1

301 19 0
                                    

BAEKHYUN'S POV
  Wufan ile birlikte uzun zamandır oturuyorduk ve bana derslerimde yardımcı olmaya çalışıyordu.
  "Baek, Mozart mı ben mi?"
  "Gerçekten mi? Bana derslerimde böyle mi yardımcı olmayı düşünüyorsun?" Tamam niyeti iyiydi ama bana böyle yardımcı olmasındansa sadece orada sessizce oturması yeterliydi. Bana şu an yardımcı olduğundan daha çok yardımcı olurdu.
  "Ciddi bir soru sormuştum..." dedi ve somurtmaya başladı.
  "Ya... Tamam, özür dilerim. Asma suratını." Büzdüğü dudaklarına ıslak bir öpücük kondurup derslerime geri döndüm.
  Yan masalardan gelen, rahatsız olduklarını belli eden seslerden dolayı başımı eğdim ve tamamen ders notlarıma odaklanmaya çalıştım.
  "Güzelim, takılma lütfen böyle şeylere."

  "Zaten umurumda değil böyle şeyler." dedim ve çalışmaya devam ettim.

  Bir süre ders çalışmaya devam ettim. Tam Wufan'a ders hakkında bir şey soracakken bir yere dalıp gittiğini fark ettim. "Wufan?" diye seslendim ama bana bakmadı. "Nereye bakıyorsun?" diye sorup onun baktığı yere bakmaya ve onun gördüğü şeyi görmeye çalıştım ancak göremedim. Onun neye baktığını anlamaya çalıştığımı fark edince çenemden tuttu ve suratımı kendine çevirdi.

  "Hiçbir yere, bebeğim. Öyle dalıp gitmişim. Biliyorsun bu aralar işler biraz yoğun, onlarca öğrenci gelip ders çalışıyor. İşleri düşünmem gerekiyor işte..." diye bir açıklama yaptı bana. Gülümsedim ve kafamı haklısın anlamında aşağı yukarı salladım. Masanın üzerindeki elini tutup "Lütfen çok stres yapma, kıyamıyorum sana..." diyerek destek olmaya çalıştım.

  "Ben kendimi yıpratmam, sen merak etme tatlım."

  "Sana güveniyorum. Şu an eve gitmem gerekiyor, saat geç oldu." dedim ve eşyalarımı toplamaya başladım. Masadan kalktığımda Wufan da benimle birlikte kalktı ve kapıya kadar bana eşlik etti.

  "Yarın sınavdan sonra hemen yanına geleceğim. Görüşürüz." Yanağına bir öpücük bıraktım ve eve gitmeye başladım.

  Neredeyse metro durağına varmışken şarj aletimi kafede unuttuğumu fark ettim ve adımlarımı tekrar kafeye yönelttim...

CHANYEOL'S POV

  Yixing'in bana attığı adrese doğru yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Normalde hep okulun kütüphanesinde birlikte çalışırdık. Bugün neden bilmiyorum ama 'XO Kafe' adında saçma sapan bir kafede çalışmak için ısrar etmişti. Seven kalbi işte, dayanamıyor... Kabul ettim.

  Kafeden içeriye adımımı attığım gibi burnuma dolan kahve kokusu yüzümü buruşturmama sebep oldu. Yixing kahve sevmezdi ki! Ayrıca sessiz yerlerde çalışmak onun için daha verimli oluyordu, kendisi de bunun farkındaydı. Buraya gelip çalışması için hiçbir sebep bulamıyordum. Hem de buraya gelmek için resmen yalvarmıştı. Cam kenarındaki masada oturan sevgilimi gördüğümde yüzümde ister istemez bir gülümseme oluştu. Ama... Daha sonra karşısındaki sandalyede oturan geniş omuzlu adamı fark etmemle gülümsemem yavaş yavaş söndü ve yerini somurtan bir çift dudağa bıraktı. Sevgilimin karşısında oturan adam, ellerini onun bembeyaz ellerine doğru uzattı. Daha fazla dayanamadım ve hızlı adımlarla oturdukları masaya doğru ilerledim.

  Sevgilimin karşısında oturan adamın gömleğinin yakalarına yapıştım ve onu ayağa kaldırdım. Sinirlerime hakim olamıyordum. Dişlerimi sıktım ve sonrasında bağırmaya başladım.

  "Sevgilimle ne yaptığını sanıyorsun lan sen!" Yixing oturduğu sandalyeden kalkamamıştı bile. Şu an muhtemelen gözünde bir serseri gibiydim ama ne bekliyordu ki? Herif resmen sevgilimin elini tutmaya kalkışmıştı.

  Tam yumruğumu suratına geçirmek için kaldırmışken bir anda kafenin kapısının açıldı ve içeriye biri girdi. Korkmuş gözlerle bana doğru baktı ve bakışlarımız çakıştığında gömleğin yakasındaki ellerimin tutuşunun gevşediğini hissettim. İçeriye giren çocuk kaşlarını çatarak "N'oluyor burada?! Hemen sevgilimin üstünden ellerini çek!" diyip beni afallamamdan faydalanarak ittirdi ve karşımdaki şerefsize sarıldı. Yüzünde endişeli bir ifade vardı.

  "Senin bu sevgilim dediğin adam, benim sevgilimin elini tutmaya kalktı! Farkında mısın bilmiyorum ama burada mağdur olan benim." 

  "Sevgilimin öyle bir şey yapacağına inanmıyorum. Hem... Senin yalan söylemediğini nereden bileceğim ki?" dedi ve sanki küçük bir çocukla uğraşıyormuş gibi kafasını sallayarak güldü. "Tanrım... Sen bu kafenin sahibini dövmeye çalıştığının farkındasın değil mi? Bu kadar salak olmazsın herhalde? Şimdi hemen bu kafeden çıkıyorsun. Bir daha ne seni ne de sevgilini burada görmesem iyi olur."

  Uzun boylu çocuğun sevgilisi, çocuğu kolundan tuttu ve mutfağa doğru götürdü. Ben ise masada oturan sevgilime doğru döndüm. 

  "Umarım bu yalnızca o şerefsizin hatasıdır." dedim ve eşyalarını toplaması için işaret parmağımla masayı gösterdim. "Toplan da şu aptal kafeden gidelim, Yixing."

  Masanın üstündeki eşyalarını toplarken bir yandan bana açıklama yapmaya çalıştı. "Chanyeol! Cidden benim öyle bir şey yapacağımı düşünüyor musun? Yaklaşık bir yıldır sevgiliyiz ve ben sana hiç güven veremedim mi?" 

  "Bunu daha sonra konuşalım." dedim ve şimdilik konuyu kapattım. "Yalnızca... Şimdilik boşver." 

Y/N

Ha ha işler karışıyor

Medyayı da izleyin 

bb


Wedding Table | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin