"Hadi ama geç kalacağız. Birazcık acele et!" Kader, Meral'e sesleniyordu. Meral her zaman olduğu gibi yine süslenip püslenmişti. "Kızım sadece okula gidiyoruz. Sen neden bu kadar suslendin." diye sormakta haklıydı Cemre. "Ay canısılar ben okula da gidiyor olsam yine de iyi giyinmeliyim. Bu arada bir tek ben değil siz de... Şu halinize bir bakın!" "Tamam Meral'ciğim sen haklısın biz haksızız!.." diye sitem etti Eylül. "Eylül sen okul çıkışı Ali'yle mi buluşacaksın?" diye sordu Cemre. "Evet. Siz beni beklemeyin."dedi Eylül. Kızlar okula gittiler. Okul çıkışı Ali,Eylül'ü bekliyordu. Eylül merak etti nereye gideceklerini." Nereye gidiyoruz?"
"Senin çok seveceğin bir yere."
"Söylesen olmaz mı?"
"Olmaz. Sürpriz."
"Hadi ama..."
"Olmaz canım sevgilim... Söylersem sürpriz bozulur."
"İyi tamam be! Söylesen ölürsün sanki!..
"Ben zaten senin o gözlerine ölmüşüm."
Eylül, Ali'nin bu lafı üzerine utandı ve başını öne eğdi.
Az sonra yeşil ve cennet gibi bir yerde Ali arabayı durdurdu." İşte geldik."
"Burası mı? Burası çok güzel..." dedi Eylül ve Ali'nin boynuna atladı. Biraz ilerlediler ve yere serilmiş bir örtü vardı. O örtünün üzerinde ise bir piknik sepeti duruyordu. "Bunlar senin için..."
"Çok teşekkür ederim." dedi Eylül. Onlar Ali'nin hazırladığı yemekleri yemeye başladılar. O kadar çok eğleniyorlardı ki ...
"Artık gitme vakti geldi Eylül."
"Zaman çok çabuk geçti. Ben hiçbir şeyin tadını fazla çıkarmadım ama..."
"Üzülme. Tekrar geliriz."
"Geliriz değil mi?"
" Geliriz tabi. Ama şimdi gitmemiz lazım. Karakoldan çağırdılar."
"Tamam hadi gidelim."
Ali elini Eylül'ün omzuna koydu. Eylül de elini Ali'nin sırtına koydu ve arabaya kadar böyle ilerlediler.
Arabada konuşmaya devam ettiler.
"Ali bizim 2 hafta sonra balomuz var. Sen de bana eşlik etmek ister misin?"
"Olur. Neden olmasın."
Araba evin önünde durdu ve Eylül arabadan indi. "Görüşürüz."
"Görüşürüz canım" dedi Ali ve arabayı sürdü. Eylül eve çıktı ve Songül'ün geldiğini gördü. "Aa Songül hoşgeldin."
"Valla asıl sen hoşgeldin."dedi Songül esprili bir dilde. Kızlar sohbet etmeye devam ettiler. Gecenin geç saatine kadar oturacağa benziyorlardı. Çünkü ertesi gün okula gitmeyeceklerdi. Kızların bitmek bilmeyen sohbeti yerini yorgunluğa teslim etti ve hepsi bir köşede uyuyakaldı.
Sabah olmuştu. O sırada Eylül'ün telefonu çaldı. Arayan kişi Ali idi.
"Uyandın mı prenses?"
"Sayende evet!.."
"Kızacağını bilseydim uyandırmazdım."
"Ben ve sana kızmak mı? Yok canım daha neler?! Neyse dökül bakalım. Sen neden aradın?"
"Seni aramak için illa sebebe mi ihtiyacım var? Özledim arıyorum. Olmaz mı?"
"Olabilir de... Ama bu saatte sanmam. Hadi Ali! Dökül!..
"Aşağı gel. Görürsün..."
"Aşağı mı?"
"........."
"Aloo? Orda mısın?"
"........"
"Çoktan kapatmış bile. Öküz!!!"
Eylül içinden geçirdi. 'Aslında öküz değil ya... Neyse en iyisi aşağıya ineyim de derdi neymiş anlayayım.'
Üstüne bir şeyler alıp aşağıya inen Eylül gozlerine inanamadı. 'Benim ince öküzüm...' diye içinden geçirdi.Sizce ne olmuş olabilir?
Hikayenin ilk bölümü hakkında yorumlarınızı bekliyoruz.😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#EYAL~
FanfictionEylül ile Ali'nin hikayesi bu... Bir aşk hikayesi bu... Tatlı ve şaşkın aşıklar onlar. Onların dilleri değil gözleri konuşuyor.