyordu, aksine gözyaşlarını sakladığı için bu durumdan memnundu.

Mektuptaki cümleler kafasında tekrar tekrar tekrar kendini başa sarıyordu. 'Üzgünüm ama seni hiçbir zaman sevmedim'

Gray bu cümleyi, Juvia'nın yazdığına inanmakta zorluk çekiyordu. 'Hep aklımda başka biri olduğu gerçeğini unutmaya çalıştım.' Hiçbiri. Sanki bu cümlelerin hiçbiri ona ait değilmiş, olamamış gibi geliyordu.

Ama gördükleri her şeyin özeti değil miydi? O an aklından çıkmıyordu. Kendisinin öpmeye kıyamadığı kızı bir başkası hiç düşünmeden öylece öpüyor muydu yani?

Kafayı sıyırmak üzereydi. Ne zamandır birlikteydiler? Kendisine ne zaman söylemeyi düşünüyorlardı? Bu mektup olmasaydı daha ne kadar aldatılacaktı?

Biri onu sırılsıklam olduğu için uyarmış ve hasta olacağını söylemişti ama Gray'in umrunda bile değildi.

O zaten hasta gibi hissediyordu. Midesi bulanıyor, başı dönüyor, elleri titriyordu. Aklından çıkmayan o öpüşme anı, mektuptaki cümlelerle birlikte kafasında dönüp duruyordu ve onları zihninden atamıyordu.

Sağanak (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin