3.Bölüm

823 30 2
                                    

Sabah uyanan Eylül, kızların hâlâ yattığını gördü. Bir kişi hariç... Meral... Eylül uyandığında Meral tırnaklarına oje sürmekle meşguldü. Eylül içinden "Bu kızın ne ojesi bitiyor ne süsü!.." diye geçirdi. "Ooo günaydın Eylül Hanım." dedi Meral.
"Ne diyorsun sen ya!.."
"Kızım biraz erken kalksanız ne olur!?"
"Konuştu 'Uyuyan Güzel'. Ya canım arkadaşım tatil günleri öğlene kadar uyuyan ben miyim?"
"Ne oluyor ya? Ne yapıyorsunuz siz?"
"Al işte! Kader de uyandı. Hadi o zaman Kader'e soralım." Eylül Kader'e döndü.
"Kader,Meral tatil günleri öğlene kadar uyumuyor muydu?"
"Evet."
"Peki neden bugün erken kalkmış biliyor musun?"
"Hayır."
"O zaman ben sana söyliyeyim. Sırf oje sürmek için!.. Ve bize de 'uykucusunuz' diyor."
"Yok artık Meral! Tamam bir obur olduğumu kabul ediyorum ama asla uykucu değilimdir."
"O zaman kahvaltıyı hazırla da yiyelim."
"Ne kadar çıkarcısın Meral. Acıktıysan seni mutfağa alalım."
"Tamam yeter!! Ben hazırlarım kahvaltıyı." diye bağırdı Cemre.
"Bu ne sinir be!"
"Bugün bıdı bıdı konuşarak uyandırdınız. O yüzden olabilir mi bu sinir?!!"
"İyi tamam be! Neyse canısı seni mutfağa alalım. Ne de olsa laf ağızdan bir kere çıkar."
Meral bu olayı da fırsata çevirmişti. Cemre sinirle kalktı ve mutfağa kahvaltıyı hazırlamaya gitti.
Kızlar hazırlanan kahvaltılarını yediler ve evden ayrıldılar. Yağmur yağmak üzereydi. Kızların hepsi birbirinden ayrıldı. Kader,Songül ile, Cemre, Serkan ile, Meral,Mert ile ve Eylül de Ali ile buluşmak için birbirlerinden ayrıldılar.
Eylül Ali'nin yanına gittiği sırada yağmur hafiften serpiştirmeye başladı. Ali hemen elindeki şemsiyeyi açtı ve ikisi şemsiyenin altına girdi. Yürümeye başladılar.
"Acıktın mı?" diye sordu Ali.
"Evet."
"Şurdan köfte ekmek alalım mı?"
"Olur."
"Abi bize 2 köfte ekmek. Biri soğansız."
"Soğan yemez misin?"
"Hayır."
"Birbirimiz hakkında ne kadar da az şey biliyoruz. Meselaa: Kıskanç mısın?"
"Yanii bence seven kıskanır..."
"Ay hayır sen de onlardansın."
"Kimlerdenim?"
"Hani böyle sevgilisinin her giydiğine, arkadaşlarına falan karışanlardan..."
"Ama sen benim lafımın devamını dinlemedin. Seven kıskanır bence çok klasik ve saçma."
"Bence de. Ay bi an korktum."
Ali yalan söylemek zorunda kalmıştı.
"En sevdiğin renk ne onu bile bilmiyorum."
"Yeşil. Ama gözlerinin yeşili..."
O an mavi gözler yeşil gözlere kenetlenmişti. Bıraksalar öylece sonsuza kadar kalacak gibi...

 Bıraksalar öylece sonsuza kadar kalacak gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


O sırada adam seslendi."Ekmekler hazır."
Eylül adama doğru baktı. Ali ise hâlâ gözlerini Eylül'den ayırmamıştı. Hatta adamı bile duymamıştı. Adam tekrardan söylendi ve Eylül "Dürümler geldi." diyince Ali sadece "Hı..." diyebildi ve ekmekleri alıp parasıni verdi. Beraber yemeye başladılar.

2 gün sonra:
"Hadi canısılar ben çıkıyorum." Meral bunu kısık sesle söylemişti.
"Nereye Meral?!"
"Dışarıda bir hava alayım dedim Cemre. Ne kadar da abarttın."
"Bugün bulaşık çamaşır ve ütü sende."
"Ay hep bende ama..."
"Meral hep bende dediğin 9 gün öncesiydi. Hatırlatırım sırayla yapıyoruz. Abartma istersen."
"Tamam canısı bi haval alıp geleyim. Kendimi daha dinç hissederim."
"Aç pencereyi ordan hava al! Dışarı çıkarsan gün bitene kadar dışarıda kalırsın ben biliyorum. O yuzden doğru içeri. MARŞ MARŞ!!"
"Üf tamam be!.."
"Kızlar ben çıkıyorum. Eve bir şeyler alıp geleyim."
"Tamam Eylül."
Eylül evden çıktı ve yürümeye başladı. O sırada yanından geçtiği kafenin içinden gelen mis gibi kahve kokusunu içine çekti ve içeri girdi. Ama kapıdan adımını atar atmaz gördüğü manzarayla şok oldu ve gözünden bir damla yaş geldi. 'Neden ben hiçbir zaman mutlu olamıyorum?' diye içinden geçirdi.


Sizce ne olmuş olabilir? Yorumlarınızı bekliyoruz. Eylül ne görmüş olabilir? Ve gördüklerinden sonra ne yapacaktır?

#EYAL~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin