Strawberries and Cigarettes

572 34 1
                                    

Kapının önünde dururken kalbim 10 yıl önceki gibiydi. Aynı telaş ve aynı sakinlikle olduğu yerde çırpınıyor, zıtlığın ortasında kendinden geçiyordu. Yıllardır buradaymışım, sanki hiç gitmemişim gibi hissediyordum o an. Bunda hiç değişmemiş olan evin büyük bir payı vardı şüphesiz.

Aynı kapı kolu, aynı dış cephe. Lavanta kokusuyla sarmalanmış olan minik bahçe ve iki katlı o ev. Bir de arkadan gelen ince kadın sesi.

Bir saniye, bu kadın sesi tanıdık değildi.

Arkama döndüm ve sesin sahibiyle göz göze geldim. Bana doğru minik adımlarla gelen, utangaçlığı dış cephesiyle hiç uyuşmayan bu kadın tam önümde durdu ve elini uzattı. Yüzündeki yapmacık gülümseme utangaçlığının da bir maske olduğunu anlamamı sağlamıştı.

"Merhaba, ben Haerin. Az önceden beri sizi izliyorum fakat beni fark etmediniz. Kime bakmıştınız?"

Uzattığı eli sıkma ihtiyacı hissetmedim. İlk izlenim benim için önemliydi ve beynimden geçen sınavdan bu kadın kalmıştı.

"Jungkook yok mu?" İsmini duyar duymaz elini indirdi ve yüzüne bir gülümseme yayıldı. Bu ani mimik değişimleri tek kaşımı kaldırmama ve sonunda kadının kim olduğunu sorgulamaya başlamama sebep olmuştu.

"Hayır. Ben sevgilisiyim, söylemek istediğiniz bir şey varsa ileteyim?"dedi.

Ben. Sevgilisiyim.

Kapının önüne ilk geldiğimde aklımdan geçen şeyleri unutun. Her şeyin aynı kaldığını düşünmek benim aptallığımdı. Evler değişmezdi, arabalar değişmezdi. Taş, toprak, ağaç, kedi değişmezdi. Ama insanlar değişirdi. Gay olduğunu bildiğim çocukluk arkadaşımın bir kız arkadaşı olması hayatın bana gösterdiği en büyük değişikliklerden biriydi.

O an o kadını umursamadım, aldığım cevap benim için yeterliydi ve arkamı dönüp oradan ayrılmamı sağladı. Durduk yere bir arkadaşımın evine gelip sevgilisinin olmasına saçma tepkiler göstermiyordum. Demiştim ya, insanlar değişirdi. Değişen insanlardan biri de bendim.

Oradan ayrılırken aklımdan şunlar geçiyordu; siktir et, onun arkadaşı olmak istemiyorum.

**Flashback**

Yalpalayarak anahtarları deliğe sokmaya çalışan Jungkook ve Taehyung bir yandan kıkırdıyor, bir yandan da birbirlerine sessiz olmalarını söylerken daha çok ses çıkarıyorlardı. En sonunda pes eden Jungkook oldu, lavantanın da getirdiği rahatlatıcı ortamla kendini çimenlere attı ve en yakın arkadaşına seslendi.

"Boşversene, bahçe evimizden daha huzurlu. Gel burada uyuyalım."dedi.

Normalde olsa Taehyung bu teklife asla evet demezdi. Ama o an normal bir durumda değillerdi zaten. En yakın arkadaşının yanına uzandı ve onun yaptığı gibi gözlerini gökyüzüne çevirmedi. Yarın gidecekti ve bu yüzü zihnine kazımadan hiçbir yere ayrılmayı düşünmüyordu. Jungkook yanağında hissettiği nefesle birlikte yüzünü ona döndü ve uzun uzun birbirlerini izlediler.

O gece Jungkook'un annesi onları uyurken buldu ve güç bela yataklarına yatırdı. Yastıklarının yanına birer lavanta çiçeği bıraktı. Oğlunun Taehyung'un gideceğinden haberinin olmadığını biliyordu. Yarın çok ağlamaması için dualar etti ve ikisine de küçük birer buse kondurdu. İşte değişim dediğimiz olgu o gece başladı ve bir süre sonra da hiç durmadı.

***

artaelavander: Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

artaelavander: Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.

1.259 kişi beğendi. (Gönderi yorumlara kapatıldı)

Fuck It, I Don't Wanna Be Your Friend - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin