Eylül resmen yıkılmıştı. Hayatının en büyük acısını yaşamış gibi hissediyordu. Kolunu kesseler canı heralde daha az acırdı.
Gözünden dökülen yaşlara hakim olamıyordu Eylül. 'Neden ben?'der gibiydi.
Ağlaya ağlaya geri eve döndü. Evden içeri girdiğinde Cemre gördü onu. "Ne oldu Eylül?"
"Yok bir şey..."
"Nasıl yok bir şey?.."
"...."
"Eylül cevap verir misin lütfen?"
"Tamam Cemre üstüme gelme!"
"Söyleyecek misin yoksa zorla mı söyleteyim?!"
"Tamam söyleyeceğim. Yolda yürürken bir kafeye girdim. Girer girmez Ali'yi gördüm.
"Eee??"
"Yanında bir tane kız vardı. Bayağı samimi görünüyorlardı. Demek ki beni parmağında oynatıyormuş, beni ayakta uyutmuş."
"Emin misin Eylül? Yanlış anlamış olmayasın?"
"Ne yanlış anlaması Cemre ya..."
"Tamam ama... Yine de anlamadan dinlemeden onu yargılama."
Kader o sırada içeri girdi.
"Hoşgeld... Eylül!!! Bu hâl ne??"
Kader şaşırmıştı.
"Kader'ciğim ben sana sonra anlatacağım." der Cemre.
"Ama mutlaka anlat yoksa ben meraktan çatlarım."dedi Kader kısık bir sesle.3 saat sonra:
Eylül ağlamaktan yorgun düşmüş ve yatıyordu. Cemre ise başında bekliyordu. O sırada Eylül'ün telefonu çaldı. Arayan Ali idi. Cemre hemen telefonu alıp odadan çıktı. Ve telefonu açtı. "Alo..."
"Alo, Cemre sen misin?"
"Evet benim."
"Eylül nerde? Yoksa ona bir şey mi oldu?"
"Yok yok telaş etme. Bir şey olmadı."
"E o zaman o neden açmadı?"
"Uyuyordu. O yüzden ben açtım. Sanırım baş başa halletmeniz gereken bir mesele var."
"Ne oldu?"
"En iyisi sen gel. Sonra oturup konuşursunuz."
"Tamam ben yarım saate ordayım."
"Tamam."
Yarım saat sonra Ali gelmişti. Eylül ise uyanmıştı. Kapı çaldı ve Meral açtı. "Ooo 'Zampara Bey' de gelmiş." diye sitem etti Meral.
"Meral sakin ol ve bu meseleye sen karışma istersen." dedi Kader.
Eylül Ali'yi görünce odaya gitmek için ayağa kalktı. Ama Ali onu kolundan tutarak durdurdu.
"Ne oluyor Eylül?!."
"Yok bir şey!!"
"Nasıl yok bir şey. Bildiğin bana tavır yapıyorsun."
"O zaman git tavır yapmayacak birini bul. Ha pardon zaten bulmuşsun anlaşıldığı üzere!.."
"Ne?! Ne diyorsun sen Eylül?!!"
"Ne dediğim gayet açık ve net. 'Anlayana...' Gerçi sen anlamamazlıktan gelirsin ama neyse..."
"Eylül gerçekten ne dediğini anlamıyorum. Lütfenbiraz açık konuşabilir misin hayatım?"
"Senin başka hayatın da var. Ben diyeceğimi dedim. Gerisini artık sen düşünürsün. Hatta düşünmeye gerek yok bile. Bence biz ayrılalım."
"...."
"Tamam? Sen yoluna ben yoluma bundan sonra..."
"Sen gerçekten ne dediğini bilmiyorsun. Ve şu an kendinde değilsin. Bence kendine gel. Kafanı topla ondan sonra konuşalım bu konuyu."
"Ben kendimdeyim. Ama sen kendinde değilsin. Senden böyle bir şeyi asla beklemezdim. Beni hayal kırıklığına uğrattın Ali Göktürk."
"Ben mi seni hayal kırıklığına uğrattım? Ben sen mutlu ol diye elimden geleni yaptım ama demek ki boşuna yapmışım."
"Evet efendim boşuna yapmışsın. Ama o kıza yaparsan boşuna yapmamış olursun. Sen git onu mutlu etmeye çalış."
Sesler iyice yükselmişti. Ta ki Eylül'ün söylediği son cümleye kadar.
"Ne kızı ya? Neyden bahsediyorsun sen?!"
"O kafelerde buluştuğun kızdan bahsediyorum. Aynı anda ikimizi idare ettiğinden bahsediyorum."
"Ben kafeden hangi kızla buluşm..."
Ali cümlesini tamamlayamadan aklına geldi. Ali o kıza aşık olduğu için değil o sırada gizli görevde olduğu için buluşmuştu.
"Sen o kızı diyorsun.."
"Ne o başka kızlar da mı var benim bilmediğim?"
"Eylül bak tamamen yanlış anlamışsın. Ben o kı..."
Eylül Ali'nin cümlesini bitirmesine izin vermemişti.
"Tamam daha fazla uzatmaya gerek yok. Açıklamak zorunda da değilsin. Artık umrumda da değilsin."
Eylül arkasını dönüp gidecekken Ali yine kolundan tuttu.
"Ben önce açıklamamı yapacağım sen de dinleyeceksin!"
"Allah Allah beyfendiye bak hem suçlu hemgüçlü!!"
"Eylül bak ben o sırada gizli görevdeydim. O kız da bir suçluydu. Ona suçüstü yapmak icin iletişim kurmamız gerekiyordu ve amirim bu görevi bana verdi. Olay bu...""Sana neden inanayım?"
"Peki madem bana inanmıyorsun Fadik'e inanırsın heralde."
"Fadik mi?"
"Evet Fadik. Onu arıycam ve sana her şeyi anlatacak."
Ali Fadik'i aradı. Ve telefonu hoparlöre verdi.
"Alo Fadik şimdi senden bir şey isteyeceğim.
"Buyrun amirim."
"Biz geçen gün suçüstü yapmak için bir kızla temasa geçmedik mi?"
"Evet."
"Pekii.. O kızın benimle bir alakası var mıydı? Siz de biz konuşurken orda değil miydiniz?"
"Evet amirim de siz bunları niye soruyorsunuz?"
"Eylül'e bütün olanları ispatlamak için.."
"Hımm peki amirim. O zaman size iyi günler. Ha bu arada Eylül'cüm bütün bu anlattıklarım gerçek ona göre kararını ver."dedi ve telefonu kapattı.
"Özür dilerim ben şey sandım..."
"Ney sandın?! Ya Allah aşkına Eylül benim gözümsenden başkasını görür mü hiç?"
"Görmez mi?"
"Görmez tabi.."
"Ya ben gerçekten özür dilerim. Yani ben orda ikinizi görünce... Ya ne bileyim kıskandım işte."
"Eylül sen hani kıskanç değildin?.."
"Kabul ediyorum kıskandım."
"Gel buraya gel."😙😍dedi Ali ve sarıldılar."Ay ama ben size dedim canısılar Ali böyle bir şey yapmaz diye." dedi Meral. Herkes Meral'e bakıyordu.
"Ne zaman dedin 'canısı'?"dedi Kader.
"Yani az önce. Ay yoksa ben onu içimden mi dedim. Ay pardon ben de bazen düşündüklerimi dışa yansıtamama var."
"Hı hı tabi canım kesin öyledir." dedi Cemde ve hepsi gülmeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#EYAL~
FanfictionEylül ile Ali'nin hikayesi bu... Bir aşk hikayesi bu... Tatlı ve şaşkın aşıklar onlar. Onların dilleri değil gözleri konuşuyor.